85.

3.1K 184 27
                                    

Multimedia: Ceylan Ertem-El Adamı

Birkaç gün sonra...

Derin

Kollarımı göğsümde kavuşturmuş annemin odanın içinde bir sağa bir sola volta atışını izliyordum.
Her zamanki gibi bir şeylere kendi başına karar vermiş bana bırakın danışmayı haber dahi vermemişti.
Sesi salonda yankılandığında yaptığı telefon konuşmasından bir şeyler çıkartmaya çabaladım.

" Emin misin izin alabileceğine? "

Durup karşı tarafı dinledi.

" Pekala hadi diyelim onu hallettik, bu çocuklar ne olacak? "

Dikkat kesildim. Muhtemelen beni ilgilendiren kısım tam da burasıydı.

" Hakan Allah aşkına baştan savma iş yapma. Birini ayarlayabildin mi ayarlayamadın mı onu söyle bana. "

Annemin aniden yükselen sesi kulaklarıma ulaştığında kaşlarım istemsizce çatılmıştı.
Ne olup bittiğini bu şekilde anlayamayacağımı fark ettiğimde daha fazla oyalanmadan salondan çıktım ve merdivenlere yöneldim.
Merih'in gelmesine çok az bir zaman kalmıştı.

***

Siyah kotumun üstüne geçirdiğim kırmızı kazağın altından saçlarımı bir çırpıda çıkarttım ve aynada kendime son kez baktım.
Yüzüm her zamankinden daha solgun görünüyordu.
Saçlarım da her zamankinden daha karışık.
Aynanın önündeki komodinden tarağımı çıkarttım ve saçlarımı taramaya koyuldum.
Saç taramak pek sık yaptığım bir şey değildi.
Fakat bugün grubun diğer üyeleriyle tanışacaktım ve onların karşısına daha düzenli çıkmak istiyordum.
İçimde hem büyük bir heyecan hem de zapt edemediğim bir gerginlik vardı.
Derin bir nefes aldım ve kendime bir kez daha baktım.

Sakin ol Derin. Alt tarafı birkaç çocukla tanışacak ve onlara şarkı söyleyeceksin. Ah hadi ama...

Gözlerimi sıkıca yumdum ve derin derin nefesler alıp vermeye başladım.
Son zamanlarda psikiyatrımla nefes egzersizleri yapıyorduk.
Stresimi bu egzersizlerle kontrol altında tutmaya çalışıyordum.
Çok büyük bir ilerleme kaydettiğim söylenemezdi ancak aylar evvelki titremelerim, bayılmalarım hemen hemen hiç yoktu artık.
Gözlerimi açmama neden olan şey zilin sesi olmuştu.
Hala bir telefonum olmadığından evin önüne geldiğini haber vermek için parktaki bir çocukla anlaşmıştı.
Çocuk Merih' ten işareti alır almaz kapıda bitiyor ve zile basıp bana haber veriyordu.
Annem kapıyı açtığında yine karşısında Ali'yi bulunca bana seslendi.

" Derin! Ali geldi. "

Merdivenleri inerken montumu üzerime geçirdim ve Ali'ye gülümsedim.

" Selam. "

Ali mahcup bir tavırla gülümsedikten sonra annem bana çok geç kalmamamı söyleyerek salona döndü.
Aliler bir sokak aşağımızda oturuyordu.
Tek çocuktu ve ilkokul ikiye gidiyordu.
Ben de plana göre her gün birkaç saatliğine ona matematik anlatmaya gidiyordum.
Yani en azından annemin bildiği buydu.
İşin perde arkasında ise Ali'ye vaat edilen bir pamuk şeker birkaç paket de cips vardı.
Ayaklarımı postallarıma geçirdikten sonra kapıyı çektim ve Ali'ye başımla ilerlemesini işaret ettim.
Birlikte bahçeden çıkıp parka doğru ilerlerken birkaç dakika içinde Merih'in elindeki pamuk şekeri görür görmez ona doğru koşmaya başladı.
Merih Ali'nin önünde çömelip pamuk şekeri eline tutuştururken ben de yanlarına varmıştım.

" Günaydın. "

" Gün ayalı bir hayli oldu Titrek. "

Gözlerimi etrafta gezdirirken kıkırdadım.
Haklıydı. Bugün ölü gibi uyumuştum.
Ali elindeki pamuk şeker ve cips paketiyle yanımızdan uzaklaşırken dolu ağzıyla bize birkaç veda sözcüğü sıraladı.
Fakat her zamanki gibi ağzından çıkan peltek kelimelerin çoğunu anlayamamıştım.

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin