72.

3.6K 224 38
                                    

Hazar
Arabayı hastanenin otoparkına gelişi güzel park ettikten sonra hızla araçtan inmiş ve psikiyatri polikliniğinin yolunu tutmuştum. Vücudumda nedeniyle katiyyen ilgilenmediğim bir öfke dalgası kol gezmekteydi ve bu hem mimiklerime hem de adımlarıma yansıyordu. Kapıdaki isme bakma ihtiyacı bile hissetmeden odaya ezbere daldım. Neyse ki doktoru yalnız yakalamıştım. İçeriye ani şekilde girişimden rahatsız olduğunu belli eden yüz ifadesi beni görünce yumuşadı ve oturmam için önündeki koltukları işaret etti. Başımla kısaca selam verip gösterdiği yere oturmadan önce kapıyı da kapatmıştım.
" Sizi oyalamak istemiyorum. Direkt konuya gireceğim. "
Kır saçlı doktor burnunun ucuna doğru kayan gözlüğü çıkartıp masanın üzerine bırakırken başını salladı.
" Buyur Hazar, seni dinliyorum? "
Boğazımı temizledikten sonra konuya girmenin en basit yolunun bu olduğuna karar verip sordum.
" Derin'in tedavisi nasıl gidiyor? "
Doktor bey konuşmaya başlamadan önce arkasına yaslanmış ve kollarını göğsünde kavuşturmuştu.
" Gayet iyi. "
Derin bir nefes aldım ve devam ettim.
" Size hiç.. Merih diye birinden söz ediyor mu? "
Ellilerinin başındaki adam tek kaşını kaldırıp konuşmak ve konuşmamak arasında gidip gelirken ekledim.
" Hasta-doktor ilişkisine müdahale etmek istemiyorum inanın, sizden onun mahremini paylaşmanızı da istemiyorum. Sadece.. "
Sağ elim refleksle enseme giderken direkt konuya girme kararı aldım.
" Bakın. Size ne anlattı ne anlatmadı bilmiyorum. Fakat Merih, yani sıra arkadaşı.. Derin' e ilgi duyuyor. Ona bugün bir aşk mektubu vermiş. Ben.. ne yapacağımı bilemedim. Sizden yardım istemeye geldim. Onun zarar görmesinden korkuyorum.. Merih onunla ne için ilgileniyor emin olamıyorum. Yani demek istediğim.. "
Doktor çaresiz çırpınışlarımı araya girmek suretiyle kestiğinde sustum.
" Onu korumak istiyorsun. Ve onun durumundaki bir kızın tedavinin bu aşamasında böyle bir ilişkiye karşı nasıl tepki vereceğini merak ediyorsun. "
Başımı sallarken istemsizce sol bacağımı sallamaya başlamıştım. Doktor derin bir nefes aldıktan sonra kollarını çözdü ve bana doğru yaklaştı.
" Derin ne tepki verdi? Bu aşk mektubuna? "
Gözlerimi kaçırıp o anı anımsamaya çalıştım.
" Şaşırdı.. eli ayağına dolaştı. Ben bilmiyorum. Hoşuna gidip gitmediğinden emin değilim ama paniklemişti.. huzursuz olmuştu. "
Gözlerimi yeniden karşımdaki adamın mavi gözlerine diktiğimde başını sallayarak karşılık verdi.
" Açık konuşmak gerekirse bu bir risk. Fakat eğer Merih gerçekten ona değer veriyorsa onun ilgisi iyileşme sürecini hızlandırabilir. Çünkü Derin'deki en büyük problem özgüven eksikliği ve ilgisizlik. Merih'in ona karşı ilgisi başta onu afallatır, hatta korkutabilir. Fakat ona inanmayı tercih ederse bundan fazlasıyla etkilenecektir. Derin beyaz bir kağıt gibi.. üstüne ne renk boya damlatırsan o renge bürünüyor. Demek istediğimi anlıyorsun değil mi? Yıllardır eksikliğini hissettiği her şeyi onda bulacak ve Merih onu hayal kırıklığına uğratmadığı sürece de iyileşme süreci hızlanacak. Merih ona ilaç gibi gelecek. Belki de bu sayede kendinden başka birine güvenecek, inanacak, teslim olacak. Bu bir kumar Hazar. Derin ilgiye aç ve o ilgi kimden gelirse gelsin onu büyüleyecek. Ama bana sorarsan buna engel olmaya çalışmamalıyız. Akışına bırakalım. Tedaviyi yarıladık sayılır. Bırakalım da kendisi için neyin doğru olduğuna Derin karar versin. Bırakalım da boyana boyana kendi rengini bulsun. "

Derin
Odanın içinde bir ileri bir geri volta atarken beynimin içinde binlerce düşünce çığlık çığlığaydı. Yarın girmem gereken bir matematik sınavım vardı ve ben eve gelişimin üzerinden iki saat geçmiş olmasına rağmen hala Merih'i düşünüyordum. Düşünüyordum düşünmesine de, herhangi bir sonuca varamıyordum. Her şey inanılmaz anlamsızdı. Kimse benim gibi birinden hoşlanmazdı. Ayaklarım refleksle odamdaki aynaya ilerlediğinde düşünmeden itaat ettim. Aynadaki yansımama baktığımda sesli bir şekilde yutkundum. Her daim soluk olan yüzüm iyice solmuştu. Gözaltlarımda torbalar vardı ve saçlarım omuzlarımdan aşağıya umarsızca dökülmüştü. Bir adım daha yaklaştım. Onun gibi birinin bende ne bulduğunu anlamaya çalıştım. Onun gibi.. yakışıklı, sempatik, arkadaşcanlısı, herkes tarafından sevilen, popüler bir çocuğun ayrıkotuyla ne işi olurdu? Derin bir nefes alırken vücudumu inceledim. Acımasızca eleştirmeye koyulmuştum yine kendimi. Çok zayıftım bir defa. Göğüslerim de biraz küçüktü. Bacak boyum uzundu fakat aşırı çelimsiz olduğundan hiçbir çekiciliği yoktu. Kafamdan fışkıran siyah gür saçlarıma takıldı bakışlarım. Çok gürdü. Baş edemeyeceğim kadar gür. Ve her daim dağınık, cansız dururdu. Bir an Merih'in saçlarımın uzun halini sevdiğini söyleyişi geldi aklıma ve istemsizce irkildim. Kahverengi gözlerimi yüzüme çevirdim bu kez yeniden. Soluk dudaklarım hep biraz şiş gibiydi. Annem babamın dudaklarını aldığımı söylerdi küçükken. Dişlerin de aynı onunkiler gibi derdi. Babamı pek hatırlamıyordum açıkçası.. yıllarca görmemiş sonrasında ise cenazede çok kısa bir an cesedine bakmıştım. İncelememiştim pek. İnceleyememiştim. Ama saç rengim ve gözlerimin çekikliği dışında birçok yönden babama benzetirdi annem. Hatta öfkelendiğinde çoğu kez çekil ayak altından babası kılıklı derdi önceden. Sonraları o da vazgeçti onun adını ağzına almaktan. Albümleri yaktı. Tüm hatıraları ortadan kaldırdı. Babama dair aklımda kalan sadece bunlar oldu sonra.. ve birkaç ufak anı. Derin ve sıkıntılı bir nefes alırken bakışlarımı aynadaki yansımamdan ayırdım ve yatağıma yöneldim. Ne yapıyordum ben böyle? Kendimi tanıyamıyordum artık. Yarın matematik sınavım vardı ve ben aynada kendimi inceleyip Merih'in benim neyimden hoşlandığını anlamaya çalışıyordum. Başımı hızla iki yana salladım.
Kendine gel Derin. Belli ki seninle uğraşmaktan zevk alıyor. Kendine gel..

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now