101.

2.9K 166 71
                                    

Zaten kırılmış bir kızsın,
Dövülmüş bir av...

Hazar

Babam ne kadar ısrar ettiyse de Aydan yakışık almaz diyerek kendini ve Derin'i eve bıraktırmıştı. Rüzgar'ı ise uyanmaması için kaldırmamıştık. Sabah erkenden bize kahvaltıya gelecekler ve Rüzgar'ı da alacaklardı.
İçim içimi yiyordu. Derin'i uyur vaziyette eve taşımış yatağına yatırmıştım fakat ben evden çıktıktan sonra neler olacağını bilememek beni deli ediyordu. Aydan çok sakin görünüyordu. Fakat ona güvenemiyordum. Çünkü Derin'in o evde onunla neler yaşadığını bilmiyordum.
Benim şahit olduğum şey çok ufak bir parçasıydı yapbozun. Kim bilir o, 17 yıllık ömrüne böyle kaç parça daha sığdırmıştı? Kim bilir onun yapbozu kaç parçalıydı?
Aklıma Derin'in korku dolu bakışları geldikçe kafayı yiyecek gibi oluyordum.
Evden istemeye istemeye çıktığımda ayaklarım resmen geri gidiyordu.
Aydan samimi olmadığına emin olduğum bir tebessümle kapıyı yüzüme kapattığında bahçede öylece kalakalmıştım. İlerleyemiyordum.
Onun yanında olmak istiyordum.
Onun yanında olmam gerektiğini hissediyordum.
Omuzlarım önüme çöktüğünde çok kısa bir an ne yapabileceğimi gözden geçirdim ve karar verdiğimde telefonumu cebimden çıkartıp babamı aradım.
Burada kalacaktım.
Gün ışıyıp Derin'e ulaşabilir hale gelene kadar burada bu bahçede kalıp içeriye kulak kabartacaktım.

Derin

Uykumun orta yerinden saç diplerimin sızısıyla ayrıldığımda yüzümü acıyla buruşturup doğruldum. Gözlerim üzerime eğilmiş olan bedeni bulduğunda saçlarımı kavrayan elini tutmuştum.

" Hiç baş başa kalmayacağız sandın değil mi? " diye tısladı.

Gözlerim acıyla dolduğunda haykırdım.

" Bırak beni! "

Her daim çatık olan ince kaşlarının altından delici gözlerle yüzüme bakarken kükredi.

" Ben sana ödetirim demedim mi Derin! Ben senin canına okurum demedim mi?! "

Kurduğu tehdit kokan cümleleri işitmeme kalmadan suratıma ardı ardına iki sert tokat yemiş ve haykırarak ağlamaya başlamıştım.

" Bırak! Allah belanı versin senin! Bırak! "

Yüzümü kuvvetli eliyle sıkıca kavradı ve ona bakmamı sağladı.

" Neden yaptın? Söyle. Söyle neden yaptın? " dedi beni hırpalamaktan nefes nefese kalmış bir vaziyette.

Gözlerimdeki yaşlar yüzünden o iğrenç yüzünü göremezken hıçkırdım.

" Bırak! Allah'ın belası! "

Suratıma sağlam bir tokat daha yediğimde burnumdan ılık bir sıvının aktığını hissettim.
Ilık kırmızı bir sıvı.
İlk değildi. Son da olmayacaktı.
Aniden gelen hırsla onu gövdesinden sertçe ittirdiğimde dengesini kaybedip arkasındaki masamın üstüne devrildi. Biranda yataktan fırlayıp odamın kapısına yöneldim fakat uzanıp ayak bileğimden kavradığında yere yapışmıştım. Saçlarımı hırsla geriye doğru çekti ve tepeme dikildi.

" Ağzına sıçıcam senin! Bekle sen! Sen demek beni rezil edersin he?! "

Suratıma gelişi güzel bir tokat daha yediğimde o kulak tırmalayan sesiyle bağırmaya devam ediyordu.

" Sen son zamanlarda iyice havalandın! Bir haller geldi sana! Bir anlamsız özgüven geldi! Ama bilirim ben sana ne yapacağımı! Bilirim ben o havanı almayı senin! İzle gör şimdi bak ben neler yapıyorum sana! "

Hazar

Derin'in çığlıklarını işittiğimde oturduğum yerden ayağa fırlamış ve çaresizce kapının önünde dönüp durmaya başlamıştım.
Bir şeyler yapmam lazım.
Bir şeyler yapmam lazım.
Kesin çözüm olacak bir şeyler. Zile basıp karşılarına çıkarsam Derin için her şeyin daha da kötü olacağını biliyordum.
Aydan'ın benim bu olanlara şahit olduğumu öğrenmesini bırakın bundan şüphelenmesi dahi Derin'in sonunu hazırlardı.
Ellerim hırsla saçlarıma gittiğinde çıldırmak üzereydim.
Zile basıp saklanmak?
Geçici şekilde çözüm yaratırdı evet. Fakat Derin'i korumama yetmezdi. Oradan oraya delicesine telaşlı adımlar atarken gözüm ilerideki taşa ilişti ve olduğum yerde durdum. Ellerim saçlarımın arasından kayarken eğildim ve taşı sıkıca kavradım. Doğrulur doğrulmaz evin yan duvarına adımlamaya başlamıştım. Salonun camının önünde durduğumda tek bir an bile düşünmeden var gücümle taşı birkaç adım ötemdeki cama fırlattım. Ve koca pencere beklediğimden de büyük bir gürültüyle patlayarak ayaklarımın dibine düştü. Sesi duymamaları imkansızdı. Arkamı dönüp hızla, yarattığım yıkımdan uzaklaşırken içimden, olup olmadığını bile bilmediğim yaratana dualar ediyordum.

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin