23.

6.9K 382 8
                                    

Hazar

Onu psikiyatri polikliniğinde bırakıp bir saat içinde döneceğimi söyleyerek hastaneden çıktım. Yalnız kalmaktan hoşlanmıyordu. Ama halledilmesi gereken bir mesele vardı. Bu iş gerçekten de çok uzamıştı. Hızla otogara inip cebimdeki anahtarla arabanın kilidini açtığımda bir yandan da telefonumdan numarasını arıyordum.
" Yarım saate Meydan'da ol. "

Merih

Telefonu yeniden cebime soktuktan sonra direksiyonu sola kırarak geldiğin yolu geri dönmeye başladım. Artık bazı şeylerin ortaya çıkmasının vakti gelmişti. Bu kızın neyin peşinde olduğunu ortaya çıkartma vakti gelmişti. Yüzleşme vakti gelmişti...

***

İçeri girdiğinde oturduğum yerden doğruldum ve masanın üstünden sigara paketimle anahtarımı aldım. Koltuğun üstüne bıraktığım ceketime uzandığımda gelmişti.
" Dışarıda konuşalım. "
Derken ceketimi tek omzumun üstünden arkaya sarkıtarak önünden geçtim. O da arkamdan gelmeye başladığında ağzımdaki sigarayı dudaklarımın arasından çıkartıp yan masada oturan genç kadını takmadan önündeki kül tablasında söndürdüm. Birlikte kafeden çıktığımızda havanın serin olduğunu fark edip ceketimi üzerime geçirmiştim.
" Evet. Başla. "
Şimdiye kadar çoktan bu ukala tavırlarıma öfkelenmiş olması gerekiyordu ama o renk vermedi.
" Derin'den ne istiyorsun? "
Sesi gayet sakin çıksa da gergin olduğunu seyiren çenesinden görebiliyordum. Omuz silkerken alt dudağımı büktüm.
" Bir şey istemiyorum aslında. "
Ve sonunda öfkesine yenilip yakama yapıştı.
" Ne demek bir şey istemiyorum lan! Ne diye kızı sürekli taciz edip duruyorsun o zaman?! "
Kollarımı iki yana açtım ve onu kızdırmaya devam ettim. Çünkü ondan öğrenmem gereken şeyler vardı ve Hazar ancak çok öfkelendiğinde sorularınıza cevap verirdi.
" Sakin ol. "
Burnundan solurken yakamı bıraktı. Bu çocuğun nesi var böyle? Şimdiye çoktan suratımı dağıtmış olmalıydı.
" Ne istiyorsun ondan? "
Dedi bir kez daha.
" Yarışmaya katılmasını. "
Gözlerini benimkilere dikti yeniden, ekledim.
" Haziran'daki liseler arası müzik yarışması. "
Kaşlarını çatarken çenesini dikleştirdi.
" Katılamaz. "
Bu defa ben de kaşlarımı çattım.
" Buna ne zamandan beri sen karar veriyorsun? "
Gözlerini devirirken başını iki yana salladı.
" Sana boşuna aptalsın demiyorum Merih. "
Öfkelenmesi gereken oyken ben öfkelenmiştim.
" Ne diyeceksen direkt de uzatma! "
Sanki onla konuşmuyormuşum gibi bir süre tişörtünün önünü sirkelemekle ilgilendi sonra bana baktı yeniden.
" Bu yıl Derin'i unut sen. "
" Hazar öfkeleniyorum. "
Dedim dişlerimin arasından. Cevap verme süresini yaymaktan zevk alıyordu piç! Başka birinden öğrenebileceğim bir konu olsa çoktan bu uyuzun yanından ayrılmıştım.
" Kendin katıl işte. Derin'i rahat bırak. "
Dedi bu kez. Ben de tabi daha fazla o güzel öfkemi bastıramadım ve elimi boğazına doladım.
" Bana cevap verecek misin yoksa ben Derin'i 'taciz' etmeye devam edeyim mi? "
Ve sonunda öfkelenmişti. Ama bu kadar yakınken olmasa burnuma kafa yememiş olacaktım muhtemelen. Acıyla burnumu tuttuğumda küfrettim. Burnundan soluyordu.
" Ondan uzak duracaksın! "
Başımı iki yana sallarken güldüm.
" Senden emir alacağım kanısına nereden vardın merak ediyorum?! "
Hazar bu kez iki eliyle yakalarımdan tuttu. Ben de burnumdaki elimi çekmiş gözlerine bakıyordum.
" Ondan-uzak-dur-Merih. "
Ben de kaşlarımı çattım.
" Aşık mısın ona? Ne var aranızda? "
Ve hiç beklemediğim bir şey yaptı. Güldü. Hem de kahkahalara boğulurcasına. Ellerini yakalarımdan çekmiş katıla katıla gülerken hem şaşırmış hem de daha çok öfkelenmiştim.
" Soru sordum! "
Gülmeyi kestiğinde bana baktı ama hala gülümsüyordu.
" Ben değil ama sen öylesin galiba. "
Sağ elimi sıkıp havaya kaldırdığımda bileğimi tuttu.
" Ondan uzak dur. "
" Evet evet yüzüncü kez söylüyorsun zaten. "
Kaşlarını çattı yeniden.
" Bak onla derdin ne ondan ne istiyorsun bu lanet olası yarışmaya neden tek katılmaktan vaz geçtin bilmiyorum fakat Derin sana yardım edemez. "
" Neden! "
Diye tıslarken elimi indirmiştim.
Elini bileğimden çekip bileğindeki saate baktı.
" Gitmem gerek. "
Yanımdan geçecekken kolunu kavradım.
" Ben cevapladım. Sıra sende. "
Başını bana çevirdiğinde yutkundum.
" Onunla neden ilgileniyorsun? Ve siz ikiniz birlikte ne yapıyorsunuz? "
Bir süre gözlerini kısarak beni inceledi sonra yine önüne döndü.
" Ona sor. "
Gitmeye yeltendiğinde durdum yine.
" Eeh! Sen fazla oluyorsun ama! "
Diye bağırarak kolunu silkti.
" Cevap versene it! "
" Söylemek istese kendisi söylerdi öyle değil mi?! Şimdi beni de onu da rahat bırak! "
Yine harekete geçtiğinde tüm gücümle ittirdim ve sendelemesine sebep oldum. Gözlerini benimkilere dikip boynunu kıtlattığında suratımı tanınmaz hale sokmaya and içtiğini anlamıştım. Ama pes etmedim. Cevabını almadan da etmeyecektim. Bana doğru gelmeye başladığında konuştum yeniden.
" Cevap ver! "
Tam karşımda durup sağ yumruğunu kaldırdığında refleksle bileğini kavradım ama bu kez de diğer eliyle karnıma hızlı bir yumruk attı. Elimi bileğinden çekerken iki büklüm olup öksürmeye başlamıştım. Hayvan herif çok güçlüydü.
" Bizi rahatsız etme. "
Dedi bir kez daha ve arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı. İnlememeye çabalarken bağırdım.
" Tamam! Git! Ben de cevabı ondan alırım! Alana kadar da rahat bırakmam! "
Biranda durdu ve sonra aniden bana dönüp hızla yaklaşmaya basladı. Sıktığı yumruğuna bakarken doğrulmuştum.
" Hazar! Cevap ver! "
İki eliyle birden yakama yapıştığında bu defa ben çelme çakıp düşmesine neden oldum ama yakamı bırakmadığından beni de üstüne çekmişti. Ani bir refleksle üstüne oturduğumda bu defa ben kavradım yakalarını.
" Lanet olası bir soru! Cevap ver!!! "
Gözlerini yumdu ve nefesini düzene sokmaya çalıştı.
" Hazar! "
Beni takmadığını görünce suratına yumruğumu geçirdim. Ve bu öfkeyle beni üstünden atmasına neden oldu. Tek eliyle çenesini tutarken diğerinin üzerinde doğruldu. Ben de doğrulurken kollarımı iki yanda açtım.
" Tamam! Tamam bak bırakıyorum. Gidebilirsin. Ama bil. O cevabı almak için her yolu denerim. "
Yeniden üstüme doğru gelmeye başladığında devam ettim.
" Ya cevap ver ya da verme ben alayım Hazar! Beni döverek öldürmeyeceksen o cevabı her türlü alırım! "
Ciddi olduğumu fark edince durdu.
" O kıza dokunursan seni öldürmem için bana yalvarırsın Merih. " dedi tükürürcesine.
" Cevap ver. Ya da ben buradan direkt ona gideyim? "
Yeniden yumruğunu kaldırdığında bagırdım.
" İstediğin kadar vur! Vaz geçmeyeceğim! "
Elini havada durdurdu ve alt dudağını yaladı. Bir süre ikimiz de aynı pozisyonda birbirmize baktık. Ve nihayet cevapladı.
" Sosyal Fobisi var onun ahmak! "
Suratıma yediğim yumruğun etkisinden midir yoksa sosyal fobisi olduğunu öğrenmemin şoku mu ayırt edemedim fakat aptallaştığımı hissediyordum. Yere yığıldığımda gözlerimi yumdum ve kendimi mantıklı düşünmeye zorladım. Ama her şey bulanıklaşıyordu. Zihnim öylesine karışıktı ki. Yumruğun acısını şimdi duymaya başlamıştım ve midemin bulandığını hissediyordum. Bilincim kapanmadan önce zihnimdeki tek şey Hazar'ın sesiydi. ' Sosyal fobisi var onun ahmak! '

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin