96*

2.9K 180 51
                                    

Derin

" Dans etmek ister misin? "

Vücudumu baştan aşağıya sarmalayan şaşkınlıkla ondan tarafa döndüğümde yüzündeki gülümsemede takılı kaldım.
Kaşlarım önce hayretle havalandı sonra kuşkuyla çatıldı. Tam itiraz etmek üzere ağzımı açmıştım ki sol eliyle elimi kavradı ve beni salonun ortasına, Furkan ve İnci'nin yanına çekti.
Biranda kendimi onun kollarında, onunla dans ederken bulmuştum. Belimi nazikçe kavrayan parmaklarını sıkılaştırıp beni kendine biraz daha çektiğinde yutkundum.
Göğsündeki elim terlemeye başlamıştı ve ben çok huzursuzdum. Onun inatla yüzümü turlayan bakışlarına karşılık benimkiler onun dışında her yerdeydi.
Beklenmedik bir hamle yapıp kavradığı belimle beni aksine yönlendirdiğinde kıvrak bir şekilde yer değiştirmiştik. Kaşlarım refleksle çatıldığında yüzüne baktım.
Gülümsüyordu.
Hadi ama komik olan neydi şimdi?
Kendi kendime homurdandığımda kulağıma eğildi.

" Benimle dans ettiğin için bu kadar mutsuz olacağını bilsem kaldırmazdım hiç. "

Sesli bir şekilde yutkundum ve sonra öfkeyle fısıldadım.

" Hayır kaldırırdın. İkimiz de Merih yüzünden kaldırdığını çok iyi biliyoruz. "

Bunları hangi cesaretle dile getirmiştim en ufak bir fikrim bile yoktu ve gerilen bedeninden onun da böyle bir şey beklemediği apaçık ortadaydı. Dudağımı dişledim. Kahretsin kahretsin!

Kısa bir duraksamadan sonra beni kendine iyice çekti ve bir kez daha kulağıma doğru konuştu.

" Madem açık oynuyoruz, " kulağıma doğru sıcacık nefesini verirken belimdeki elini daha da sıkılaştırdı " senin onunla dans etmene asla izin vermeyeceğimi de biliyor olmalısın. "

O anda çalan zilin sesiyle sıçrayarak kollarından ayrıldım.

" Be-ben bakarım. " diyerek arkamı döndüm ve hızla salondan çıktım.
Kapıya doğru ilerlerken titreyen bedenime sakinleşmesi için komutlar veriyordum.
Bu neydi şimdi? Ne yapıyordu bu çocuk böyle? Peki ben neden müsaade ediyordum tüm bunlara?
Ellerimi saçlarımın arasından geçirirken kapıya varmıştım.
Bir kez daha zil çaldığında hızla açtım ve bakışlarım onun kahve tonlarındaki dağınık saçlarını buldu. Eğilmiş dizlerini silkeliyordu.
Başımı hafif yana eğdiğimde doğruldu ve gülümsedi.

" Mutlu yıllar. "

Ben de gülümsedim ve elindeki koca bir buket papatyayı sıkıca kavrayıp teşekkür ettim. İçeriye girdiğinde bana sarıldı. Ben de çiçeğin müsaade ettiğince ona karşılık verdim.

" İçeri geç hadi. "

Özgür başını hafifçe sallayarak hole yöneldiğinde kapıyı kapatıp peşine takıldım.

" Sağdaki ilk kapı. "

O benim komutumla içeriye girdiğinde ben de elimdeki çiçeği suya koymak üzere mutfağa girmiştim.

***

Hemen hemen herkes Mert'in getirdiği biralardan birer ikişer almış ve koltuklara kurulmuştu.
İnci ise bir yandan elindeki birayı yudumluyor bir yandan da Furkan'la dans ediyordu. Fakat bu defa müzik oldukça canlıydı. İkisi de birbirinden komik kıvrak hareketler sergilerken oturduğum yerden kalkıp annem aramış mı diye kontrol etmek için telefonumun yanına gitmemi fırsat bilen İnci aniden koluma asıldı.

" Hadi Derin! Gün senin günün! Dans et kızım vuhuu! "

Ben afallamış bir şekilde onun çığırışını izlerken Furkan başını iki yana salladı.

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now