71.

3.6K 209 21
                                    

Derin

Son dersten bir önceki ders boştu ve Merih tüm ders boyu sesimi insanlardan saklamamın bencillik olduğundan yakınıp durmuştu. Bir kez daha ikna etmeye çalışacağını fark ettiğimde kelimeleri ağzına tıktım. Kelimelerimi onu kırmamak adına özenle seçmeye çalışıyordum.
" Merih. Lütfen. Bak sana bile canlı performansımı sergileyemiyorum. İnsanların karşısında nasıl şarkı söyleyeyim? "
Merih' in biçimli dudakları yukarıya meylettiğinde gözlerimi yüzünde gezdirdim.
" Bana seslenmen öyle eşsiz bir şey ki.. "
Aniden gözlerimi kaçırdım fakat o durmadı.
" Bana bile canlı performansını sergileyemiyorsun. Bana bile.. inanamıyorum ya şuan sana Hazar'dan bile yakın olduğuma. "
Neşeyle kurduğu bu cümle içime kor gibi düşüp tüm bedenimde hızla yayılan bir farkındalık yaratırken aniden atıldı. Bu defa keyifsizdi.
" Ona hiç.. şarkı söyledin mi? "
Yutkundum. Ağaç evin oradaki iskelede benden şarkı söylememi istediği an geldi aklıma. Ve sonra beni kendi sesiyle şarkı söylemekle tehdit edişi.. dudaklarım istemsizce kıvrıldığında sesi bu güzel anıyı tuz buz etti.
" Sizin aranızda ne var? "
Yutkundum. Hiç bir şey yok demek istedim, diyemedim sadece sustum. Artık hiç bir şey yok.

***

Sınıf boşaldığında sıramdan uyuşuk tavırlarla kalktım ve masamın üstündeki defteri kavrayıp çantama yerleştirdim. O esnada defterin arasından dörde katlanmış beyaz bir A4 kağıdı süzülerek yere düştü. Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken boş olduğunu bilmeme rağmen etrafa bakındım. Daha sonra dizlerimi kırıp yere eğildim ve yerdeki kağıdı parmak uçlarımla kavradım. Bunun bana ait olmadığı gün gibi ortadaydı fakat benim defterimin arasından düşmüş olması bende tedirginlikle harmanlaşmış bir merak uyandırıyordu. Kağıdı kucağıma çekip açtığım esnada tok, erkeksi bir sesin ismimi telaffuzuyla başımı kapıya çevirdim. Onun yeşil gözleri de çok geçmeden benimkileri bulmuştu. Gülümsedi. Bu çocuk neden bana bu denli sevecendi? Kaşlarım istemsizce çatıldığında ayaklarımın üzerinde doğruldum.
" Bugün biraz erken çıkmam gerek dersanede sınavım var. Sorun olmaz değil mi? "
Dediğinde kirpiklerimi kırpıştırdım ve artık bir tepki vermem gerektiğinin farkındalığıyla başımı iki yana salladım.
" Ah, hayır hayır. Sen git. Ben tek hallederim bugün. Zaten dün sen yapmıştın. "
Sesim titremişti. Lanet ettim. Yabancılarla konuşmaya bir türlü alışamıyordum.
" Emin misin? "
Başımı sallamakla yetindim. Bana kocaman samimi olduğuna inandığım bir tebessüm armağan ederken sınıftan çıktı.
" Peki öyleyse, görüşürüz."
Sessiz kaldım. Ve elimdeki kağıdın varlığını unutup çantama uzandım.

***

Laboratuarın kapısından içeriye girdiğimde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. İçeriden buram buram çamaşır suyu kokusu geliyordu. Hademelerin buraya girmesi yasak olduğuna göre.. mutfaktan gelen tıkırtılar dikkatimi o tarafa çekerken içeride yalnız olmadığımı fark ettim. Omzumdan düşen çantayı yeniden olması gereken yere çekerken mutfağa doğru adımlamaya başlamıştım. Aralık kapıdan içeriye süzüldüğümde uzun bedeni karşıladı beni. Altındaki siyah kumaş pantolon sinir bozucu derecede ütülüydü. Gözlerimi üstündeki bordo okul hırkasına kaldırdığımda eline geçirmiş olduğu sarı eldivenlere kaydı bakışlarım ve dudaklarımın arasından ismi döküldü.
" Hazar? "
Başını omzunun üstünden bana çevirdiğinde gülümsedi ve açıklama bekleyen bakışlarıma ithafen konuştu.
" Bugün tek başına temizleyeceğini söylemiştin. Ben de yardıma geldim. "
Kirpiklerimi şaşkınlıkla kırpıştırırken kekeledim.
" A-ama sen her yeri temizlemişsin bile. "
Omuz silkerken yeniden önüne dönmüştü. Ona doğru birkaç adım attım.
" Bırak ben devam edeyim. "
" Bitti zaten son bir titrasyon tüpü kaldı. "
Sessiz kaldım. İçimde bir yerlerde yeniden filizlenen umutlar vardı ve bu sinirimi bozuyordu. Umutlanmak istemiyordum. Hazar'la eskisi gibi yakın olmak düşüncesinden oldukça uzaktaydım. Ve o düşünceye doğru süzülmek istemiyordum. Dünkü tavrını anımsattım kendime hemen. Bugünkü kibarlığı geçici diye fısıldadı iç sesim. Sessizce kabullendim.

