88.

2.9K 173 35
                                    

Derin

Oturduğum yerden huzursuzca doğrulduğum esnada lastikten kurtulan tutamım önüme düşüverdi ve Hazar'ın eli havada asılı kaldı.
Bakışlarımız bir kez daha çarpıştı.
Yutkundu.
Yutkundum.
Vücuduma dolan adrenalinin verdiği panikle hızlıca gözlerimi kaçırdım ve yüzümü okşayan hadsiz tutamı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Ortamın havası git gide azalırken kuruyan boğazımı önemsemeden konuştum.

" Se-sen neden uyuyamadın? "

Göz teması kurmamızı beklercesine sessiz kaldığında el mecbur bakışlarımı yeniden onun koyu harelerine kaldırdım.

" Ders çalışıyorum. " dedi kahve dolu kupayı masadan kaldırıp eline alarak.

Hızlıca baş salladım.

" Kolay gelsin. "

" Sağ ol. Sen ne yapıyorsun? "

Bakışlarımı bir kez daha kaçırdığımda odada gezdirdim telaşla.

" Uyumaya çalışacağım. "

Bu direkt olarak onu odadan kovmak demekti fakat ben bunu bilinçli yapmamıştım. O anın verdiği panikle ağzımdan çıkıvermişti işte.
Yüzündeki ifade değişirken öksürerek boğazını temizledi.

" Pekala. İyi geceler. "

Gözlerimi bir kez daha onunkilere sabitlerken başımı sallamakla yetindim.

***

Ertesi gün öğlene kadar sersem sersem bir uyuyup bir uyanmış fakat kesinlikle yataktan çıkmamıştım. Bu benim sorunlarımdan en etkili kaçış yöntemimdi.
Tabi en sonunda pes ederek yataktan çıkmak zorunda kaldığımda hiç uyumamışçasına yorgun hissediyordum.
Ayaklarımı sürüyerek devasa gardıroba doğru ilerledim ve önünde durduğumda parmak uçlarımda yükselip gerindim.

Üstüme geçirdiğim lacivert swaetshirtü çekiştirmek suretiyle kalçamdan aşağı indirirken merdivenleri inmeye başlamıştım.
Ve tam o anda zil çaldı.
Yaşadığım kısa duraksamanın sonrasında basamakları ikişer ikişer inmeye başladım. Gelen kişi yüksek ihtimal Merih'ti ve bu kapıyı Hazar'dan önce benim açmam gerekiyordu.
Holü adeta koşarak geçerken mutfaktan çıkıp karşıma dikilen bedene çarpıp istemsizce durdum.
Yüzümü buruşturarak bir adım gerilediğimde bakışlarımız buluştu.
Beni tepeden tırnağa süzdüğü esnada zil sabırsızca bir kez daha çaldı ve onun gölgesi altındaki bedenimi alelacele himayesinden kurtarıp kapıya yöneldim.
Kapıyı açmadan önce son kez omzunun üstünden bana attığı bakışları yakaladı gözlerim.
Araladığım kapıya yönelmemle kaşlarımın çatılması da bir olmuştu.

" Cihan? "

Yüzünde en ufak bir mimik dahi oynatmadan bakışlarını benimkilere dikti.

" Selam. Bugün seni benim almamı söyledi. " dediğinde bahsettiği kişinin Merih olduğunu burada bulunan üç kişi de çok iyi biliyordu.

Kapının kolundaki elimi çekip önüme düşen saçlarımı geriye iterken yutkundum.

" Hemen geliyorum. "

Kapıyı kibarca üstüne kapattığımda yeniden hole yöneldim ve onun heybetli bedenini görmezden gelerek yanından geçtim.
Merdivenleri hızla çıkarak benim için hazırlanan odaya daldığımda aynı zamanda dikkat kesilmiş aşağıyı dinliyordum.
Fakat herhangi bir hareketlilik yok gibiydi.
Çabucak yatağın dibindeki sırt çantamı aldım ve kapının arkasındaki askıya asmış olduğum montumu da kavrayıp odadan çıktım.

Hazar

Mutfağın penceresi önünde dikilmiş ikisinin çat pat konuşarak bahçeden çıkışına bakarken arkamda duyduğum sesle irkilerek ona döndüm.
Bakışları imalı bir şekilde önce tülün arkasındaki ikilide sonra da benimkilerde oyalandı ve ben huzursuzca gözlerimi kaçırıp günaydın diye mırıldandım.
Her daim çatlayarak çıkan güçsüz sesiyle karşılık verdi.

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin