33.

6.3K 329 23
                                    

(Multimediadaki Derin.)

Derin
Çıkış zili çalana kadar sınıftan çıkmamıştım. Merih de hiç gelmedi. Aralarındaki borç konusu şey neydi bilmiyorum fakat etkili olduğu kesindi. Uzun zamandır ilk defa kendimi rahat hissediyordum. Ama içimde bir yerlerde bir burukluk dürtükleyip duruyordu. Ne istediğimi gerçekten de bilmiyordum ama nedense ona alışmış olduğumu hissetmeye başlamıştım. Eskisi kadar diken üstünde hissetmiyorum kendimi Müzik Odasında. Tamam belki hala titremelerimle baş edebilmiş değildim. Ama yine de onun yanındayken nedensiz yere ağlamamayı öğrenmiştim ve bu da büyük bir ilerleme sayılırdı. Zilin üstünden yaklaşık yarım saat geçtiğinde sınıftan çıktım ve boş koridorda ayaklarımı sürüye sürüye ilerlemeye başladım. Derslerde bazılarının birkaç bakışını yakalamıştım ama yine de lisedekiler pek galeyana gelmiş değildi. Ya da ben sınıftan dışarı çıkmadığımdan dışarıdakilerin tepkileriyle henüz tanışamamıştım. En iyisi bir süre daha sınıftan dışarı adımımı atmamaktı. Merdivenlerden inmeye başladığımda çantamdan müzik çalarımı çıkarttım ve kulaklığımı kulaklarıma taktım. Merih'in sesi beynime sızarken kısa bir şaşkınlık yaşadım. Bunu tamamen unutmuştum. Ama sonra gevşeyip sesine odaklandım...

Merih
Merdivenlerin başında gözüktüğünde koridorun solundan saptım ve duvar dibine sinip izlemeye başladım. Madem beni kendine yaklaştırmıyordu, ben de oyunun kurallarını baştan yazarım. Onun anlatmasını beklersem kendisi hakkında hiçbir şey öğrenemeyeceğime göre ben de kendi gözlerimle görürüm. Okul kapısından çıktığında gizlendiğim yerden çıktım ve peşine takıldım. Hızlı ve uzun adımlarla ilerliyordu. Kapüşonumu başıma geçirdim ve ellerimi de ceplerime sokup aramızdaki mesafeyi korumaya çalışarak takibe başladım. Hazar'la birlikte olmadıklarını biliyordum ve bu benim için yeterliydi. Bu kızın peşini bırakacak değildim. Sadece neye inanmamı istiyorlarsa ona inanmış gibi yapacaktım. Artık bir şeylerin değişmesi gerekiyordu. Her Allah'ın günü o Müzik Odasında kendimle konuşuyormuş gibi suratıma bile bakmayan bir kızla konuşmaktan sıkılmıştım. Beni kendine yaklaştırmadığı sürece benimle Hazar'la konuştuğu gibi konuşmayacağını da biliyordum. Bu nasıl bir paradokstu böyle? Benim yanımda rahat olması için beni kendine yaklaştırması gerek fakat yaklaştırması için de rahat olması gerek. Başımı iki yana sallayarak yerden kaldırdığımda ona çok yaklaşmış olduğumu fark edip panikle durdum. Eğilmiş bağcıklarını topluyordu. Kendi düşüncelerime daldığımdan onun durduğunu fark edememiştim ve aramızda sadece iki adım mesafesi kalmıştı. Geriye dönsem ayak seslerimi duyacak, ilerlesem görecek. Ben ne yapacağıma karar vermeye çalışırken doğruldu ve ilerlemeye başladı. O an fark ettim kulaklıkla müzik dinlediğini. Yani normalde olsa bu kadar dibine girdiğimi fark ederdi fakat müzikten dolayı duyamamıştı. Müzik.. Benim sesim. Beni mi dinliyor?

Hazar
Babama söylenmeye devam ederken kapıyı çarpıp evden çıktım ve arabaya doğru ilerlemeye başladım. Onun yüzünden Derin'i hastaneye bırakamadığım gibi bir de şimdi gidip onları evden almamı emrediyordu. Hayır ben istemiyorum anlamıyor ki! O kadını evimde is-te-mi-yo-rum! Onun sık sık bizim eve gelmeye başlaması demek yakında diş fırçasını fırçalarımızın arasında, terliklerini kapının önünde görmek demek. Ve ben en başından beri babamla o kadının ilişkisini onaylamıyorum. Ama elbetteki hiç bir zaman olmadığı gibi şimdi de düşüncelerimin bir önemi yok. O evimize taşınırsa evi terk ederim. Bunu babama çok net açıkladım. Buna rağmen bunu yapamayacağımı söyledi. Altımdaki araba da cebimdeki limitsiz kredi kartları da umrumda değil! Beni hiç tanımıyor ki! Bugüne kadar bir defa bile tanımak istemedi! Hiç bir zaman tanımaya çalışmadı beni! Paranın her şeye yettiğini düşündü hep! Ama öyle değil! Hazar Karaca hiçbir zaman parayla mutlu olan biri olmadı. Bundan sonra da olmayacak! Lanet olası parası umrumda bile değil! Bunca zaman hatalı olanın ben olduğunu düşünmüştüm ama hayır. Hatalı olan ben değildim. Nasıl ben olabilirdim ki? Yıl sonu müsabakama giderken kaza yapmamız nasıl benim suçum olabilirdi?! Annemi o kazada kaybetmemiz nasıl benim suçum olabilirdi! Ben daha çocuktum! Lanet olası!!!

Merih
Eve girdiğinde ben de arkamı dönüp uzaklamaya başladım. Demek ki okul çıkışlarında psikiyatra gidiyordu. Hazar'ın söz ettiği randevu bu olsa gerekti. Evini de öğrenmiştim. Yakın zamanda evin etrafındaki birkaç güvenilir gözüken insandan ailesine dair de bilgi toplardım. Arabanın kornasını duyduğumda durdum. Bu arabadan bu şehirde kaç tane vardı? Şehirde varsa da bu orta halli mahallede olduğunu düşünmüyordum. Arkamı döndüğümde yanılmadığımı fark ettim. Derin üzerinde hiç de onluk durmayan turuncu bir elbise ve yeşil converselerle arabanın arka kapısını açtı ve içeriye yerleşti. Hazar arabada ona dönüp bir şeyler söyledikten sonra Derin güldü. Evet. Derin GÜLDÜ. Kısa da sürse güldü. Ben gözlerim kocaman açılmış ona bakarken ilk defa aslında güzel sayıldığını fark ediyordum. Saçları her zamanki gibi yüzünü kapatmıyordu. Sol tarafını kulağının arkasına atmıştı ve üstünde emanet gibi duran turuncu elbise ona gerçekten de yakışmıştı. Ben şaşkın şaşkın ona bakarken binadan orta yaşlı bir kadın çıktı ve arabanın ön kapısını açıp arabaya yerleşti. Hazar ona Derin'le konuştuğunun aksine ciddi birakç kelime söyledikten sonra direksiyonu kavradı ve onlar yanımdan hızla geçerken fark edilmemek için arkama döndüm. Bunların olayı ne? O kadın Derin'in annesi mi? Neden Hazar'ın arabasına yerleşip de.. Ne yani? İş bu kadar ciddiye mi bindi? Ailecek mi tanışıyorlar?! Allah aşkına!

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin