77.

3.6K 223 43
                                    

Derin

Parmaklarımı piyanonun üzerinden yavaşça çektiğimde üzerimdeki bakışlarının ağırlığını ilk defa hissetmiştim. Oturduğum yerden hızla kalkarken göz teması kurmamaya çalıştım. Bunu neden yaptığımı ben de bilmiyordum aniden oluvermişti işte. İçimde piyanoya karşı büyük bir özlem belirmiş ve ben karşı koyamamıştım. Öksürmek suretiyle dikkatini dağıtmaya çalıştığımda o da oturduğu yerden kalktı ve alkışlamaya başladı. Hızla elimi havaya kaldırdığımda hayran bakışlarıyla göz göze gelmiştim.

" Lütfen. Utandırma. "

Merih alkışlamayı kesip bana doğru gelmeye başladığında bakışlarımı stüdyoda gezdirdim. Adımları tam önümde durdu.

" Utanacak neyin var Allah aşkına, bu muhteşemdi! "

Gözlerim bir kez daha onun kahveleriyle buluştuğunda sesli bir şekilde yutkundum.

" Başka ne yeteneğin var bilmek istiyorum. "

Heyecanla kurduğu cümle aklıma bir kez daha Hazar'ı ve ağaç evi getirdiğinde gözlerimi kaçırdım. Birlikte oynadığımız soru cevap oyunu ve Hazar'ın bana sorduğu, bilmediğim başka yeteneklerin var mı sorusu beynimin içinde dönüp durmaya başladığında başımı iki yana sallayarak o anıdan uzaklaşmaya çabaladım. Öfkeliydim. Öfkemi koruyacaktım. Sesi bir kez daha dikkatimi dağıttığında yeniden onu buldu bakışlarım.

" Derin? Hadi ama artık benden çekineceğin bir durum yok. Arkadaşız öyle değil mi? "

Kirpiklerimi kırpıştırırken kekeledim.

" Ö-öyleyiz. "

Merih ve ben arkadaş mı olmuştuk? Gözlerimi kaçırdım. Ne garip, Hazar'la günlerce aylarca vakit geçirmiş ve ne olduğumuzu adlandıramamışken Merih önce beni öpmüş sonra da arkadaş olduğumuzu iddia etmişti. Bana ise kabul etmek kalmıştı çünkü reddedecek yüzüm yoktu. Sonuçta o öpücükten sonra hala yanındaysam bunun iki nedeni olabilirdi, ya hislerine inanmış ve karşılık vermiş olmak ya da o günü hafızalarımızdan atıp arkadaş kalmak. Sahi ben neden buradaydım? Yanaklarımın ısınmaya başladığını hissettiğimde konuşmaya çabaladım.

" Biraz da keman çalabiliyorum. "

Elini koluma yavaşça koyduğunda bakışlarımı yeniden onunkilere kaldırdım ve güzel tebessümünü karşıladı gözlerim.

" Derin. Yapabilirsin. Sana güveniyorum. Sana kendimden bile çok güveniyorum. "

Ben afallamış bir şekilde dudaklarından ayrılan kelimeleri karşılarken devam etti.

" Heyecanına yenik düşme, biraz kendine güven. Bak burada yalnızca iki kişiyiz. Sen ve ben. Bir kez dene lütfen. En kötü ne olabilir ki? Sesin mi titrer? Detone mi olursun? Nota mı kaçırırsın? Ne olabilir en fazla? Ben zaten senin sesini iki kez dinlemedim mi Derin? Sence burada heyecanlanıp da yapacağın ufak bir hata benim gözümdeki değerini etkileyebilir mi? "

Gözlerimi kaçırdığımda yüzüme doğru eğildi ve fısıldadı.

" Hadi güzelim, yapabilirsin. "

Güzelim. Güzelim. Güzelim. Bu kelime beynimde milyonlarca kez yankılanıp durdu. Merih bana güzelim demişti. Bu beni güzel bulduğunu mu gösterir? Fal taşı gibi açılmış gözlerimi onunkilere kaldırdığımda samimi olduğunu hisseder gibi oldum. Belki de öyle olduğuna inanmak istedim. Ne yani, Merih benim çirkin olduğumu düşünmüyor muydu? Hazar'ın aksine... İçime bir ağırlık çöktüğünde gözlerimi kaçırdım yeniden.

" Lütfen. Israr etme.. "

Derin bir nefes alarak doğrulduğunda konuştu.

" Peki ama yarına hazırlıklı gel çünkü yarın seni rahat bırakmaya niyetim yok Derin. "

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now