123.

1.2K 86 9
                                    

Derin

Ertesi gün okula biraz daha erken girmiştim. Gece boyu yatakta dönüp durmuş sabahı zor etmiştim. Hazar'ın söyledikleri, çaresizce bağırışları ve beni öylece bırakıp gidişi gözümün önünden gitmemişti bir türlü. Bana öfkeliydi. Hakkı vardı. Nefret etmeye bile hakkı vardı ama etmesin istiyordum. 

Sıkkın bir nefes alırken boş sınıfa adımı attım. En arkadaki sırama doğru ilerlemeye başladığımda gözlerim yanımdaki sıraya kaydı ve içimin sıkıştığını hissettim. Dün ben gittikten sonra neler olduğunu bilmiyordum. Belki de barışmışlardı. Belki de Merih kendine gelip onu kendinden uzaklaştırmıştı. Bilmiyordum. Bundan sonra ne olacaktı onu da bilmiyordum. Bozulmuştum. Evet. Çünkü değersiz hissetmiştim. Ama bunu hissetmeye hakkım var mıydı onu da bilmiyordum. Sonuçta ben de dün gece bir başkasına ilanı aşk etmemiş miydim? Ciğerlerime derin bir nefes doldururken sırama oturdum ve günün benim için planladıklarını beklemeye koyuldum. 

Yaklaşık yirmi dakika sonra tüm sınıf dolmuştu. Merih hariç. Ben belki de bugün okula gelmeyebileceğini düşünmeye başladığım esnada sınıfa girdi fakat bana hiç bakmadı. Hatta yanıma bile gelmedi. Direkt olarak Özgür'ün yanına gitti ve masasına eğilerek birkaç şey söyledi. Ardından Özgür yerinden kalktı ve çantasını da alarak yanıma yerleşti. Ben şaşkın bir şekilde ona bakarken sadece günaydın dedi. Sormadım. Fakat kalbimin kırıldığını hissediyordum. Muhtemelen Hayal ile barışmıştı. Fakat yine de böyle bir muameleyi hak etmemiştim. Hiç değilse konuşarak ayrılabilirdik. Hoş zaten haftalar önce ayrılmıştık fakat arkadaş kalma kararı almıştık. Bu neydi şimdi? O an aklıma gelen ve kalbimi attıran şeyle Özgür'e döndüm. 

" Hazar yüzünden mi? " diye sordum usulca. 

Anlamayan gözlerle bana baktığında onunla ilgisi olmadığını anlamıştım. Ne aptalım. Bana bizden olmayacağını açık şekilde söylemişken beni Merih'ten kıskanıp yanımdan ayıracağını mı düşünmüştüm gerçekten? Elimi çeneme yerleştirip sıkkın bir nefes çektim. 

" Kendine yüklenme. Herkes herkesin kıymetini bilemeyebiliyor. " dedi sonra. Demek ki doğruydu. Hayal'i tercih etmişti. Ben düşüncelerimle cebelleşirken ders başlamış da bitmişti bile. Zilin duyulmasının üstünden çok geçmemişti ki İnci içeriye girdi. Ve yanımda oturan Özgür'ü görüp duraksadı. Fakat Özgür de onu gördüğünde ilerlemeye devam etmek zorunda kalmıştı. 

"Selam. " dedi alçak bir sesle. O esnada kaş göz işaretleri ile bana ne olduğunu soruyordu. Omuz silktim. Ve o an aklıma gelen planı harekete geçirdim.

" Sen iyi oldun mu? " 

Başta anlamadıysa da çok geçmeden anlayıp plana dahil olmuştu. Özgür bu tarafa bakmıyordu fakat dinlediğinden çok emindim. İnci sesini daha da incelterek mırıldandı.

" Pek sayılmaz. "

Göz ucuyla Özgür'e bakarken yalandan karşılık verdim.

" Ah be İnci ne yapmalıyız bilemedim ki... " 

İnci içli içli iç geçirdi. O esnada ona kaş göz yaparak çıkmasını söyledim. O da çok gecikmeden mahzun bir ifadeyle ödevi olduğunu hatırladığını söyledi ve sonra görüşürüz diyerek yanımızdan ayrıldı. Ben içimden saniyeleri sayarken Özgür daha fazla kendini tutamamış ve bana dönmüştü.

" İstemeden kulak misafiri oldum. İnci'nin bir derdi mi var? "

Ve bingo!

Yüzümde sahte bir üzüntüyle baş salladım.

" Evet ama benim anlatmam doğru olmaz onun özeli sonuçta. "

Kaşları çatılırken önüne döndü. 

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now