***
Arabayı okulun sokağından çıkarttığında eli teybe gitti ve Evgeny Grinko'nun Noir adlı parçasını açtı. Bu parçayı severdim. Akıp giden zamana karşı yerimde nasıl saydığımı fark ettirirdi bana. İçimden bir ürperti geçti.
" Hastaneye gidelim. Şu randevu saatini ayarlayalım. "
Dediğinde içten içe minnet duydum. Çünkü iki gündür aklımdaydı ve ben açıkçası üşendiğimden asla bu konuyla ilgilenmemiştim. Gözlerimi camdan dışarıya çevirdiğim esnada bakışlarım avcumdaki kağıdı yakaladı ve onda kilitlendi. Dakikalardır elimde bir parça kağıtla oradan oraya gidip gelmiştim ve asla açıp içinde ne olduğuna bakmayı akıl edememiştim. Göz ucuyla Hazar'a baktığımda yoğun bakışlarının yolda olduğunu fark edip katlı kağıdı özenle açtım. Kagıdın orta kısmında silik ve düzenli bir el yazısı vardı.
" Sana karşı hislerimi açıklamam için bana başka yol bırakmadın Derin. Sen ne kadar kaçarsan kaç, ben kaçamıyorum işte. Ne zaman baksam oradalar. Ne zaman seni görsem tıpkı bir kanser gibi hızla vücuduma yayılıyor benliğimi ele geçiriyorlar. Başta adlandırmadağım bir çekimdi hissettiklerim. Sesinden dem vurdum ben de. Kendimi öyle yakınında tuttum. Ama sonra kendime bile itiraf etmekte güçlük çektiğim hislerim yavaş yavaş anlam kazanmaya başladı. Ben seni kıskandım Derin. Çok kıskandım. Sadece bana bak istedim. Sadece benimle konuş. Sadece bana gülümse. Kıskançlık olarak adlandırdığım bu duygunun nedenini görmezden gelmeye çabaladım bir süre. Fakat gittikçe daha da arttı. Bencilleştim. Kendimi tanıyamaz hale geldim. Ezbere bildiğim bu hissin adından emindim artık. Sana değer veriyordum. Hem de fazlasıyla. Seni bilmek istiyordum. Seni çözmek istiyordum. Senin yakınında olmak istiyordum. Seni istiyordum. Ve şimdi bunları söyleyebilme cesaretini bulduysam bunun nedeni sana bu denli yakın olmama izin vermen. Teşekkür ederim Derin. Sorduğumda da bir cevap alamadım fakat Hazar'ın artık hayatında yeri olmadığını görebiliyorum. Ve bu beni inanılmaz mutlu ediyor. Sen çok eşsizsin Derin. Sen çok başkasın. Ve ben sana hak ettiğin değeri vereceğim. Sana hak ettiğin değeri ben vereceğim Derin. Başkasına ihtiyaç duymayacaksın artık. Senden bir karşılık beklemiyorum. Ama bunu aklından çıkartma güzelim, hayatında benden başkasına yer yok.
Merih. "
Ellerim titrerken kağıdı hızla geri katladım ve kucağımdaki çantanın arka fermuarını açıp onu adeta oraya tıktım. Neden yapmıştı ki şimdi bunu? Ürperdim. Birinin benden hoşlanması fikrine asla alışık değildim. Bir yanlışlık olmalıydı. Evet evet. Kesinlikle öyle olmalıydı. Kim beni ne yapsındı ki? Arabanın durduğunu fark ettiğimde Hazar'ın bakışlarından kaçırdım bakışlarımı. Bedenimi yakıcı bir utanç hüzmesi kaplamıştı ve onunla gözgöze bile gelemiyordum. Titreyen ellerimi yumruk yapıp mırıldandım.
" Ben.. halledip gelirim. Sen bekle. "
Cevap vermedi. Ben de kapıyı hızla açıp kendimi dışarıya attım. Yüzüme vuran serin rüzgar utançtan kızaran yüzümü bir nebze rahatlatırken yutkundum. Yalnız kalmak istiyordum. Adımlarımı hastaneye yönelttiğimde arabanın kapısını ardımdan kapatmadığımı bile sonradan fark etmiştim. Umursamadım.

***

Hastanenin basamaklarını ağır adımlarla inmiş ve kendimi geniş kapıdan bahçeye atmıştım. Üzerimde bu işi halletmenin rahatlığı onun yanında ise güçlü bir şekilde hissetmeye devam ettiğim utancın mide bulantısı vardı. Yüzümü buruştururken arabaya yönelttim adımlarımı. Biran evvel eve varıp uyumak istiyordum. Sorunlarımla baş etmemin en etkili yollarından biri de buydu. Uyumak. Derin bir iç geçirirken arabanın kapısına varmıştım. Zaten açık olan kapıdan içeriye yerleştiğimde çantamın arka gözünün açık olduğunu fark ettim ve gözlerim panikle yanımdaki çocuğun parmakları arasında buruşmuş olan kağıda gitti. Yumruk yaptığı elini öyle bir sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyaz kesilmişti. Yutkundum. Sessizliği bölen onun tok sesi oldu.
" İzin vermem! Bu defa olmaz.. "
İrkildim. Fakat neye diyemedim. Sessizce başımı önüme çevirdim. O ise hırsını alamamanın verdiği öfke ile söylendi.
" Kim kimin hayatında yer bulamıyormuş görecek.."

Merhaba bir aylık sınav dönemime giriyorum yazmaya çabalayacağım fakat yine de yazamazsam gönül koymayın. Sınavlarım biter bitmez yine sizlerleyim. Ayrıca kurgu da bir hayli hareketleniyor. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Sizce ileriki bölümlerde bizi neler karşılayacak?❤

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now