44.

5K 268 11
                                    

( Biraz geç oldu ama paylaştım. Bugün netten uzak bir yerdeydim lüsidin yeni bölümünü yarın yayımlayacağım. Multimediada Derin var. )

Özgür
Sınıf yavaş yavaş dolmaya başladığında hala gelmemiş olması beni tedirgin etmeye başlamıştı. Okulu ekmek onluk bir iş değildi. Üstelik iki gün üst üste ekmek.. Gözlerimi onun boş sırasından çevirmeme sebep olan şey Feyza'nın kahkahaları oldu. Melis tam karşısında durmuş hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu. Dikkat kesildiğimde Melis işaret parmağını saçlarına dolayıp kıkırdayarak konuştu.
" Korktuğunu fark etmiştim ama bu kadar korktuğunu fark etmemiştim. Baksana okula gelmiyor iki gündür. "
Feyza da kıkırdayarak karşılık verdi.
" Yazık yaa.. "
Biranda kan beynime sıçradı. Sıramdan kalktığım gibi soluğu yanlarında aldım. Feyza'nın ürkek bakışları arasında Melis'in kolunu tuttuğum gibi sınıfın dışına sürüklemeye başlamıştım. Melis parmaklarımın arasındaki kolunu çekmeye çalışırken bir yandan da bağırıyordu.
" Özgür delirdin mi bıraksana! "
Sınıftan çıktığımız gibi kavradığım kolundan çekip güçsüz bedenini göğsüme yapıştırdım. O kadar öfkeliydim ki boynumdaki damarın attığını hissediyordum. Melis korkak tavırlarla kolunu kurtarmaya çalıştı fakat çabasını umursamadım.
" Bir şey mi yaptın? "
Kaşları acıyla çatılırken kekeledi.
" Ne yap-mı-şım?
Tuttuğum kolunu daha da sıkarken yüzümü yüzüne yaklaştırdım.
"Melis. Derin'e. Bir şey mi. Yaptın? "
Biranda irkildi.
"Ne ha-hayır. "
Kaşlarım daha da çatılırken nefesim yüzüne çarpıyordu.
"O kıza bir şey yaparsanız canını yakarım. "
Kirpiklerini kırpıştırırken suratı düştü.
" Bir şey yapmadım diyorum bırak beni! "
Ona son kez tehditkar bir bakış gönderip kolunu bıraktım. Ben yeniden sınıfa dönerken o olduğu yerde durmuş kolunu ovuyordu...

Derin
Merdivenin önüne geldiğimizde başımı kaldırıp en tepesine baktım. Keşke asansör falan olsaydı. Ya da insan birkaç basamak yapardı şuraya ya. İp merdiven ne demek? Hafiften rüzgar esse ohoo.. İp merdiveni çelikle değiştirmiş olmamız bile içimi rahatlatamıyordu. Yüzümü buruşturduğumda göz göze geldik ve gözlerini devirerek yanıma geldi.
" Hadi çık. Hemen arkandayım."
Ortamın gerginliği hala dinmemişti ve bu, sözünü ikiletmememe çok geçerli bir sebepti. Derin bir nefes aldım ve kendime cesaret verecek birkaç kitap sahnesi düşündüm. Ama lanet olası zihnim hiçbir zaman olmayı başaramadığı kadar sessizdi. Elini sırtımda hissettiğimde istemeye istemeye birinci basamağa çıktım. Ben ikinci basamağa çıkarken o da bire çıkmıştı. Yavaşça üçe çıktığımda elini çekti. Hızla ona döndüm.
"Sen biraz daha önden git dip dibe çıkamayız. "
Yutkunarak önüme döndüğümde bacaklarımla anlaşmaya çalışıyordum. Ama çok da oralı gibi değillerdi. Derin bir nefes daha aldım ve aşağıya bakmamaya çalışarak dördüncü basamağa çıktım.
" Bu basamaklar neden bu kadar seyrek Allah aşkına! "
Diye inlediğimde iç geçirdi.
" Arkandayım hadi. "
" Gözlerimi kapatsam.. "
" Öyle bir şey yapmaya kalkma Derin. Allah'ım seni buraya başıma iş aç diye getirmedim. "
Buraya neden geldiğimizi hatırlayınca ister istemez yüzüm düştü ve mızmızlanmadan çıkmak için kendime söz verdim. Ben basamakları ağır ağır çıkarken o da sessizleşmişti...

Keyfimin pek de yerinde olduğu söylenemezdi bu yüzden ağaç evine döndüğümüzden beri ikimiz de tek kelime etmemiştik. Saatler birbirini kovalarken ben hala kanepeye uzanmış mutfak dolaplarını izliyordum. Göz ucuyla ona yeniden baktığımda berjerin üstünde uyuya kaldığını görünce yavaşça doğruldum ve kanepenin üstüne bıraktığı ceketini alıp uyandırmamaya çalışarak üstüne örttüm. Bir süre orada öylece durup uyuyuşunu seyrettim. Huzurlu gözüküyordu. Uyurken uyanıkken gözüktüğünün aksine uysal gözüküyordu. Derin bir iç geçirmemek için kendimi zor tuttum. İçim daralıyor, ruhum bedenime dar geliyordu adeta. Beynimin bir tarafları yeniden korkuya teslim olmaya başlamıştı. Elbet eve dönecektim. Peki dönünce annem bana ne yapacaktı? Bunu bir süredir düşünmemeye çalışıyordum fakat saatler günlere döndükçe huzursuzluğum da artmaya başlamış ve sonunda zihnim acıya teslim olmuştu. Ellerimin yeniden titremeye başladığını fark ettiğimde biraz olsun nefes alabilmek arzusuyla kendimi dışarı attım. Akşam çökmek üzereydi. Ve saatlerdir kendi sessizliğimde beynimin içinde çığlıklar atan düşüncelerimle boğuşuyordum. Peki ya sonuç? Ben anneme ne diyecektim? Beni yeniden dövememsi için ne gibi bir açıklama yapabilirdim? Aslında beni dövmesinden çok mimikleri ve söylenmeleriydi canımı sıkan. Onun mimiklerini gördükçe midemde bir şeyler ters dönüyordu. Yüzüm öfkeden alev alev yanıyor tüm vücudum kasılıyordu. Kulaklarımı tıkamak istiyordum söylenmelerine. Nefesimin düzensizleştiğini fark ettiğimde kendimi aşağıya inmeye zorladım. Aydınlatma olsa daha kolay olurdu belki ama şuan hiçbir şey düşünecek durumda değildim. Kaçmak istiyordum yalnızca. Ama insan düşüncelerinden kaçabilir miydi? Peki ya kendinden? Ellerimi saçlarıma götürdüm ve hırsla çektim. Bedenim karşı koyulmaz bir isyan dalgasıyla sarsılıyordu. Korku iliklerime kadar işlemişti ve ben buna karşılık yalnızca öfkeden kudurabiliyordum. Allah'ım sen aklımı koru! Hızla merdivenlere yöneldim ve hiç düşünmeden ilk adımımı attım. Düşüncelerimden olduğum yerde kurtulamazdım. Bir şeylerle uğraşmalıydım. Biraz yürümeli, nehrin sesini dinlemeli rüzgarın içime işlemesine izin vermeliydim. Belki soğuk, düşüncelerimi de dondurabilirdi. Bedenimi tepeden tırnağa saran öfkemle savaşırken hızlı hızlı basamakları inmeye başlamıştım. Tüm bedenim yeniden titremeye başladığında nihayet aşağıdaydım. Daha sonrasında ise hiç düşünmeden yalnızca koştum. Deli gibi koştum ve zihnimi arındırmaya çalıştım. Hava öylesine soğuktu ki aldığım her soluk içimi donduruyordu. Gözlerime saldıran yaşları bedenimi kasmaya devam ederek durdurduğum sırada nehrin kıyısına varmıştım. Adımlarımı yavaşlattım ve sonunda bir ağacın altına çömeldim. Bedenimi yeniden serbest bıraktığımda titrelemelerim de yeniden serbest kalmıştı. Onları takmamaya çalışarak gözlerimi yumdum ve yalnızca rüzgarın yüzümü okşayan serinliğini düşünmeye çabaladım. Yalnızca nehrin hafif hafif dalgalanmalarına kulağımı verdim. Rahatlamaya ve korkumdan arınmaya çalıştım fakat ben sessizliştikçe düşüncelerim çığ gibi büyümeye başladı ve ben sonunda onların altında kaldım...

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin