84.

3K 180 46
                                    

Derin

Gözlerim gözlerindeki tek bir ifadeyi bile kaçırmamak istercesine büyürken gözlerini kaçırdı ve bu kez daha alçak bir sesle konuşmaya devam etti.

" Yani demek istediğim.. o gün sana çirkin olduğunu söylemek istememiştim. "

Kollarımı kavrayan parmakları yavaşça bedenimden uzaklaşırken başımı eğdim.
Sarf ettiği her bir sözcük kalbime zehirli bir ok gibi saplanıp tüm bedenime utanç olarak yayılıyordu.

" Yani.. tabi ki de senden hoşlananlar.. olabilir. "

Bakışlarım refleksle bir kez daha onunkileri bulduğunda kaçırdım yeniden.
Neydi bu şimdi?
O gün söylediklerini mi düzeltmeye çalışıyordu?
Yutkundum.

" Ve sen ilgi görmeyi hak eden birisin."

Kaşlarım çatılırken elimi kaldırarak kestim sözünü.

" Hazar. Beni düşünüp kendini açıklamaya çalışıyorsun anladım. Fakat inan ki dinlemek istemiyorum."

Gözlerimiz yeniden birbirini bulduğunda kısa bir an sessiz kaldık.
Ve sonrasında başını sallayarak geriye doğru bir adım attı.

" Özür dilerim. Sana öyle davranmamalıydım."

Omuz silktim yalnızca.
Evet, davranmamalıydın.
Ama davrandın.
Kin tutabilen bir insan sayılmazdım.
Fakat kırılgandım.
Tırnaklarımdan saç uçlarıma kadar kırılırdım.
Ve eğer kırgınlıklarımı kendim onarmak zorunda bırakılmışsam, eskisi gibi olamazdım.
Kıran kırdığı yerden toplamalıydı beni.
Hemencecik, alelacele..
Çünkü ben an be an eksilir, eksilir, eksilirdim..
Bir şey daha demesini beklemeden önünden çekildim ve onu ardımda bırakıp ilerlemeye başladım.

***

  Nihayet Cuma gelip çattığında içimde, okuldan uzak kalacak olmanın verdiği huzur ve yarıyıl tatilini Hazar'la geçirecek olma ihtimalimin huzursuzluğu vardı.
Sessiz koridorda sınıfa doğru ilerlerken yüzleşmek zorunda kalacağım şeyler olduğunun farkındaydım.
En nihayetinde sorunlarımı sonsuza kadar erteleyemeyeceğim aşikardı.
Sınıf kapısından içeriye girdiğimde içlerinden ilkini karşıladı gözlerim.
Beni gördüğünde sırasından kalkmış ve gözlerini benimkilere sabitlemişti.
Kırgındı.
Kırgındık.
Haklı ya da haksızın hatta suçlunun hiçbir önemi yoktu.
Öte yandan ona kırgınlığımı sürdüremeyeceğimi de biliyordum.
Çünkü o, öyle veya böyle, bir şekilde bu işe bulaşmış biriydi sadece.
Asıl öfkem ve bütün kırgınlığım Özgür'eydi.
Yanındaki yerimi aldığımda bedenini benden tarafa çevirdi.

" Derin. " dedi çaresiz bir sesle.

Ve ben sanki dün aramızda hiçbir şey yaşanmamış gibi aniden karşılık verdim.

" Artık kendi sıranda otursan olur değil mi? Özgür'le oturmak istemiyorum."

Afallamıştı fakat kısa sürede toparlandı.

" Ta-tabi ki. "

Telaşla yanıma oturduğunda seslendi bir kez daha.

" Derin. "

Ondan tarafa döndüm bu kez ve bir kez daha lafı ağzına tıktım.

" Sınava çalıştın mı? "

Kahve gözleri çehremi tedirginlikle tararken başını sallamakla yetindi. Ekledim.

" Beni çalıştırır mısın? "

Ve aniden parlayan sıcak kahveleri gözlerimde kenetlendi.

***

Sınıf hızla dolmaya başladığı esnada ben de sırama yerleşmiş kalemlerimi diziyordum.
Hazır sayılırdım.
Merih yeterince iyi çalıştırmıştı.
Aklımda tutmam gereken birkaç ezber vardı onları anımsadığım sürece sorun yoktu.
Ben içimden ezberlediklerimin tekrarlarını yaparken kolumu kavrayan bir el kısa bir çığlık koy vermeme neden oldu ve tüm sınıf bize döndü.
Kız da ateş tutmuşçasına koluma sardığı parmaklarını aniden geri çekmişti.
Mahcup bir tavırla fısıldadı.

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now