3.

13.6K 511 18
                                    

Derin

Kapım sert bir şekilde açıldığında irkilerek yataktan fırladım. Hızlı hızlı nefes alıp verirken onun öfkeli ( daima öfkeli ) olan yüz ifadesiyle karşılaştım. Bu defa neyi yanlış yapmıştım? Hızla, evden çıkmadan önce yapmamı emrettiği bir şey var mıydı diye hafızamı yokladım. Bulaşık makinesini zaten boşaltmıştım. Salon da topluydu. Kızdıracak ne yapmış olabilirdim? İçimdeki karmaşayı soğuk ve sert sesi böldü.
" Yemek hazır. "
Biranda tüm nefesimi dışarı verdim. Bu kadar mı? ' Yemek hazır. ' demek için mi odamın kapısını kırarcasına açtı? ' Yemek hazır. ' demek için mi uykumdan korkutarak uyandırdı. Odamdan çıktığında koca bir çığlık atmamak için yastığımı ısırdım. Ben hiç yokmuşum gibi davranırken onu daha çok seviyorum. Hiç yokmuşum gibi. HİÇ.
...
Yemeğimi hızla yiyip tabakları topladım. Sorun çıkartmasını istemiyordum. Zaten yeterince bozuktu moralim. Bir de onunla tartışmak istemiyordum. Mutfaktan çıkarken ona hiç bakmadım. Göz teması kurmak tartışmaya ortam hazırlamak demekti. Bunu bir çok kez test etmiştim. Merdivenleri hızla çıkarken arkamdan seslenmesin diye yalvarıyordum adeta. Tam odamın kapısını açmıştım ki sesini duydum.
" Derin!!!"
İrkilerek durdum. Ellerim titremeye başlamıştı yeniden. Hayır. Bu defa ne için kızacaktı? Her şeyi doğru yapmamış mıydım? İkinciye seslendiğinde hızla aşağı indim. Kaşları çatıktı.
" Derin diyorum duymuyor musun sen?! "
Gözlerine bakmadan konuştum.
" Efendim? "
" Duymuyor musun dedim! "
Derin bir iç geçirmemek için kendimi zor tuttum. Ne istiyorsun karşındayım işte!
" Bir şey mi.. Diyecektin? "
Bir süre sessizce yüzüme baktı sonra.
" Bir saat içinde Hakan gelecek. Hazırlan."
Gözlerimi onunkilere diktim ve ellerimin titremesini önemsememeye çalıştım.
" Ben yanınızda durmasam? "
" Olmaz. Oğlunu da getirecek. "
Biranda titremem arttı. Hazar da mı gelecek? Yine mi?
" Ben yanınızda durmak iste.."
" Hazırlan dedim! "
Yutkunarak arkamı döndüm ve merdivenleri çıkmaya başladım. Olmuyor işte onunla arkadaş olamıyorum. Kimseyle arkadaş olamıyorum! Beni neden rahat bırakmıyorsun ki!!!
...
Annem kapıyı açıp Hakan ve Hazar ' a tebessüm ettiğinde dişlerimi sıktım. Zavallı adam. O tebessümün arkasındaki paranoyaktan habersizdi. Annemin güzelliğine ve sahte tatlılığına kendini ne de çabuk kaptırmıştı. Bu erkekler harbiden aptal! Düşüncelerimi onun sesi böldü.
" Derin? Bayadır görüşemiyorduk. Nasılsın? "
Başımı önüme eğerken yalnızca yutkundum. Bu tavrımın yalnızca kendisine karşı olduğunu sanıyordu. Babamın yerini almaya çalıştığı için ona öfke ve nefret duyduğumu. Oysaki ben ona sadece acıyordum. İtibarlı bir doktordu. Yakışıklıydı da. Neden anneme bulaşmıştı ki? Etrafında annemden daha güzel bir sürü kadın olmalıydı. Cevap vermeyeceğimi fark edince içeri girdi. Annem de onun peşinden girerken.
" Hazar' ı da al odana çıkın. Hakan'la konuşacaklarımız var. Ve ona iyi davran. "
Davranmak? Ben mi? Ah...
...
Hazar koyu gözlerini üzerime dikmiş beni incelerken ben ellerimi yumruk yapmış titremelerine engel olmaya çalışıyordum.
" Neden susuyorsun? "
Cevap vermek yerine duvara daha da sindim.
" Hiç bir zaman konuşmuyorsun. "
Ayağa kalkıp yanıma geldiğinde ellerimle yüzümü kapattım.
" Yak..laş..ma.."
Dedim zar zor. O da bunun üstüne olduğu yerde durdu ve geriye iki adım attı.
" Sesin çok güzel. "
Başımı iki yana salladım. Değil. Titrek.
" Evet öyle. Ama anlamadığım kısım senin gibi ürkek bir kız nasıl olur da hoparlörle tüm okula şarkı söyler? "
Biranda ellerimi yüzümden çektim.
" Ne?!"
...
Tüm gece düşünüp durdum ama mantıklı bir açıklama bulamadım. Hoparlörleri açmamıştım. Hadi ama nasıl açıldığını bile bilmiyorum! Nasıl oldu bu şimdi?! Gerçekten de tüm okula rezil oldum hem de herkese! Okul değiştirmem gerek acilen okul değiştirmem gerek!
...
Ertesi sabah annem duştan çıktıktan sonra gittiğimi düşünsün diye portmantodan ceketimi almıştım ama ben yokken de böyle odama pat diye giriyor mu diye merak etmeme sebep olacak bir tavırla kapıyı açınca göz göze geldik. Sanırım kapalı kapılarla büyük bir sorunu var. Ah.. Aslında onun her şeyle sorunu var. Kaşlarını çatıp yüzüme baktı.
" Okula gitmiyor musun? "
Gözlerimi kaçırarak geveledim.
" Kendimi iyi hissetmiyorum."
Yanıma gelip ateşim var mı diye baktı.
" Noldu? "
Ona bakmamaya çalıştım.
" Başım ağrıyor. "
" Ağrı kesici al hazırlan. Okula gidiyorsun."
Biranda ona baktım ama yüz ifadesi öylesine soğuktu ki istemeden gözlerimi kaçırdım yeniden.
" Hastayım."
" Okula gideceksin dedim Derin. "
Derken kollarını göğsünde kavuşturup tek kaşını yine kaldırmıştı. Ah harika. Bu 'Hadi gitme bakalım. ' demekti. İş inada bindiğinde onun sözünün üstüne söz söyleyemezdim. Söylediği şeyin mantıksız olduğunu fark etmiş bile olsa inadından asla vazgeçmezdi. Asla. Derin bir nefes aldım ve ağlamamak için alt dudağımı ısırdım.
" Tamam."
Sesim öyle çaresiz çıkmıştı ki. Ve o bundan daima zevk alıyordu. Mide bulandırıcı...
...
Okul bahçesine adımımı attığımda yine kalabalıktı. Ama böyle olması da normaldi çünkü bu kez erken çıkmamıştım evden. Hızla içeri girdim ve merdivenleri çıkmaya başladım. Müzik odasının önüne geldiğimde duraksadım.
" Elveda mutlu öğle araları."
Oraya bir daha giremeyecek olmamın verdiği üzüntüyle ilerlemeye başladığımda kapı açıldı ve Merih karşıma dikildi.
" Demek geldin küçük kaçak. "
Biranda panikle geri geri gitmeye başladım. Yine kaçacağımı anladığında kolumu kavradı ve beni müzik odasına sürükledi. Derdi ne bunun?! Kolumu bıraktığında panik ve utanç içinde ondan uzaklaşmaya başladım. Kişisel alan denilen bir şey vardı. Ellerimin titrediğini fark ettiğimde arkamı döndüm ve onları durdurmaya çabaladım.
" Bana bak."
Titreme daha da arttı.
" Derin."
İsmimi duyunca nefesimi tuttum. Nerden öğrenmişti? Titreme bacaklarıma yayıldığında konuştu yeniden.
" Titrek."
Dudaklarımın arasından acı dolu bir nefes çıkınca dizlerimin üstüne çöktüm.
" Tüm okula şarkı söylerken kafan mı iyiydi merak ediyorum. O kız neredee bu kız neredee? "
Alt dudağımı dişlediğimde gözlerimden yanaklarıma minik minik damlalar düşmeye başlamıştı.
" Hadi kalk. Yeniden söyleyeceksin."
Ne?! Neden?! Asla! Sonra ayak seslerini duymaya başladım. Yaklaşıyordu. Daha da...
" Dur! "
Bağırmış mıydım ben? Sesim çatallı çıkmıştı üstelik. Lanet olsun!
" Ah hadi ama bana aşık olduğunu düşünmeye başlayacağım bu ne panik? "
Onun rahat ve lakayit bir şekilde kurduğu bu cümle karşısında ben aptallaşmıştım. Yüzüm alev alev yanıyordu. Aşık mı? Biranda gözyaşlarıma hakim olamaz oldum ve sesli sesli ağlamaya başladım. Benden uzak dur! Lütfeen..
...

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now