30.

6.1K 310 6
                                    

Derin
Ben şaşkın bakışlarımı Hazar'a göndermeye devam ederken biranda Merih'in sesini ensemde hissettim ve irkilerek ona döndüm.
" Hadi kalk. Çalışacağız. "
Biri şu çocuğa çalışmadığımızı anlatsın. Ben kaşlarımı çatmış ona bakarken Hazar elini elimin üstüne koydu.
" Devamsızlığın çok biliyorsun Derin'cim değil mi? "
Derin'cim?? Ağzım resmen açık kalmış bir vaziyette ona döndüğümde o bana değil Merih'e bakıyordu. Merih'in sesi ilgimin yeniden ona kaymasına sebep oldu.
" Derin. Kalk. "
Derin?! İsmimi mi telaffuz etti o?! Derin mi dedi! Bana Derin dedi! Beyin hücrelerim tek tek intihar ederken Merih kaşlarını çatmış Hazar'ın elimin üstündeki eline bakıyordu. Biranda elimi çektim. Utanç verici. Çok utanç verici. Kulaklarıma kadar kızardığımı hissediyordum ve gergin sessizlik hala kesilmemişti. Hazar masanın üstünde kalan elini geri çekerken bana bakmadı. Tamam. Elini elimin üstüne koyması tuhaftı fakat ben onda hiçbir artniyet hissetmemiştim. Yani rahatsız da olmamıştım açıkçası. Fakat dışarıdan nasıl göründüğünü de bilemiyordum. Merih yeniden konuştu.
" Kalkacak mısın ben mi kaldırayım?"
Sesi soğuk ve bir o kadar da sert çıkmıştı. Hazar yeniden sanki onunla konuşuyormuşçasına araya girdi.
" Derin gitmek istiyor musun? "
Başımı hızla iki yana salladığımda Merih'in öfkesini hissedebiliyordum. Ama daha önce de dediğim gibi. Merih benim isteyip istemememi umursamıyordu. Biranda kolumu kavradı ve bu defa ciddi manada sürükleyerek beni sınıftan çıkarttı. O kadar hızlı ilerliyorduk ki Hazar yanımıza geldiğinde koridoru yarılamıştık.
" Merih! Bırak! "
Merih tabi ki de umursamadı. Hazar da lafını dinletemeyeceğini fark edince diğer kolumu kavrayıp bizi durdurdu. İkisi de kolumu öyle çok sıkıyorlardı ki sanki parmaklarını diğer tarafa geçirmeyi ilk başaran erkekliğini kanıtlamış olacaktı! Merih karanlık ve bir o kadar da korkunç bir ifadeyle Hazar'a döndü.
" Sürekli karşıma çıkmak zorunda mısın? "
Ne demek istediğini anlayamamıştım fakat Hazar'la anlaşmış gibiydi.
" Sen sürekli can sıkmak zorunda mısın? "
" Hazar. Bizi rahat bırak. "
" Bak o dediğini kendin de yapmayı denemelisin bir ara. "
Merih başını eğdi ve derin bir nefes aldı.
" Gerçekten de sinirime dokunuyorsun. Sana hoşlanıyor musun dedim hayır dedin. Derdin ne o zaman?! Ne diye kızın kıçının dibinden ayrılmıyorsun lanet olası! "
" Yalan söyledim. "
Ben gözlerim kocaman açılmış Hazar'a bakarken Merih de bir o kadar şaşkındı.
" Ne- nasıl? "
Hazar gözlerindeki duygusuz ve umursamaz ifadeyi hiç bozmadan direkt onun gözlerine bakıyordu.
" Yalan söyledim. " omuz silkti " Ona karşı bir şey hissetmiyorum derken yalan söyledim. "
Ben ağzım açık Hazar' a bakarken Merih kolumdaki elini daha da sıktığında acıyla yüzümü buruşturdum.
" Acıyor.. "
Ama beni duymuyor gibiydi. Ona doğru döndüğümde yüzündeki öfke karşısında donup kaldım. Faekında olmadan Hazar'a doğru ürkek bir adım attığımda kolumdaki elini daha da sıktı ve beni kendine doğru çekti. Dengemi sağlamayı zor başarmıştım. Hazar yine bana hiç bakmadan konuştu.
" Git artık hadi. "
Hazar neler diyorsun?! Midemin ağzıma geldiğini hissediyordum. Üstelik bacaklarımın titremesine bir de sol kolumdaki uyuşma da eklenmişti. Çünkü Merih'in tuttuğu yere kanın gittiğini düşünmüyorum.
" Ah! Canımı yakıyorsun! "
" Merih git."
Hazar'ın sakin sesi gerçekten de sinir bozucuydu. Merih gözlerini onunkilerden bana çevirdi. Bir şey dememi mi bekliyordu? Ne diyebilirdim? Ben de şaşkınlıktan ve panikten mantıklı düşünemez haldeydim. Benden istediği tepkiyi alamayınca kolumdaki elini gevşetti ve son kez Hazar'a bakıp beni bıraktı. Sonra bir şey diyecekmiş gibi dudaklarını araladı fakat yalnızca hava çıktı. Peşinden de arkasını döndü ve hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı. O gittiğinde ayakta zor duruyordum. Kulaklarım uğulduyordu ve bu yetmezmiş gibi bir de görüşüm de bulanıklaşmıştı. Gözden kaybolduğunda Hazar kolumu bıraktı ve yeniden sınıfa yöneldi. Kapının önündeki gözlüklü kızın önünde durduğunda tutunabilecek bir yer aradım ve sonra güç bela duvar kenarına doğru sürükledim bedenimi.
" Az önce burada olanları birinden duyarsam.. "
Kız panikle başını salladıktan sonra dehşet saçan bakışlarını atıp sınıfa girdi. Evet. Pislik Hazar önlemini kendi yollarından almıştı işte. Yine. Ama az önce dedikleri de neyin nesiydi? Midem inanılmaz bir güçle kasıldığında duvarın dibine çöktüm ve midemdekileri çıkartmamak için kendimi sıkmaya başladım. Kulağımdaki uğultu daha da arttığında çantasını almış sınıftan çıkıyordu. Beni acı içinde kıvranırken görünce önümde durdu.
" İyi misin? "
Sesinde biraz olsun endişe olsa da pislik kişiliği yine gün yüzündeydi.
" Sadece git. "
Dedim yüzüne bakmadan. Öfkeliydim. Midemi bulandırıyordu.
" Derin."
" Hazar. Git. "
Derin bir iç geçirdi ve kolumu yeniden güçlü bir şekilde kavrayıp beni doğrulttu. Ben tepkimi gösteremeden beni sürüklemeye başlamıştı bile.
" Hazar! "
Hızlı bir şekilde merdivenlere yöneldiğimizde zaten ayakta bile zor duran bacaklarım basamakları inemedi. Doğal olarak. Ve ben yine doğal olarak benden bekleneceği üzere onun üstüne düştüm. Düşerken bileğim resmen ters dönmüştü. Acıyla çığlığı bastığımda ikimiz de karşı duvara sinek gibi yapışmıştık. Duvarla bedenim arasından çıktı.
" İyi misin? "
Evet pislik Hazar gitmişti. Yüzündeki ifade yeniden beni koruyup kollama sorumluluğu olduğunu düşünen Hazar'a aitti. Acıdan gözlerimden yaşlar geliyordu ve ben onları engelleyemiyordum.
" Derin iyi misin bir yerine bir şey oldu mu?! "
Tek ayağımı havada tuttuğumu fark edince eğilip bileğimi kavradı ve ben acıyla kısa bir çığlık daha attım. Doğrulduğu gibi beni kucağına aldı ve merdivenleri inmeye başladık. Hissettiğim acı bu derece büyük olmasa inmek için direnir, utancımla devasa boyutta bir savaş verirdim fakat acı her hücremi öylesine ele geçirmişti ki kulağımdaki uğultular bile yok olmuştu. Hiç bir şey duyamıyordum. Kalbim resmen bileğimde atıyordu...

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now