2.

16K 529 23
                                    

Derin

Yıllardır kimseyle konuşmak zorunda kalmadan hallettim her işimi. İki kişilik sırada tek başıma oturdum. En arkada. Sözlülere kaldırdıklarında tüm vücudumu alev alırdı. Sonradan herkes bana alıştı. Kimse cevap beklememeye başladı sorularına. Çünkü kimseyle konuşamıyordum. Hata yapmaktan ödüm kopuyordu. Çünkü ben çok fazla hata yapıyordum. Yalnız değildim aslında. Müzik çalarım ve kitaplarım vardı. Elimden hiç düşürmediğim fantastik romanlarım. Annem onları okuduğum için çoğu kez kınasa da vazgeçmedim onlardan. Kitap okumak ayıp değildi. Olmamalıydı. Realist olamazdım ki ben. Fazla hayalciydim. Hayallerim olmadan yaşayabilir miydim? Sanmıyorum. Kişisel gelişim kitabı okutmaya çalıştı birkaç kez sonra onlara da burun kıvırdı. Ayrıkotuydum ben. Asosyal bir ayrıkotu. Asla normal biri olamayacak işe yaramaz can sıkıcı bir ayrıkotu. Bu sabah yine okula gitmek üzere yola çıktığımda sokağın boş olması beni rahatlattı. Zaten kimse de sabahın altısında sokağa dökülecek değildi. Ev ve okulumun arası yürümeyle bir saatti. Annem ısrarla otobüse bindirmeye zorlasa da ben yürüyordum. Otobüsler fazla kalabalıktı. Çok fazla kalabalık. Bunu söylediğimde de söylenmeye başlıyordu.
" Tabi bugüne kadar her yere arabayla gittin. Şimdi otobüse binmek zor geliyor. "
Onun bu ithamlarını dinlemek canımı fazla sıkıyordu.
" Bugüne kadar her şeyini ben yaptım. Hata ettim. Bu kadar çekingen olmanın sebebi bu. "
Beni anlamıyordu. Anlamayacaktı. Babama ise oldukça kızgındım. Benim tüm bunların üstesinden tek başıma gelmemi nasıl bekleyebilmişti? Kulaklığımı ceketimin cebinden çıkarttım ve kulaklarıma taktım. Müzik. Bana iyi gelen tek şeydi. Yalnızca biraz müzik...
Okul bahçesinden içeriye girdiğimde afallayıp kaldım. Bu kadar kalabalık olmaması gerekiyordu. Geç mi kalmıştım? Hemen saatime baktım. Hayır. Daha dersin başlamasına elli dakika vardı. Burası boş olmalıydı! Başımı önüme eğdim ve adımlarımı hızlandırdım. Çok utanmıştım. Uzun zamandır hiç bu kadar kalabalıkken bahçede bulunmamıştım. Kapıdan içeri girecekken çocuğun teki omuz atarak yanımdan geçince olduğum yere çakıldım. Biranda bacaklarım titremeye başladı. Hayır hayır hayır. Bu kadarı da çok fazla!
" İlerlesene! "
Biranda irkilerek nefesimi tuttum ve sonra hiç düşünmeden koşmaya başladım. Böyle olmaması gerekiyordu. Bu kadar yaklaşmamaları gerekiyordu. Titreyen bacaklarımı görmüş olmalıydı. Utanç verici. Sınıf kapısından içeri girdiğimde ise bir diğer olay patlak verdi. Bu kızın derdi ne?

×××××××××××××××××××××××××××××××××××
Şarkımı bitirip onlarla göz göze geldiğimde tüm bedenimin ısındığını hissettim. Biranda aptal bir titreme ensemden topuklarıma kadar yayıldı. Geri geri sersem adımlar atarken konuşmaları doldurdu kulağımı.
" Dilsiz değilmiş! "
Dilsiz mi? Nefesim öylesine hızlanmıştı ki yok olmak istiyordum. Küçülerek yok olmayı planlıyordum. Duvara doğru geri geri giderken tabureyi devirip irkildim. Artık bacaklarımı kontrol edemiyordum. Başımı onun alaylı ve biraz şaşkın sesiyle yerden kaldırdım.
" O elinde tuttuğun şey bana ait. Farkındasın değil mi? "
Biranda nefessiz kaldığımı hissettim ve herkesin içinde yere yığıldım. Uzun zamandır hiç bu kadar utanmamıştım. Uzun zamand8r hiç bayılmamıştım. Uzun zamandır kimsenin önünde şarkı söylememiştim. İçerideydim. Kapı kapalıyken beni nasıl duymuşlardı? Bu işte bir terslik vardı. Beni duymamaları gerekiyordu. Sesimi...

Gözlerimi açtığımda bana bakan bir çift kahverengi göz görünce gözlerimi kaçırdım.
" Demek uyandın."
Bana doğru eğilmiş yüzümü inceliyordu. Utanç verici.
" Azıcık.. çek..ile..bil.." gevelediğimi görünce doğruldu. Ben de hemen sedyede doğruldum. Merih tam karşımda durmuş yüzüme bakıyordu.
" Kimsin sen? "
Tek kaşını kaldırıp gözlerini gözlerime diktiğinde gözlerimi sıkıca yumdum. Ellerim titremeye başlamıştı yeniden. Hayır. Hayır.
" Sana diyorum. Adın ne? "
Ben nefesimi düzene sokmaya çalışırken o konuşmaya devam etti.
" İsmin yok mu? "
Biranda titremelerim arttı. Ellerimi yumruk yaptım ve arkama sakladım. Git artık!
" Tamam ben tahmin edeyim. "
Dediğinde gözlerimi araladım. Başını yana eğmiş beni inceliyordu.
" Aslı? "
Ses çıkartmadığımı görünce devam etti.
" Buse? Elif? Arzu? Nisa? Ayşe? Deniz?..."
O isim sayarken başımı eğebildiğim kadar eğdim. Git artık git! Bu şekilde bulamazsın!
" Gerçekten de bir adın yok galiba. "
Dediğinde titreme bacaklarıma kadar ulaşmıştı.
" Madem ismini söylemeyeceksin o zaman ben de sana Titrek derim. "
Biranda nefesimi tuttum. Titrek mi? Yüzüm alev alev yanarken gözlerim dolmaya başlamıştı.
" Hem zaten.. sesin de titriyordu. Pek iyi söyleyemedin. "
Titremelerim o kadar arttı ki revirden çıkmak için ayağa kalktığımda dengemi sağlayamayıp yere kapaklandım. Hass..
Devamında ise hemşire içeri girip beni ayağa kaldırdı. Merih' e teşekkür etti. Çıkabileceğini söyledi. O da benim titreyen bedenime bakıp
" Çıkınca Müzik Odasına gel. İşimiz bitmedi Titrek. " dedi. Tabi ki de gitmedim! Hatta hemşirenin ellerinden kurtulup koşarak revirden çıktım ve okulu terk ettim. Bir daha geri dönebileceğimi de sanmıyorum. Lanet olsun!

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now