50.

5K 232 18
                                    

( multimediada Derin ve Hazar var. Gecen sefer yukleyememistim simdi yukledim parcada gececek Gripin- Bes )

Hazar

Akşam çöktüğünde hava iyice soğumuştu ve biz iskeleden ayrılıp ağaçların arasına dalmıştık. Göz ucuyla ona baktım. Fazla dalgındı. Kafasını kurcalayan şeylerin ne olduğunu tahmin edebiliyordum fakat elimden bir şey gelmedikçe öfke tüm bedenime doluyor hatta taşıyordu. Onu rahatlatacak bir şeyler söylemek ve iki saat önceki kahkahaların yeniden içime doluşmasını hissetmek istiyordum fakat söyleyebilecek tek bir kelimem bile yoktu. Eve dönünce babamdan nikah işlemlerini hızlandırmalarını isteyebilirdim fakat nikah olana kadar onu nasıl koruyacaktım? Tüm bu düşünceler beynimi kavururken ona söylemem gereken fakat bir türlü dile getiremediğim cümle beynimin duvarlarını yumruklamaya başladı. ' Daha ne kadar gizleyeceksin ki ahmak? '

" Derin. "

Ürkek gözlerini üzerimde hissettiğimde gözlerimi devirmemek için özel bir çaba sarf etmem gerekti. Sanki ne diyeceğimi biliyormuş gibi bakıyordu. Yutkundum.

" Yarın..dönmemiz gerek. "

Gözleri biranda küçüldü. Fiziksel bir acı çektiğini düşünmeye başladığım sırada dudaklarının arasından minik bir hava çıktı ve başını önüne düşürdü.

" Bizde.. kalmak ister misin? "

Gözleri yeniden benimkileri bulduğunda ağlamak üzere olduğunu fark ettim. Başını hızlıca salladı. Böyle bir şeyi Aydan'a nasıl kabul ettirebileceğimizi ben de bilmiyordum zaten. Ama bir şeyler yapmam gerekiyordu.

" Peki. "

Diye fısıldadığında gözlerimi yeniden ona çevirdim ama bana bakmıyordu.

" İyi misin? "

Başını hafifçe salladı.

Merih

Komodinin üstündeki telefona bir kez daha baktım ve derin bir iç geçirdim. Hiçbir şey yapmadan öylece haber beklemek sinirlerimi bozuyordu. Saat üçe gelmişti neredeyse ve hala hiç ses yoktu. Yatakta bir kez daha döndüm. Daha önce uykusuz kaldığım geceler olmuştu elbet ama bu defa ki hepsinden farklıydı. Bu defa giden birinin arkasından kahrolmuyor ya da ihanete uğradığını düşünen bir çocuk gibi ağlamıyordum. Bu defaki saf endişeydi. Korku. İki gün geçmişti ve haber alamıyorduk. Nerede olabilirdi ki? Ne yapıyor olabilirdi? Ruhumun bedenime çarpıp yeniden büzüştüğünü hissediyordum. Aklımda bir sürü korkunç senaryo dönüyor hepsi beni huzursuz etmek istercesine yarışıyordu adeta. Sonra bir tanesini zihnimde tutunacak bir yer buldu ve ben irkilerek doğruldum. Kaçırılmış olabilir miydi? Yutkunurken telefona uzandım yeniden ve hızla numarayı tuşladım.

" Ben Derin Karaçınar'dan haber olup.. "

Hattın öbür ucundaki polis memuru kelimeleri ağzıma tıktı.

" Haber gelince arayacağız. Meşgul etmeyin lütfen. "

Telefon suratıma kapandığında öfkeme hakim olmaya çalıştım. Kendime uğraş bulmalıydım. Böyle zaman geçmeyecekti. Yataktan indim ve telefonumu cebime sıkıştırıp ceketime uzandım. Rastgele bir gece kulübüne gidip bir şeyler çalmak iyi gelebilirdi. Zihnim beni yeniden gece kulübünde beyaz elbisesiyle içeri giren Derin'i düşünmeye zorladığında iç geçirdim. Bu kız bir bulunsun zihnime onu temizlemesini emredecektim. Çok fazla oluyordu bu anılar. Nesini bu kadar düşünüyordum ki? Evet evet. Kurtulmalıyım ondan. Yeter ki sağlıklı bulunsun..

Derin

Ağaç evine yeniden çıktığımızda kanepeye oturdum ve üstümdeki montu çıkarttım. Hazar da ısıtıcının başına çömelmiş elindeki bardaktan suyunu döküyordu. Ne tuhaf.. ısıtıcı bile suyla çalışıyordu. Tıpkı her insanın içinde çelişip duran zıtlıkları olması gibi. Tıpkı benim gibi. Bir yanım annemden kurtulmak istiyor, bir yanım da uzak kaldığında onu özlüyordu. Sanırım hiç akıllanmayacaktım. Yanıma oturduğunda ona baktım.

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin