37.

5.4K 302 20
                                    

Derin
Özgür bana bakmadan sırasındaki kitapları toplamaya başladığında ben hala ağlamaya devam ediyordum. Ama ses çıkartmamaya da özen gösteriyordum. Zaten yeterince utanmıştım. Çantasını tek omzuna geçirdikten sonra yanıma geldi.
" Korkmana gerek yok. "
Yutkundum. Ne demek korkmana gerek yok? Resmen savaş ilan etti ve gitti. Ben nasıl baş edeceğim şimdi onunla?
" Bak çok üzgünüm tamam mı? Ağlamayı kes artık. Başına bir şey gelmeyecek diyorum. "
Üzgün mü? Sesin hiç öyle demiyor ama daha çok, kafamı kıracakmışsın gibi! Kirpiklerimi kırpıştırırken elimle yanaklarımı sildim.
" Önden sen çık. Ben mesafeyi koruyacağım. "
Biran gözlerimin önünde Hazar belirdi. İlk zamanlar aramızdaki mesafeyi korumak için ne kadar çabaladığını hatırlayınca ister istemez tebessüm ettim. İyi de neyin mesafesinden söz ediyordu bu çocuk? Gözlerimi yumdum. Bu defa da onunla ilgili dedikodu çıksın istemiyordu doğal olarak. Bu çok utanç verici! Çantamı kavrarken gözlerimi açtım ve sıramdan kalktım. Yalpalaya yalpalaya sınıftan çıkarken beni izlediğini hissedebiliyordum...

Hazar'ı görünce içimi bir rahatlama sardı. Adımlarımı hızlandırıp ona doğru süzülmeden önce son kez arkama dönüp baktım. Gözleri bendeydi. Yeniden önüme döndüğümde bugün Hazar'ı hiç görmediğimi fark ettim. Onun için endişeleniyordum. Yazlıkta tek başına kalırken düşünceleriyle de baş başa kalıyordu aynı zamanda. Derin bir iç geçirirken karşısında dikildim.
" İyi misin? "
Gözlerini arkamda bir yere dikip cevapladı.
" Ben iyiyim. Asıl sen iyi misin? "
Gözlerimle onun baktığı yeri takip edince Özgür'ün yanımızdan geçip bahçeden çıktığını gördüm. Sadece saniyenin onda biri kadar bir süre için bizim olduğumuz tarafa baktı ve önüne döndü.
" İyiyim. "
Diye mırıldandım. Bugün olanları ona anlatmam gerekirdi aslında fakat anlatırsam her şeyin daha da batacağını ve dedikoduların iyice yayılacağını biliyordum. Biran ürperdim.
" Hey ne düşünüyorsun? "
Kirpiklerimi kırpıştırarak ona baktım.
" Hiç. Hadi gidelim. "
Hem Melis 'e kadar anlatmam gereken bir Merih vakası vardı...

Teybi yeniden çalıştırdığında bana döndü.
" Bugün seni çok seveceğini düşündüğüm bir yere götüreceğim. "
Evet. Gelir misin dememişti. Götürebilir miyim de. Götüreceğim demişti ve bu gelmeme şansımın olmadığı anlamına geliyordu. Gerçi bana kalsa onun yanından hiç ayrılmazdım. Evde annemle sonu gelmeyen anlamsız tartısmalara girmek elbette ki bilmediğim bir yere gidecek olmaktan daha cazip değildi. Hangi dilde olduğunu bilmediğim bir parça kulaklarıma çarpıp düşüncelerime sızarken dikiz aynasındaki benle göz göze geldim. Yorgun gözüküyordum. Yorgun suratsız. Her zamanki gibi. Ama tek fark omuzlarıma kadar inmesine müsaade ettiğim siyah saçlarımdı. Bunları eve gidince kesmeliyim. Ellerimle uçlarına dokundum. Çoktan kesmiş olmam gerekirdi ama benim derdim başımdan aşkın olduğundan bir tütlü fırsat bulamamıştım. Evet. Yıllardır saçlarımın uzamasına müsaade etmiyorum. Çünkü çok gürler ve uzunken çok dikkat çekiyorlar. Bu da tabi ki hiç istediğim bir şey değil.
" Ne düşünüyorsun? "
Kirpiklerimi kırpıştırarak ona döndüğümde o da saçlarıma bakıyordu. Elimi saçlarımdan çektim.
" Saçlarım.. Çok uzamış. "
Bir an için yeniden yola döndü ama sonra tekrar bana baktı.
" Hoş gözüküyorlar. "
Utançla başımı cama çevirirken 'Kesinlikle bugün gidiyorsunuz.' diye mırıldandım.
" Neden hep kestiriyorsun? "
Yutkundum. İlgi kaynağı ben ya da uzuvlarım olmak zorunda mı??
" Uzun hali daha güzel. Hatta bence daha da uzatmalısın. "
Sesimin titremesine engel olmaya çalışarak karşılık verdim.
" Ben de o yüzden kesiyorum zaten.. "
Biran şaşkınlıkla bakakaldı.
" Böyleyken ilgi çekmediğini mi düşünüyorsun? "
Dedi sonra. Kirpiklerimi yeniden kırpıştırırken devam etti.
" Aslına bakarsan bu boy ve fizikle ilgi çekmemen pek de mümkün değil. Bir de simsiyah saçlarını omuzlarının üstünde kestiriyorsun. Etrafta senden başka böyle kestiren var mı? Direkt tüm dikkati üstüne çekiyorsun. "
İltifat mı ediyordu hakaret mi ediyordu algılayamadım ama ağzım açık kalmıştı. Doğru muydu? Uzun olsa daha mı az dikkat çekerdim? O yeniden yola döndüğünde aynadaki aksime baktım tekrar. Kesmemeli miyim? Kafam çok karışık. Utanç başımı yeniden cama çevirdim ve hastaneye kadar da bir kez olsun ona bakmadım...

Hazar
Hastaneye varana kadar bir kez olsun bakmadı. Arada bir aynadan kendini incelediğini yakalamıştım. Bu kadar özgüvensizlik iyi değildi ve artık kendini keşfetmesi gerekiyordu. Onun yaşında bir kız çoktan kusurlarının ve iyi taraflarının farkına varmış olurdu ancak o çirkin olduğuna o kadar emindi ki saçlarını kısacık kestirdiğinde görünmez olmayı başardığını sanıyordu. Belki söylediği şeyde haklı olabilirdi uzun saçlı bir Derin kısa saçlı Derin'den daha dikkat çekici ve hoş olurdu fakat artık kendini gizlemesine izin vermeyecektim. İlaç tedavisi bitene dek ona destek olacaktım. Kendi etrafına ördüğü sağlam duvarları yıkmayı başaracak ve onu gün ışığıyla yeniden tanıştıracaktım. Bunun ilk aşaması ise kendine güvenmekten geçiyordu. Belki hızlı bir başlangıç yapmıştım ama bana olan tutumundan destek alıyordum. Benim yanımda biraz daha Derin olmayı başarıyordu ve içindeki asıl Derin'i bulmuşken onu özgür bırakma görevi de benimdi. Seve seve yapacaktım... Tamam belki onu kandırmak etik bir davranış değildi fakat sonunda kendine güvenenen bir Derin ortaya çıkacaksa azıcık yanlış yönlendirmeden zarar gelmezdi. Hem söylediklerimde yalan bir taraf da yoktu. Bu fizik ve bu boyla kendini gizlemeye çalışması deve kuşunun kafasını kuma gömmesinden farksızdı...

Derin
Hastaneden çıkıp yeniden arabaya yerleştiğimizde aynaya bakmamaya çalıştım.
" Kemerini bağla il dışına çıkacağız. "
Kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken ona döndüm.
" Nereye? "
Vites kolunu çekip bana döndü.
" Merak etme akşam vakti evde olursun. "
Saat zaten beşe geliyordu. Annem çok kızacak!
" Hazar.. "
Yeniden bana döndüğünde arabayı park halinden çıkartmıştı.
" Annem kızar. "
" Arayıp haber vermemi ister misin? "
Gözlerim biranda büyüdü. Seninle görüşmemi yasaklayan annemi arayıp seninle neresi olduğunu bilmediğim bir yere gelmem için izin mi alacaksın? Yok kalsın.
" Bir sorun mu var? "
Gözlerimi kaçırdım. Ellerim de olmasa böyle zamanlarda inceleyecek başka bir şey bulamazdım herhalde.
" Derin? "
Yeniden ona baktığımda yutkundum.
" Şey.. Aramasan daha iyi. "
Kaşlarını çattı.
" Bir şey mi oldu? "
Başımı sallarken cama dönmüştüm.
" Başka zaman gidelim olur mu? Erken dönebileceğim bir.. "
Lafı ağzıma tıkan şey onun sesi oldu.
" Aydan? Evet benim Hazar. "
Gözlerim kocaman açılırken ona dönmüştüm yeniden.
" Derin'i bağ evine götürmek istiyorum. ... Akşam getireceğim... Öyle mi? Ne planınız vardı? ... Benim de gelmemde bir mahsur yok o halde? ... Anladım anladım. Tabi... Akşam getiririm hiç merak etme. "
Telefonu kapatıp cebine sokarken kekeledim.
" Sen ne yap-tın? "
Ellerim deli gibi titriyordu. Annem ağzıma sıçacak!

AYRIKOTUDove le storie prendono vita. Scoprilo ora