89.

3K 168 12
                                    

Derin

İkindi üzeri eve döndüğümde Hazar ortalıklarda görünmüyordu. Ben de bundan istifade bir şeyler atıştırmak üzere mutfağa girdim. Ve girmemle camın hemen önünde oturmuş taze fasulye kıran Nimet teyzeyle göz göze geldim.
Beni gördüğünde tebessüm etti, ben de tebessümüne başımı eğerek karşılık verdim.

" Kolay gelsin. " dedim sevecen çıktığını umduğum bir sesle.

" Sağ olasın kızım. Acıktın öyle değil mi? " dediğinde gülümsedim.

" Açıkçası biraz acıktım. "

Gözlerini gözlerimden ayırırken başıyla buzdolabını işaret etti.

" Bizim kara oğlan öğlende bir şeyler yapmıştı buzdolabında olacak. "

İşittiğim cümleyi ögelerine ayırmakla meşgul olan iç sesime kulaklarımı tıkadım ve buzdolabına yöneldim.
Ben buzdolabının kapağını açmış içindeki sandviçlerden birine uzanırken Nimet teyze benimle konuşmaya devam ediyordu.

" Ee anlat bakalım siz Hazar'ımla nereden tanışıyorsunuz? "

Kapağı kapatıp yüzümü kendisine dönmeden önce kendime düşünmek için zaman tanıdım.
Bu bilgilendirme faslını Hazar'ın ya da Hakan'ın bir şekilde yapmış olduğunu düşünüyordum. Ama sorun şu ki ona tam olarak neyi ne kadar anlattıklarını bilmiyordum.
Alt dudağımı dişlerken kapağı kapatıp arkama döndüm.
Bu kadın ya gerçekten bunaktı ya da benimle konuşmak için bahane arıyordu. İkisi de birbirinden ürpertici geldiğinde dudaklarımı araladım.

" Okuldan. "

Kucağındaki pembe leğene fasulyeleri kırarken kaşlarını kaldırdı.

" Aynı sınıfta mısınız yoksa? "

Tek elim istemsizce saçlarıma gittiğinde gözlerimi kaçırdım. Fakat ben cevap veremeden onun sesi beni bu sonu bilinmez sorgudan çekip aldı.

" Derin benden küçük anneanne. Tatlı sohbetinizi şimdilik bölmem gerekecek çünkü Derin'le işim var izninle. " deyip kolumu nazikçe kavradığında kadın gülümseyerek daha sonra devam edeceğimizin mesajını verdi.
Hazar'ın peşi sıra mutfaktan çıkıp hole girdiğimizde kolumu bıraktı ve fısıldayarak uyardı.

" Akşam yemeğine kadar ortalıklarda görünmezsen ne konuştuğunuzu bile unutacaktır. "

Başımı hafifçe salladım. Gözleri yüzümü hızla taradıktan sonra ellerimin arasındaki streçlenmiş sandviçe kaydı ve bir şey demeden arkasını döndü.
Ben ardından bakakalırken o çoktan basamakları çıkmaya başlamıştı bile.
Aramızda esen soğuk rüzgar içimi titrettiğinde peşine takıldım.
Onunla yeniden eskisi gibi olmanın yolunu bilmiyordum.
Öyle bir yol var mıydı onu bile bilmiyordum.
Varsa bile Hazar kendini tamamen kapatmış vaziyetteydi.
Ona yeniden ulaşabileceğimi de sanmıyordum.
Derin bir iç geçirdim ve adımlarımı bana ayrılan odaya yönelttim.

***

Ertesi gün öğleden sonra üç gibi yine Cihan gelmiş ve beni evden almıştı.
Hazar'ı ise gün boyu hiç görmemiştim. Gerçekten sıkı çalışıyor olmalıydı.
Nimet teyzenin arkamızdan el sallarken Cihan'ı alıcı gözle süzdüğünü ikimiz de fark etmiş fakat üstüne konuşmamıştık. Sanırım bizi çift falan sanmıştı.
Bakışlarımı camdan dışarıya yönelttiğimde stüdyonun önüne gelmiştik.
Daha ne kadar Cihan beni Merih'in arabasıyla almaya gelecekti bilmiyordum. Belki de bundan sonra Merih hiç gelmemeyi düşünüyordu.
Derin bir nefes alırken arabadan indim ve kapıyı kapatıp stüdyoya ilerlemeye başladım.
Bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyordu fakat İnci'yi bu kez kıramayacağımın da farkındaydım.
Stüdyonun ağır kapısını iki elimle ittirerek açtığımda Furkan ve Mert'in kahkahası doluştu kulaklarıma. Her zamanki gibi keyifliydiler anlaşılan. Gerçekten de böyle gamsız insanlara anlam veremiyordum. Benim başıma en ufak bir şey gelse tüm günüm mahvoluyordu.
İçeriye ilerlerken gözlerim İnci'yi aradı fakat yoktu.

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now