57

4.2K 247 9
                                    

Merih

Müdür odasından çıkarken elimdeki yarışmanın koşullarını içeren kağıda hızlıca göz attım. Yarışmaya daha birkaç ayımız vardı fakat herkes çoktan çalışmalara başlamış olmalıydı. Derin'i en kısa zamanda ikna etmek zorundaydım. En azından bir şarkıyı baştan aşağı söylediğini bir kez daha duyabilseydim kafamdaki eksik noktaları tamamlayabilirdim fakat bu konudan hiçbir şekilde taviz vermiyordu. Biran aklıma kameralar gelince olduğum yere çakıldım. O günün tarihini hatırlayabilirsem okulun kameralarından şarkıyı söylediği anı yeniden izleyebilirdim! Yaklaşık iki ay kadar önce bir salı günüydü. Olmadı tüm salı günlerinin ilk saatlerine göz atarım...Yönümü değiştirip hızlı ve uzun adımlarla yeniden ilerlemeye başladım. Geriye bir tek güvenliği ikna etmek kalıyordu ki onu da bir şekilde halledebilirdim...

Düşündüğümden daha zor olsa da nihayet eski görüntülere bakmaya ikna edebilmiştim adamı. Hızla birkaç salıyı geçtim ve sonraki iki salı arasında tereddütte kaldığım için önce ilk salıyı açıp izledim. Bu değilse bir sonraki salı olacaktı.. ilk ders saati Müzik Odasının boş olduğunu görünce kayıttan çıkmak için çarpıya basmaya yeltendim fakat parmağım yanlış tuşa deyince kayıt biranda hızlandı. Yavaşlatma tuşunu ararken ekranda onu görünce afalladım. Hızla kaydı yavaşlatırken bir yandan da sesini açtım ve dinlemeye başladım.

" Sizde mi buraları seversiniz?

Buranın derdi bitmez hiç bilirsiniz.

Kendinizi bir gözden geçirirseniz,

Beni sevindirirsiniz.

Zira beni siz delirttiniz."

Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açılırken kaydı durdurdum. Bu şarkı o şarkı olmadığına ve vakitte öğle vakti olduğuna göre.. bu kız ya her salı buraya gelip şarkı söylüyordu ya da ..her gün buraya gelip şarkı söylüyordu. Bir sonraki güne geçtiğimde ilk ders yine boştu hızla öğleye getirdim kaydı.

" Yaşadığım ne varsa ben seçtim ben istedim..

Artık sabah uyandığım ses annem değil..

Bazı şeyler kaybetmeden fark edilmiyor..

Bedenim burada fakat ruhum kabul etmiyor.. "

Sesi karşısında bir kez daha büyülenirken bir sonraki kayda geçtim ve asıl şaşırmama sebep olan da bu oldu. Piyanonun başına geçmiş Vivaldi- La Follia çalıyordu. Gözlerim hayretle büyürken bu kızın düşündüğümden daha yetenekli olduğunu fark ettim.

" Oğlum hadi işim gücüm var benim ne yapıyon sen? Kızı taciz falan mı ediyon bak kızın başına bela olma. "

Orta yaşlı güvenlik görevlisine dönerken ciddi gözükmeye çalışarak karşılık verdim.

" Yok be abi taciz falan etmiyorum ses yarışmasına katılsın diye ikna etmeye çalışıyorum. "

Adam bana şüpheli bakışlar atarken gülümsedim ve önüme döndüm. Bir sonraki kayda geçtiğimde Özgür'ü görünce duraksadım. Bunun burada ne işi vardı? Kaydı biraz daha geri alırken ister istemez sinirlendiğimi hissediyordum. Yeteri kadar geri alıp yeniden başlatınca Müzik Odası'na ürkek tavırlarla giren Derin'i gördüm. İçeriyi kolaçan ettikten sonra hızlı adımlarla kayıt odasına ilerlemeye başladı. O girip mikrofonun başına oturduğunda kapı açıldı ve bu defa içeriye Özgür girdi. Kapıyı çekip kayıt odasına doğru ilerlemeye başladı fakat Derin onu görmemişti. Şarkı söylerken kendini kaybediyordu resmen. De.. bunu Özgür nereden biliyordu? Kayıt odasının önündeki kontrol panelinin olduğu yere geçip birkaç tuşa basınca ses biranda Müzik Odası'na yayıldı. Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken Özgür oradan ayrıldı ve kapının arkasındaki taburelerden birine oturup izlemeye başladı. Hızla kaydı kapattım ve nihayet o salıya geldim. Derin her zamanki gibi etrafı kolaçan ederek kayıt odasına girdiğinde Özgür içeriye girdi ve yine rahat tavırlarla sesi dışarıya verdi. Sonra hoparlörleri açtı. Sol yumruğumu sıktığımı fark ettiğimde ekranın başından kalktım ve bir teşekkür geveleyip odadan çıktım. Hızlı adımlarla ilerlerken bir yanım onun yüzünü dağıtmak istiyordu bir yanım ise bunu neden istediğimi sorguluyordu...

Sınıfın kapısını tıklattım ve ses gelmesini beklemeden açıp içeriye girdim.
" Hocam müdür Özgür'ü çağırıyor. "
" Acil miymiş? Önemli bir konuyu anlatıyordum. "
" Çok acilmiş hocam. "
Bu adam hep böyleydi zaten.. Özgür durumu anlamıştı ama ses çıkartmadan sırasından kalktı ve sınıftakilerin meraklı bakışları arasında önümden geçti. Gayet sevimli bir duratla iyi dersler dileyip kapıyı çektim ve biranda yakasına yapışıp onu duvara yapıştırdım.
" Neyin peşindesin lan sen! "
Ukala bir tavırla gözlerini benimkilere dikti.
" Mehmet Hoca birazdan kapıyı açacak. "
Yakasını bırakıp ilerlemeye başladığımda o da peşime takıldı. Erkekler tuvaletine girdiğimizde kapıyı kapattım.
" Sen yaptın. "
Tek kaşını kaldırırken çenesini dikleştirdi.
" Neyi ben yapmışım? "
" Derin'in sesini hoparlörlere sen verdin! "
Ses çıkartmadığını görünce ona doğru ilerlemeye başladım.
" Konuşsana piç! "
Ellerini havaya kaldırıp gözlerini benimkilere dikti.
" Tamam kabul ediyorum ben yaptım. Ama kötü bir niyetim yoktu sosyal fobisini yenmesi için uğraşıyordum bu kadar büyük bir belaya yol açabileceğimi düşünmemiştim."
Biranda kaşlarım çatıldı.
" Sen sosyal fobisi olduğunu nereden.."
" Farkındaysan aynı sınıfta geçirdiğimiz üçüncü yılımız. Hastalığını araştırdığımda böyle bir şeye nasıl tepki vereceğini merak ettim fakat.."
Biranda yakasına yapıştım.
" Ne diyorsun lan sen! Denek mi o! "
" Bak. Haklısın. Sonradan ben de pişman oldum tamam mı? Ama her şey için çok geçti ve ben de korumaya çalıştım. Yaptığım şey bundan ibaret. Altında başka şeyler arama. "
Tuttuğum yakasını silkerken dişlerimin arasından konuştum.
" Bundan sonra ben korurum. Sen sadece ondan uzak dur. "
Gözlerime ifadesiz bir şekilde bakmaya devam ederken yakasını bıraktım ve tuvaletten çıktım...




AYRIKOTUWhere stories live. Discover now