13.

8.9K 419 12
                                    

Derin

Okuldan döndüğümden beri kafamın içinde Merih'in sesi dönüp duruyordu. Bakışları ayrı sesi ayrı büyülemişti beni. Ve bu çok utanç verici. Fazlasıyla utanç verici. Kafamı dağıtmak için çantamı açıp müzik çalarımı aramaya başladım. Uzun bir arayıştan sonra onun Merih'de olduğu aklıma geldi ve avcumun içiyle alnıma vurdum. Ne aptalım! Onu ondan geri almam gerek. Farkında değildi belki ama şu evde kendimi iyi hissetmemin tek yolu oydu. Ve onu benden almıştı. Omuzlarım düşmüş bir vaziyette yatağıma ilerledim ve komodinimin üstünden kitabımı aldım. Yorganın altına girerken bu defa okuduğum şeyleri ilk seferde anlamayı umdum.

***

Ertesi sabah yine annemle küçük bir tartışma yaptık. O yine siyah deri ceketim yerine hardal rengi montumu giymem için baskı yaptı. Ben de yine onun dediğini yapmak zorunda kaldım. Nihayet evden çıkıp yola koyulduğumda müzik dinleyemediğim için canım çok sıkkındı. Ellerimi ceplerime soktum ve adımlarımı hızlandırdım. Müzik çalarımı ondan almalıyım!

***

Merih

İlk teneffüs zili çaldığında sınıftan hızlıca çıktım ve uzun bir koridor boyunca seri adımlarla ilerleyip sınıfının kapısında durdum. Yine neden buradaydım bilmiyorum. Sanırım gelip gelmediğini öğrenmek istiyordum. Onu okula girerken görmek ne hikmetse hiç nasip olmuyordu. Ben kapalı kapının önünde durmuş iç muhasebemi yaparken biranda kapı açılınca irkildim.
" Merih? Yoksa bu dersi de mi dinlemek istiyorsun? "

***

Beni görünce gözleri faltaşı gibi açıldı ve sonra anında başını eğdi. Mehmet Hocanın öylesine sorduğu soruya neden evet dediğimi ben de bilmiyordum. Hem de devamsızlığım sınırdayken. ' Hayır hocam arkadaşa bakcaktım. ' demek varken neden ' Evet bu derse de katılmak istiyorum. ' dediğimi hiç bilmiyordum. Yanına oturduğumda sırasında diğer tarafa doğru kaydı. Dersin ilk on dakikası boyunca sürekli kımıldanıp durunca dayanamadım ve ona dönüp fısıldadım.
" Daha kayacak yerin yok. "
Bu tavırları beni deli ediyordu. Belki de bu yüzden kafayı takmıştım ona. Hani meşhur pembe dizilerde zengin, şımarık, her gece başkasıyla takılan tipler olur ya. Biranda hayatlarına bir kız girer ve kızı tavlayamayınca kafayı takarlar. Dışarıdan bakınca tam bir klişe olan bu durum içeriden hiç de öyle değilmiş. Şimdi düşünün biranda hayatınıza biri giriyor ve sizin yüzünüze bile bakmıyor. Soru soruyorsunuz cevaplamıyor. Çağırıyorsunuz gelmiyor. Kim demez ki ne ayak bu kız diye? Neyin peşinde bu beni niye takmıyor diye? İnsan kendini değersiz hissediyor böyle olunca. Etkisiz eleman gibi. Düşüncelerimin arasından onun bana attığı bakışla sıyrıldım. Tamam zengin ve belki bir kısmına göre şımarık da sayılabilirdim fakar hiç bir zaman için her gün bir başkasıyla, daldan dala, özetle şıp sevdi olmadım. Bundan iki yıl önce Hayal' in beni bırakıp gitmesiyle benim de kızlara olan ilgim bitti. Benim için de müziğim için de yas dönemi başladı. O zamandan beri hiç bir kızın sesini beğenmemem bu yüzdendi belki. Onları Hayal'le kıyaslıyordum ve onun yokluğu ashabımı bozuyordu. Ama şimdi düşününce Derin'in sesine kılıf uydurmamam belki de onun yokluğuna gerçekten alıştığımın bir göstergesidir. Eskiye nazaran daha az aklıma geldiğini kabul ediyorum. En azından artık grubumda bir kız olacağından tek başıma şarkı söylerkenki kadar yalnız hissetmeyeceğim. Hayal'in sesi kusursuzdu. En az kendi kadar. Ama onsuz da halledebildiğimi kanıtladım. Tamam, o yıl bunalıma girmiştim kendimi hiçbir şeye veremiyordum ve bu yüzden ilk üçe giremedik fakat geçen sene ikinci olarak bir kez daha ' Ben kendime yetiyorum. ' mesajımı verdim insanlara. Ne derdim vardı onlarla bilmiyorum ama acı çektiğimi düşünüp bana acımaları düşüncesi sinirime dokunuyordu. Tamam. O gitti. Hem de daha iyi bir eğitim için. Kendi hayatını kurtarmak için. Sanki hiç sevmemiş gibi. Ben hiç yokmuşum gibi. Ama bu benim hayatıma devam edemeyeceğim anlamına gelmiyor. Madem kural böyleydi herkes kendini düşünüyordu. Ben de öyle yaptım. Ve kendimi müziğe verdim. Aramalarına da dönmedim mesajlarına da. Sadece müzik önemliydi artık. Benim müziğim. Sahip olduğum tek şey oydu. Bundan sonra da o olacaktı. Zilin sesini duyunca irkilerek yeniden gerçek dünyayla bağlantıyı kurdum.Yeniden sağıma döndüğümde afalladım. Derin nerdeydi? Çantasını da almış. Hadi ama yine mi?!

Derin

Hızlı adımlarla bahçeden çıktığımda Hazar' ın ismimi anmasıyla durdum. Uzun adımlarla yanıma geldi.
" İyi misin? "
Ona bakmadan başımı salladım ama görüntüm ne kadar onaylıyordu cevabımı bilmiyorum. Kalbim deli gibi atıyordu ve nefes nefeseydim.
" Eve mi? "
Yeniden başımı salladığımda,
" Hadi gel bırakayım. " dedi ve tepki vermemi beklemeden bahçeye döndü. Ben de kısa bir tereddütten sonra peşine takıldım. Elleri pantolonun cebinde arabasına doğru ilerlerken kızlar ona bakıyordu. Yazık Hazar ' a aşık olmak zor olmalıydı. Kapımı açıp girmemi beklediğinde biranda bakışlar bana çevrildi ve ben far tutulmuş tavşan gibi kalakaldım. Yeni bir atak mı geliyordu? Ah yapma! Hazar paniklediğimi fark etmiş olacak ki kaşlarını çatıp etrafımızdakilere döndü.
" Herkes işine baksın! "
Hazar böyleydi işte. Ne derse dinletmeyi başarırdı. Nedenini gerçekten bilmiyorum fakat o bir şeyi yapmamı ya da yapmamamı söylediğinde ben de itiraz etmeden uyguladığıma göre çocuğun yapısında vardı demek ki. Ses tonu öyle ikna edici ve hükmediciydi ki adeta hipnoz etkisi yaratıyordu. Buna bir de koyu ve derin bakışları eklenince ortaya harika bir ikili çıkıyor demek isterdim ama sonuç ortadaydı işte. Herkes ondan çekiniyordu. Ben bile. Biran gerçekten de ne söylese kabul ettigimi fark ettim. Başta belki biraz dirensem de ki buna direnmek de denemezdi. Olsa olsa direnmeye teşebbüs denirdi. Yine de sonunda onun dediği oluyordu. Kulübe gitmekten tutun hastaneye gitmeye kadar her şeyini kabul etmiştim. Şuanda da ediyordum. Hatta beni annemin önünde bileğimden tutup sürüklemesine bile izin vermiştim. Bu çocuk gerçekten çok farklıydı. Farklı ve tehlikeli. Konuştuğunda uzun süredir binmemi beklediğini fark ettim.
" Derin? İyi misin? "
Utanarak dudağımı ısırdım ve açık kapıdan arabaya yerleştim. Kapıyı kapatıp önümden çekildiğinde onunla göz göze geldim. Okulun kapısının önünde durmuş bize bakıyordu. Aslında bize değil tam olarak bana bakıyordu. Gözlerimin içine.
YİNE.

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now