52.

4.7K 251 26
                                    


( multimediada Melis var.)

Derin

Zilin sesi bahçeyi doldurduğunda kollarını gevşetti ve başını kaldırdı. Göz göze geldiğimizde biranda kendimi kollarından çektim. Hızlıca etrafa bakındığımda kimsenin zili umursamadığını fark etmek daha da utanmama sebep oldu. Gözlerim endişeyle Hazar'ı aradı ama gitmişti. Beni kurtarmasını bekleyen umudum biranda tuz buz olup ayaklarıma düştü. Merih bana bir kez daha seslendiğinde ona bakmadım.

" Çok korktum.. "

Sesi ondan bugüne kadar hiç duymadığım şekilde yumuşaktı. Ama bu çok kısa sürdü.

" Beni kızdırdın. Bir anlaşmamız vardı. Her öğle arası çalışacaktık. "

Yine mi başa döndük? Hazar'a borçlu değil miydi? Ne ara bu düşüncesinden sıyrıldı böyle?

" Bu öğle arası Müzik Odası'nda ol."

Diyerek okula giren kalabalığa takıldığında olduğum yerde kalakaldım. Ben bahçenin orta yerinde durmuş Merih'e bakarken beynimi dürtükleyen düşüncelerim yeniden açığa çıkmıştı.

' Her şeyi arkanda bırakıp kaç! '

Başımı ayaklarıma indirdim ve derin bir iç çektim. Titreyen bacaklarla nereye kadar kaçabilirdim ki? Sağ elimle diğer kolumu sıkarak ilerlemeye başladım. Kafamda milyonlarca düşünce aynı anda konuşuyordu. Ama hepsinin içinde gözümü en çok korkutan ' Okuldakiler beni rahat bırakmayacak. ' oldu...

Merih

Öğle arası zili nihayet çaldığında kendi ayaklarıyla gelmeyeceğini bildiğimden çantamı sırtladım ve sınıftan çıktım. Koridoru hızla geçip sınıfın kapısına vardığımda sınıftakiler dışarı çıkıyordu. Bir süre kapının yanında durup, sınıfın boşalmasını bekledikten sonra içeriye girdim. Özgür'ü Derin'in karşısına dikilmiş duyamadığım bir şeyler söylüyorken görünce kaşlarım istemsizce çatıldı. Şu kızla iletişimi bir ben mi beceremiyordum acaba?

" Derin. Hadi. "

Özgür sesimi duyunca bana döndü ve sonra ilerleyip sırasına oturdu. Ben dik dik ona bakarken Derin çantasını alıp ayağa kalkmıştı. Özgür başını cama çevirdi ve biz çıkana kadar da bir kere bile bakmadı. Gergindim ama gerginliğimi Derin'e yansıtmamaya çalışıyordum. Bu her şeyi daha da kolay yapmazdı. Müzik Odasına girdiğimizde kapıyı çektim ama kilitlemedim. Geri geri ilerleyip arkasındaki tabureye çarpınca durdu.

" Merak etme şarkı söyle diye zorlamayacağım. "

Kısa biran şaşkın bakışları gözlerimle buluştu. Sonra arkasındaki tabureye oturdu. Ben de ileriden bir tabure çekip karşısına koydum ve oturdum. Aramızda iki taburelik yer vardı.

" Bugün sana şarkı da söylemeyeceğim. "

Gözleri bana değip geçti. ' O zaman neden buradayız? ' der gibi bir hali vardı.

" Bugün sana kendimden bahsedeceğim ve sen de ses çıkartmadan dinleyeceksin. "

Gözleri şaşkınlıkla büyürken yeniden benimkilerle buluştu ve öylece kaldı...

Derin

Anlatmaya başladığında yeniden gözlerimi kaçırdım. Bunu neden yapıyordu ki? Bana neden kendinden bahsetmek istiyordu? Hazar neden yapmıştı? O neden annesinden bahsetmişti? Pürüzsüz sesi kulaklarımı doldurduğunda dikkatimi anlattıklarına verdim.

" 13 Mart soğuğunda dünyaya gelmişim. O gün gökyüzü su kadar berraktı, der annem hep. Bir haftadır haberlerde '13 Mart gece yarısı Mars Dünya'ya hiç olmadığı kadar yakın olacak, sanki gökyüzünde iki tane Ay varmış gibi gözükecek! ' anonsları yapılmış durmuş. Annem bu anı görmeyi çok istiyormuş fakat doğum gelince ameliyata almak zorunda kalmışlar ve annem beni kucağına aldığında ismimi koymuş. Merih. ' İkinci Ay'ı göremedim ama ay yüzlü bir oğlum oldu. ' demiş ve adımı Merih koymuş. "

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now