19.

7.8K 382 16
                                    

( Miltimediada Teoman - Hayalperest var metinde geçecek dinlemenizi tavsiye ederim. )

Hazar

Merih'in boğazındaki elimi tamamen çekmiştim ama Derin hala tüm gücüyle bana sarılmaya devam ediyordu. Ve titremeleri de endişe duymama sebep olacak derecede artmıştı.
" Hey sakin ol bıraktım."
Dedim sesimin sakin çıkmasına özen göstererek. Ama Derin'in sakinleşmesine yardımcı olmamıştı bu.
" Derin sakinleş. "
Dedim bu kez biraz daha endişeli ve gergin bir şekilde. Sonra belimi kavrayan kollarının güçsüzleştiğini hissettim.
" Derin! "
Hızla ona döndüğümde yere düşmesine ramak kala yakalamıştım kolundan.
" Derin! Kendine gel! "
Deli gibi bağırıyordum ama o çoktan bilincini kaybetmişti. Onu çevik bir hareketle kucağıma aldıktan sonra orada öylece durmuş aptal aptal bize bakan Merih'i görmezden gelerek hızla okuldan çıktım...

Merih

Arabaya binip gözden kaybolmalarının üstünden yaklaşık on dakika geçmiş olmasına rağmen ben hala aynı yerde aynı pozisyonda öylece duruyordum. Öfkeli miydim? Oldukça. Ama öfkemden daha güçlü hissettiğim bir şey varsa o da meraktı. Tepemden ayak parmaklarıma kadar beni sarmalayan güçlü öfkenin yanı sıra beynimi adeta kemiren çok daha güçlü bir merak duygusu tüm dengelerimi altüst etmiş, ne yapacağımı bilemez hale sokmuştu beni. Evet merak ediyordum. Bu kızla Hazar pisliğinin arasındaki anlamsız bağı merak ediyordum. Deli gibi merak ediyordum. Ne randevusundan söz ettiklerini daha çok merak ediyordum. Ve bu kızın olayı neydi? İşte en çok merakımı cezbeden ve zihnimin ağzına sıçan nokta burasıydı. Lanet olası kızın sesini hiç duymamış olmayı diledim. Hoparlörde o ses yankılandığında merak ve cürretine karşı duyduğum hayrete hiç yenilmemiş olmayı diledim. O Müzik Odasına gidip o kızı hiç görmemiş olmayı. Onun beni kendine deli gibi çeken lanet olası çekim alanına hiç girmemiş olmayı! Bu kız neden bu kadar umrumdaydı sanki? Neden ısrarla onun hakkında bir şeyler bilmek istiyordum? Ve neden onun benle değil Hazar'la konuşması benim canımı sıkıyordu? Kaçtığı için mi kovalıyordum? Bu çok saçmaydı. Ona karşı bir şey hissetmiyordum. İnanılmaz bir güzelliği de yoktu. Üstüne üstlük uyuzdu da. Ve aptal gibi davranıyordu. Bu aptal kızı ne diye dibimde tutup duruyordum ki! Ellerimi yumruk yaptığımı sıkmaktan ağrıdıklarında fark ettim ve serbest bıraktım. Bu soruların cevaplarını bilmiyordum fakat şuan içimdeki öfkeyi bastırmanın bir yolunu bulmam gerekiyordu. Ona sarıldığı anki şoku üstümden atmayı nihayet başarabildiğimde cebimden telefonumu çıkarttım.
" Fırat. Çocukları topla okula gelin. Çalışacağız.... Evet okuldan yeni çıktığımızı ben de biliyorum lanet olası. İşler böyle gelişti işte! .... "

Derin

Kolumdaki serumun iğnesini incelerken perde açıldı ve doktor arkasında Hazar'la birlikte içeri girdi.
" Nasılsın? "
Hazar'ı görünce utanarak başımı diğer tarafa çevirdim.
" Sakinleştirici etkisini göstermeye başlamış. Titremelerin durmuş. "
Ben yine ses çıkartmayınca devam etti.
" İlaç tedavine bugün başlayalım. Yarından itibaren de terapiye başlarız. Her gün bir saat? "
Hafifçe başımı salladığımda konuştu yeniden.
" Peki o zaman bugünlük güzelce ıstırahat et. Serumun bitince çıkabilirsiniz. Bu reçetedekileri de alın. Görüşmek üzere. "
Reçeteyi Hazar'a uzattıktan sonra gülümseyerek yanımızdan ayrıldı ve beni utancımla baş başa bıraktı...

Hazar

Eczaneden ilaçlarını alıp arabaya yerleştiğimizde başını yine cama çevirdi ve yol boyunca tek bir kelime dahi etmedi. Aslında bu benim de işime geliyordu. Bana sarıldığı an hiç olmamış gibi davranmak istiyordu. Ben de ona katılıyordum. O an her ne kadar beynimi kurcalayıp dursa da sürekli başka şeyler düşünüp ondan kurtulmaya çalışıyordum. Uzun zamandır kimse bana sarılmamıştı ve sarılmanın nasıl hissettirdiğini unutmuştum. Sarılmak belki diğer insanları iyi ve güvende hissettiriyor olabilirdi fakat beni rahatsız ediyordu. Kendimi güçsüz hissetmeme yol açıyordu ve bu da sinirlerimin bozulmasına yeterli bir sebepti. O an bana sarılacağı aklımın ucundan dahi geçmemişti. Geçseydi şayet ona bir şekilde engel olurdum. Sarılmak başkasının varlığına ihtiyacı olanların işiydi ve benim kimseye ihtiyacım yoktu...

Merih

Grubu topladıktan sonra onlara ne yapacağımızı anlattım ve düzeneği kurduktan sonra yerlerimizi aldık. Bu iş ne kadar sürerdi kestiremiyordum fakat bitene kadar kimseye rahat yoktu...

O kadar haklısın ki dayanamıyorum buna
O kadar güzelsin ki çok çirkin kaldım yanında
Korkum yaralanman hayatta
O kadar yalnızsın ki dayanamıyorum buna
O kadar sıcaksın ki çok soğuk kaldım yanında
Korkum yaralanman hayatta Hayalperestsin
Güzel hayaller peşinde
Çok gençsin yanlış insanlar kalbinde
Hayalperestsin
Güzel hayaller peşinde çok gençsin çok gerçeksin
Bu yüzden çok güzelsin

Derin

İlaçlarımı aldıktan sonra kendimi yatağa bıraktım ve saatlerdir kaçıp durduğum gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldım. O an nasıl bir cesaret patlaması yaşadım da Hazar'a sarıldım bilmiyorum. Tek bildiğim çok korkmuştum. Hazar yediği yumruktan sonra adeta çıldırmıştı ve o çıldırınca neler olabileceğini kestiremezdiniz. Kendisi de kestiremiyordu bazen. Merih'in boğazına yapıştığında ve durmaya niyeti olmadığını anladığımda aklım gitti. Gerçekten gitti. Mantıklı düşünemez oldum. Mantığı da geçin düşünemez oldum. Gözlerimin önünde onu öldürmeye niyet etmişti ve ben o an aklıma gelen tek ve en iyi şeyi yaptım. Şuanda bile düşündükçe utanmama sebep olan şeyi. Sarılmak. Çocukluğumda kalan bir anıydı benim için. Nasıl bir şey olduğunu hatırlamıyordum bile. Ne derece huzur veren bir şey olduğunu. Ve insanı yalnızlığından koparırcasına alıp değerli bir şeymiş gibi hissettiren. Sanki hayatında ona destek olan ve arkasını kollayan birileri varmış gibi... Uzun zamandır bu duyguları hissetmemiştim ve bu gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Geldiğimden beri ağlıyor olmamın sebebi bu muydu yoksa aldığım ilaçların yan etkisi miydi bilmiyorum fakat hem utandırıcıydı hem de çok güzeldi. Uzun zaman sonra birine sarılabilmek çok güzeldi...

AYRIKOTUTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon