73.

3.3K 179 14
                                    

Derin

Edebiyatçının son on dakikaya girdiğimizi söylemesiyle kalemi elimden bıraktım ve kağıdımı son kez gözden geçirdikten sonra sıradan doğruldum. Matematik her zaman en iyi dersim olmuştu. Fakat hiçbir zaman soruların tamamını çözmez her sınavda muhakkak bir ikisini boş bırakırdım. Yedi soruyu işaretlemiş olduğum sınav kağıdını öğretmen masasındaki kağıtların üzerine bıraktıktan sonra adımlarımı sınıfın dışına yönelttim. Bugün bir de İngilizce sınavım vardı fakat sınav öğleden sonra olduğu için henüz çalışmamıştım. İngilizce derslerini pek umursamazdım çünkü Kemal hoca sınav kağıdına nokta koyan herkesi dersten bir şekilde geçirirdi. Öğle arasına girmek üzereydik ve sınavdan çıkan herkes hava soğuk olduğu için koridorlara doluşmuştu. Onların arasından başımı eğmek suretiyle hızlı hızlı geçerken birinin omzuma dokunmasıyla irkilerek durdum. Başımı omzumun üzerinden arkama çevirdiğimde Özgür'ün devasa bedeniyle karşı karşıya kalmıştım. Kirpiklerimi kırpıştırmak suretiyle gözlerimi gözlerine diktiğimde her zamanki suratsız ifadesiyle ilerlememi işaret etti ve ben daha ne olduğunu bile kavrayamadan iri parmaklarının yaptığı baskıyı sırtımda hissettim. Adımlarım hepten dengesizleştiğinde merdivenlere yönelmiştik. Basamakları inmeye başladığımızda elini nihayet sırtımdan çekmişti. Sesli bir şekilde yutkundum. Bizim kata geldiğimizde dirseğimi hafifçe kavradı ve beni sınıfa yöneltti. Bu çocuğun amacı neydi böyle? O bana karışmadan önce benim yapacağım şey de tam olarak buydu zaten, sınıfa gelmek. Sınıftan içeriye girdiğimizde gür sesiyle, sınıftaki iki kıza çıkmalarını emretti ve dirseğimi kavrayan parmaklarını çekti. Kızlar meraklı bakışlarını bir bende bir Özgür'de gezdirirken alt dudağımı dişlemeye başlamıştım. Vücudumu ele geçirmeye yeltenen bir panik dalgası ayak parmaklarımdan harekete geçtiğinde kapıyı üzerimize çekti ve bedenini bana döndürdü.

" Merih'le sevgili misiniz? "

Bakışlarımı aniden onunkilerle buluşturduğumda kaşlarım da hayretle havalanmıştı.

" N-ne?! "

Özgür ifadesini hiç bozmadan tekrarladı.

" Merih'le sevgili olup olmadığınızı sordum. "

Yuvalarından çıkmaya ant içmiş olan gözlerimi onunkilerden kaçırırken suratımın kıpkırmızı kesildiğini hissediyordum.

" Yo-yok öyle bir şey.. "

Özgür'ü gördüğüm ilk andan beri titremesi durmayan ellerimi sıkıp iki yanıma indirdim.

" O geri zekalının bir işi beceremeyeceğini biliyordum zaten. "

Kaşlarım bu defa refleksle çatılmıştı. Bakışlarım yeniden onun soğuk bakışlarını bulduğunda sordum.

" Sen neyden bahsediyorsun? "

Özgür kısa bir duraksamadan sonra gözlerini kaçırdı ve tam o esnada sınıfın kapısı açıldı. İçeriye girmeye yeltenen Mert kendisine yönelttiğimiz bakışları fark edince olduğu yerde durmuştu. Özgür bu defa da ona tısladı.

" Çık dışarı. "

Mert onun sözünü ikiletmeden geri döndü ve üstelik peşinden kapıyı da çekti. Şüphesiz bu okulun en çok çekinilen kişilerinden biriydi Özgür. Bakışları inatla beni bulmadığında ona bir adım yaklaştım.

" Neyden bahsediyorsun? "

Bu defa başını bana çevirdi ve gözlerini gözlerime dikti. Aramızdaki boy farkı gülünç derecede fazlaydı ve şu an ona diklenmem en çok da onun olduğu yerden baya komik görünüyor olmalıydı. Gözlerimi kaçırdım. Bu çocuğun bakışlarında beni huzursuz eden bir şey vardı. Ben kendi içimde bu huzursuzluğun kaynağını bulmaya çalışırken nefesi yüzüme çarptı ve sesli bir şekilde yutkundum. Başımı istemsizce geriye çekmiş ve gözlerimi yeniden onunkilere dikmiştim. Yüzüme eğilmiş yüzüyle karşılaştığımda bir kez daha yutkundum. Bir şey dememe kalmadan konuştu.

" Bak.. soru sorma tamam mı? Sadece dediğimi yap. "

Kaşlarım bir kez daha benden bağımsız olarak çatıldığında aniden doğruldu ve kolumu kavrayıp beni sürüklemeye başladı. Sınıftan çıktığımızda dört beş kişilik bir grubun bize baktığını fark edip Özgür'ün elinden kurtulmaya çalıştım fakat uyguladığı güce karşı koyamadım. Bacaklarım yeniden bağımsızlığını ilan etmiş deli gibi titriyordu. Koridor boyunca Özgür'ün yanında sürüklendikten sonra nihayet bir köşeye geçtiğimizde kolumu bırakmıştı. Etrafı kolaçan ettikten sonra başını bana çevirdi ve fısıldadı.

" Etrafa şaşkın bakışlar atmayı kes ve.. " duraksadı ve sonra omuzlarını silkti " Ve konuşma diyeceğim ama zaten istesen de konuşamıyorsun öyle değil mi? "

Kaşlarım bu defa, içime doluşan utanç ve öfke yüzünden çatıldığında yumruklarımı sıktım.

" S-sen.. "

Kesti.

" Şşş.. sus ve sadece bana ayak uydur. "

Ben daha ne dediğini anlayamadan kolunu omzuma attı ve beni hızla kendine çekti. Zayıf bedenim onun devasa bedenine doğru savrulduğunda bacaklarım birbirine dolanmıştı. Elimi düşmemek için refleksle onun karnına koydum ve sonra bu yaptığımdan utanıp hızla geri çektim. Fakat o omzumdaki kolunu çekmediğinden hala dip dibeydik. Gözlerim panikle etrafımızda dolaşmaya başladığından bedenime hakimiyet kuran kolunun ağırlığından kurtulmaya çabaladım.

" Özgür" diye fısıldadım fakat bakmadı bile " N-ne yapıyorsun? "

Başımı bu kez ona kaldırmış yüzüne bakmaya başlamıştım. Tek bir mimik dahi oynatmadan çıkışa ilerliyordu. Ve yanında beni de götürüyordu. Gözlerimi bir kez daha etrafımızda gezdirdikten sonra alt dudağımı dişleyerek yeniden ona döndüm. Gözlerim hızla dolmaya başlamıştı ve ensemden beri inen sıcaklık iyi şeylerin olmayacağının habercisiydi.

" Özgür.. " diye fısıldadım son gücümle. Özgür kolunun altındaki bedenin güçsüzlüğünü hissettiğinde aniden durdu ve bana döndü.

" Derin. İyi misin? "

Başımı zor bela iki yana salladım ve sonra bu yaptığıma pişman oldum. Midem ağzıma gelmişti sanki. Elimi hızla ağzıma kapattığımda yüzüme eğildi tekrar.

" Derin. " omzumdaki kolunu çekmiş ve çenemi kavrayıp kendisine bakmamı sağlamıştı, fısıldadı. " Dayan olur mu? Okuldan çıkıp arabaya binene kadar dayan. "

Sessiz kaldım. O da bir cevap beklemeden belime sarıldı ve beni çıkışa doğru hızlı bir şekilde ilerletmeye başladı. Yanımızdan geçenlerin hemen hemen hepsinin gözü bizdeydi, bunu hissedebiliyordum ve bu midemi daha da altüst ediyordu. Direndim. Okulun orta yerinde istifra etmemek için direndim. Bacaklarım iyiden iyiye kontrolünü kaybettiğinde belimdeki kolunu sıkılaştırdı ve ben de çaresizce onun karnına tutundum. Şu anda ne ilerlemeye ne de direnmeye takatim vardı. Meraklı bakışların altında okul kapısından çıktığımızda kolunu bedenimden hızla çekti ve bir çırpıda üzerindeki montu çıkartıp omuzlarıma bıraktı. Omuzlarıma yerleşen monta iyice sokulduğumda burnuma onun kokusu ulaşmıştı. Erkeksi ve sert bir kokuydu fakat fazla sıkmadığı için rahatsız etmiyordu. Elini bir kez daha sırtıma yerleştirdi ve arabasına doğru ilerlemeye başladık. Ne yapmaya çalıştığını asla anlamıyor ve ona içten içe öfke duyuyordum fakat içimde bir yerlerde ona geçmişten dolayı minnet duyan bir kız vardı ve o kız da en az benim kadar iradeden yoksundu. Şu an hissettiğim tek şey fazlasıyla utanç ve ağız dolusu bir telaştı. Fakat sustum. Konuşmaya tenezzül edemeyecek kadar gergindim. Sustum ve ona ayak uydurdum.

Devamı yarın...

Fikri olan var mı Özgür'le ilgili?

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now