*100*

3K 154 64
                                    

Multimedia: Bağzıları- Zaten kırılmış bir kızsın.

Derin

04.48

Koşmaktan bitap düşmüş bacaklarımı gecenin bu karanlığında eve doğru sürüklüyordum. Ve vaktin geçliğinden midir bilinmez aşırı üşüyordum. Belki de ateşim yeniden yükselmişti. Umursamadım.
Yaklaşık yirmi dakikalık yolum kalmıştı ve durmadan ilerliyordum. Çünkü durduğumda düşünüyordum. Kızıyor, öfkeleniyor, nefrete teslim oluyordum. Acı çekiyordum.
Beni bu hale nasıl getirmişlerdi? Bana bunu nasıl yapabilmişlerdi? Yılların öfkesi bile bu kadar taşırmamışken beni.. şimdi kim nasıl başarmıştı bunu?
Titreyen ellerimi montumun ceplerine tıkıştırdım. Keşke bu kez de soğuktan titriyor olsalardı. Fakat hayır, öfkedendi.
Öfke. Hayatımın her anında beni bir yerlerden dikizleyen öfke, şimdi açığa çıkacak bir delik bulmuştu. Ve ben. Sabrımla övünen ben. Tahammülsüzün biri olmuştum. Hem de bir gecede...
Sıktığım yumruklarımdan güç aldım ve bir kez daha deli gibi koşmaya başladım. Zaten insanlar neden akıl sağlığını kaybetmekten korkarlardı hiç anlamazdım. Gerçekten delirebilmeyi öyle çok isterdim ki..

Öksürük krizi ve sıtma eşliğinde kapının önüne vardığımda son gücümle zile abandım ve hemen ayaklarımın dibine yığılıp kaldım.
Çok değil yarım dakika sonra kapı açılmış ve bedenim içeriye devrilmişti. Her şey fluydu şimdi. Kulaklarıma ulaşan sesler sanki tünelden geçen birinin telefonla konuşmaya çalışması gibi kesik kesik ve boğuktu.
Bedenimi kavrayan eller ise bir an vardı bir an yoktu. Ve sonra üstümdeki mont olduğunu düşündüğüm ağırlık benden uzaklaşıp sırtım yumuşacık yatakla buluştu.
Gözlerimi aralamaya çalıştım var gücümle. Fakat görüntünün netleşmeyeceğini fark ettiğimde geri kapadım.
Hissettiğim tek şey üşüyor olduğumdu. Üşüyordum. Soğuk iliklerime kadar işliyor ve beni sarsıyordu. Çenem ise vücudumun geri kalanı gibi kontrolsüz bir titreme nöbetindeydi. Bir kez daha kuru kuru öksürdüm. Ve kendimden geçtim...

14.08

Dilim açlıkla, kuruyan dudaklarımda gezinirken araladım gözlerimi. Su.
Yutkunmaya çabaladım fakat acıdan başka bir şey geçmedi elime.
Elimden güç alarak yattığım yerde doğrulduğumda gözlerim önce refleksle odayı taradı. Ve birkaç saniye içinde kendi odamda olduğumu fark edip rahatladım.
Bir dakika? Bu durumda dün yaşanılanlar rüya değildi?
Başıma keskin bir sancı saplandığında inledim.
Bir dakika? Bu oda neden topluydu?
Gözlerim bu kez de biraz ötedeki sandalyede oturan Hazar'a kaydı. Kollarını masaya dayamış başını da kollarına yatırmış uyuyordu.
Bakışlarımı üzerinden çektim ve komodinimin üstündeki sürahiye uzandım. Nihayet vücudum üç bardak suyla kendine gelirken telefonumun zil sesi ikimizi de yerimizden sıçratmıştı.
Hazar refleksle hemen yanı başındaki telefonumu eline aldığında öksürerek dikkatini çektim. Gözleri biranda benimkileri buldu ve kısa bir afallamanın ardından ayağa kalktı.

" Tüm gece aradı durdu. Bir konuş istersen. "

Bana uzattığı telefonumu kavrarken ekrandaki isme baktım.

Merih.

Ben aramayı yanıtlamak için harekete geçtiğimde Hazar da odamdan çıkmıştı. Birkaç kez öksürdükten sonra nihayet konuştum.

" Alo? "

" Derin? " dedi endişeli bir sesle.

Yutkundum.

" Çok hastayım. Ne söyleyeceksin? "

Derin bir nefes sesi duyuldu.

" Yarım saate orada olacağım. Konuşalım. "

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now