115.

1.2K 101 27
                                    

Merih

Ağır adımlarla sınıfa ilerlerken bu işin içinden nasıl çıkacağımı düşünüyordum. Hazar'ın gördüklerini söylemek konusundaki kararlılığının farkındaydım. Derin bunu bu şekilde öğrenmemeliydi. Fakat söylersem ne tepki verir onu hiç kestiremiyordum. Belki de Hazar haklıydı.

Ben sevgilimi tanımıyordum. 

Neye ne şekilde karşılık verir, neye üzülür, neye sinirlenir, onu ne mutlu eder... 

Bazen net şekilde biliyordum bunların cevaplarını fakat sonra bir an geliyordu ve her şey tepetaklak oluyordu. Şaşıp kalıyordum. 

Fakat Hazar'ın küçümsercesine söylediği o sözde bundan daha derin anlamlar yattığının da bilincindeydim. 

Omuzlarındaki ağırlık demişti. 

Sosyal Fobisinden söz ettiğini sanmıyordum çünkü tedavi oluyordu ve epey de iyileşmişti. 

O an Derin'in hayatını hiç bilmediğimi daha net fark ettim. 

Müzik Odası dışındaki Derin kimdi? 

Bilmiyordum. 

Evde nasıldı? 

Annesi nasıl biriydi? Hoş birkaç kez karşılaşmıştık ama bir tık kontrolcü olduğu dışında bir izlenimim olmamıştı. 

Babasını özlüyor muydu mesela? 

Peki ya Rüzgar? 

Onunla nasıl anlaşıyordu? 

Onu sevebiliyor muydu? 

Kardeşi olarak görebilmiş miydi? 

Derin'e bunları sorarsam uzun cevaplar alamayacağımı biliyordum. Evet, hayır, bazen gibi kısa kelimelerle geçiştirecekti beni. 

Bense bugüne kadar hiç üstelememiştim. Anlatmak istemiyorsa bir bildiği vardır deyip susmuştum. Karakteri böyle demiştim kendi kendime. 

Kimseye anlatmıyor ki senlik bir durum yok. 

Fakat şimdi Hazar'ın bir kez daha onla ilgili benden çok daha fazla şey bildiğini işitmek... 

Bu eskisi gibi bir kıskançlık değildi. 

Fakat bilmiyorum. 

Rahatsız olmuştum işte. 

Her ne kadar o ikisi arasında öyle bir şey olmadığını bilsem de yine de benden daha iyi tanıması kanıma dokunmuştu. Mantıksız olduğunun bilincindeydim ama en çok ben tanımak istiyordum onu. 

Kimseye söyleyemediklerini bana söylesin istiyordum. 

Hazar'a bile. 

Kendimi üvey kardeşi olan çocukla kıyaslamamın saçma olduğunu da biliyordum oysa. Sonuçta uzun süredir annesi ve Hakan arasındaki ilişki nedeni ile tanışıyorlardı. Üstelik bir aile oluşturacaklardı ve bu da ikisini birbirinin özel hayatına daha fazla dahil olma imkanı sağlıyordu. Yani ben sonradan gelip Hazar'ın şahit olduğu kadar şeye bir anda şahit olamazdım. Ya da onun bildiği kadar iyi bilemezdim birçok şeyi. 

Ama istiyordum işte. 

Tek açıklamam buydu. 

İstiyordum.

Sınıfın kapısına vardığımda durup derin bir nefes aldım. Ne yapacaktım şimdi? Ondan ayrılmamın imkanı yoktu. Hem durduk yere ne diyerek ayrılacaktım? 

Acaba olan biteni anlatsam, onun beni zorla öptüğünü ve benim de onu ittiğimi söylesem. İnanır mıydı? Anlayışla karşılar mıydı? Yoksa benden soğur muydu? 

Dudağımı kemirdiğimi fark ettiğimde omuzlarım önüme düştü. Ne olursa olsun çok üzüleceğini biliyordum. Empatisini bile yapmaktan kaçındığım bu şeyi ona öylece nasıl anlatacaktım ki? Kim bilir neler düşünecekti? Ya beni istemezse bir daha? Gürültülü bir şekilde iç geçirerek kapı koluna uzandım. Bunu yapacak gücüm yoktu. Biraz daha zamana ihtiyacım vardı.

Derin

Herkes tahtadakileri defterine geçirmekle meşgulken Merih aniden bana dönüp fısıldadı.

"Hayatında bilmediğim bir şeyler mi oluyor?"

Sorusuyla adeta dona kalmıştım. Bu da nerden çıkmıştı şimdi? Neyi fark etmiş olabilirdi ki? Bir şey mi öğrenmişti? Yutkunurken göz ucuyla ona baktım.

"Nasıl yani?"

Sıcak kahveleri ilgiyle yüzümü taradı.

" Epeydir dalgın gibisin. "

Yüzüme düşen tutamı yavaşça kulağımın arkasına atarken geveledim.

" İlaçlardan olabilir.."

Yalan söylemek konusunda başarılı değildim. Üstelik ilaçlarımı kullanmayı bırakalı günler olmuştu.

Anlayışlı bir şekilde baş salladı.

" Seni daha iyi tanımak istiyorum Derin. Birbirimize daha şeffaf olalım istiyorum. Hiçbir şey gizlemeyelim. "

Nefesim boğazıma tıkıldığında gelen kısa öksürük kriziyle birlikte bakışlarımı önüme çevirdim. Hazar ile beni.. yani... olanları duymuş olamazdı öyle değil mi? Yüzüm aniden alev aldığında iri elini omzumda hissettim. Baş parmağıyla okşarken fısıldadı bir kez daha.

" Ne olursa olsun yanında olduğumu bil. "

O an bizden bahsetmediğini anlamıştım. Biz derken biz diye bir şey yoktu tabi. Sadece demek istediğim şey.. Hazar ve ben yani olanlar... Pürüzsüz sesi düşüncelerimi böldü.

" Peki sen? Bunun sözünü verebilir misin? "

Şaşkınlıkla kekeledim.

" Ta-tabi. "

O an gözlerime her zamankinden daha yoğun baktı. Sanki verdiğim cevaptan emin olmak istiyordu. Fakat ben ne olup bittiğinden öyle habersizdim ki sorunun ya da verdiğim cevabın ciddiyetinin farkında bile değildim.

***

Çıkış zili çalmış okul boşalmaya başlamıştı. Biz de bir süredir olduğu gibi koridora yayılan kafilenin arkasında el ele ilerliyorduk. Koridoru geçip merdivenlere geldiğimizde uzun zamandır üzerimde hissetmediğim bakışların ağırlığıyla duraksadım.

Hazar birkaç metre ileride çatık kaşlarıyla ellerimize bakıyordu.

Yutkundum.

Bu çok anlamsızdı çünkü bunu aşmıştık.

Öyle değil mi?

Merih'in elimi daha sıkı kavrayıp beni çekiştirmesiyle kendime gelmiş ve basamakları inmeye başlamıştım. Fakat koyu kahve bir çift gözün sırtımda olduğunu biliyordum.

Bahçeye çıktığımızda adımın seslenilmesi ile olduğum yerde durdum bir kez daha. Omzumun üstünden arkama döndüğümde ciddi suratını karşıladı gözlerim.

Merih'e hiç bakmadan yanıma gelmiş ve "Bize gidiyoruz gel." demişti.

Merih'e döndüm ve yarım ağız gülümsedim.

" Yarın görüşürüz o zaman. "

Yanağıma sağlam bir öpücük kondurdu ve birkaç adım ilerimizdeki Hazar'ın da duyacağı şekilde gergince yanıtladı.

" Görüşürüz birtanem."

Göz ucuyla Hazar'ın çenesinin seğirdiğini yakalamıştım.

Neredeyse iki ay olacaktı Merih'le çıkmaya başlayalı ve yine o kadar zamandır da Hazar'la hiç iletişim kurmamıştık.

Şu an ne onu yeniden benimle iletişime geçmeye itmişti bilmiyordum fakat bu beni huzursuz etmişti.

Her şeyin başa saracağından korkuyordum.
Merih elimi hafifçe okşadı ve bıraktı. Ben de ona gülümsemeye çalıştıktan sonra Hazar'ın peşine takıldım. Birkaç adım atmıştım ki Merih'in sesini duydum.

" Derin! Seni seviyorum. "

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin