59.

3.8K 206 11
                                    

Derin

Hazar yogun bakışlarını Merih'in üzerinden çekip benim gòzlerime diktiğinde yüzünde şaşkın ve bir o kadar da bıkkın bir ifade yakalamıştım. Sonrasında ise kaşları hızla çatıldı ve alnının orta yerinde derin bir çizgi belirdi. Gözlerim çizginin derinliklerinde oyalanırken Merih' in sesi bir kez daha kulaklarima dolustu.
" Ne vericeksen ver de git artık özel bir sey konusuyoruz. "
Gözlerim isittigim cümleyle birlikte faltaşı gibi açılırken Hazar' ın sol gözünün seğirdigini fark ettim. Ukalalığına öfkelenmis olmalıydı. Ve elbette benim beladan asla uzak durmayışıma. Ne dese haklıydı ama Merih'i kendimden uzak tutmaya çalıştıkça dibimde bitiyordu. Alt dudağımı dişlemeye başladığımı fark ettiğimde Hazar, Merih'e keskin bir bakış gönderip bana bakmadan arkasını döndü ve ilerlemeye başladı. Öfkelenmişti. Bunu sırtına bakarak bile anlayabilirdiniz. Yürüyüsündeki hiddeti metrelerce uzaktan görebilirdiniz. Arkasından seslenmek istesem de çekindim. Ben orada öylece durmus gidisine bakarken Merih coktan yanima gelip kapıyı kapatmıştı. Bedenini bana döndürdü ve tek elini zaten dagınık olan saçlarına daldırırken gözlerini benim ürkek bakıslarımla bulusturdu.
" Bunun bu beylik tavırları senin de sinirine dokunmuyor mu?"

Merih

Hazar evden gideli yirmi dakika kadar olmustu ve Derin hala bana tek bir cevap vermemisti. Derin bir nefes alırken oturdugum yerden dogruldum ve gozlerimi onunkilere diktim.
" Pekala hemen cevap verme ama düşün olur mu? Yani gercekten düşün. Arkadaş olabiliriz. " dediğimde gözlerini kaçırdı. Bu hayır mı demekti? Sag elimi enseme atip kasırken geveledim.
" Pekala yarına kadar düşün. Ben artık gideyim. "
Yine sessiz kaldiginda salonun kapisina yöneldim. En azından direkt hayır dememisti. Sanırım bir süre bununla idare edebilirdim.

Derin

Annem geri geldiginde neşesi gayet yerindeydi. Hatta öyle ki bana gülümseyerek nasıl olduğumu bile sormuştu. Bense yine bir seyler gevelemekle yetinmistim. Bu mutlulugunun kaynagının Hakan oldugunu az cok tahmin edebiliyordum fakat yine de meraklanmistim en sonunda dayanamayip sordum.
" Naptınız? "
Normalde olsa bu soruma karsilik alacagim tek sey üstüne vazife olmayan seylere burnunu sokma ayrıkotu bakısi olurdu ancak bu kez oyle olmadı. Adeta şakıyarak yanıma geldi ve sol elini gözüme sokarcasına salladı.
" Bana evlilik teklifi etti! Inanabiliyor musun nihayet o domuz oglu kabullenmis! "
Kurdugu cumle tokat gibi carptıgında yalnizca yutkundum. Annem oylesine neseliydi ki ifadesiz kalmama takılmamıstı bile.

***

Okul bahcesinden iceriye adımımı attıgımda etrafta kimsenin olmamasının verdigi güvenle yavasladım. Bugun herhangi bir sürpriz istemiyordum. Ellerimi montumun ceplerinden cikarttim ve kulaklarimdaki kulakligi sol elimle cekip cikarttim. Okulun kapisindan iceriye girerken esniyordum. Dün gece yaklasık dort saat uyumustum ve bu gün boyu bos bos bakacagim anlamina geliyordu. Ders programimi animsamaya calisirken dünden beridir düsünüp durdugum seyin Hazar'ın zihninde nasil yer ettigini merak ediyordum. Hay aksi iki saat matematik vardı. Basımı iki yana hizlica sallarken beynime tek bir konu uzerinde yogunlasmasi icin ikaz gonderdim. Daha simdiden yorulmustum ve alti saat dersi cekecek kafam da dun geceki annemle Hakan evlenirse nolcak adlı münaazarada takılı kalmıştı. Ne olacaktı sahi? Hakan' ın yüzünü her gün gormek zorunda kalacaktım. Onunla iletisime gecemezken ustelik. Ama belki de annem beni hor gormeyi birakirdi. Birakir miydi? Yoksa onlar da bu utanc seanslarıma dahil mi olurdu? Yuzum aniden burustu. Bu evlilik kabustan baska bir sey degildi. Herkes icin. Basta da o zavalli Hakan icin. Bir de Hazar vardı. Hazar'la kardes olmak dusuncesi bile karnima kramplar sokuyordu. Tamam, onun yaninda kendimi iyi hissediyordum. Hem de fazlasiyla. Ama suan bile arkadas oldugumuzu dusunemezken kardes olmak? Merdivenleri hizla cikarken basimi bir kez daha iki yana salladim. Bu evlilik hic dogru degildi. Hem de hic.

***
Kapi aralandiginda agzima tiktigim son lokmayi cignemeyi birakip gelene baktim. Merih. Tabi ya nasil unuttum, bugun cevap vermem gerekiyordu. O uzun adimlariyla benim sirama dogru gelirken ben de agzimdaki ekmegi ceviriyordum. Bacaklarim gerginlikten titremeye basladiginda pürüzsüz sesi bos sinifi doldurdu.
" Afiyet olsun. " 
Lokmayi aninda yutuverdim.
" Nasılsın?"
Nasil mıyım? Cidden mi? Gözlerim irilesirken agzim benden bagimsiz acilivermisti. Dudaklarimdan cikan tek seyse hava oldu. Bakislarini gozlerime sabitleyip gulumsedi. Ah hadi ama yapma sunu! Gozlerimi hizla ellerime indirdim. Titreyen ellerime. Harika. Biraz daha yaklasti ve hemen önümdeki sıraya oturdu.
" Uykusuz görünüyorsun. "
Ellerimi yumruk yaparken gozlerimi kirpistirdim. Kim bilir nasil gorunuyordum? Cikarken aynaya bile bakmamistim.
" Teklifimi dusundun mu?"
Basımı adeta bir deve kusu gibi önüme egdigimde yuzume bir tutam sac düstu ve sag elim refleksle sacima gitti. O an eline degen elim oldugu yerde dondu kaldi. Gozlerim faltasi gibi acilirken tum bedenim inanilmaz sekilde sarsilmaya baslamisti. Bunu fark ettiginde elini geri cekti ve bu beni daha da gerdi. Merih ise uzerime gelmek yerine oturdugu yerden hizla kalkip kapiya yoneldi.
"  Bunu evet olarak algiliyorum. "

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin