36.

5.8K 313 13
                                    

( Multimediada Özgür var.)

Merih

Okul bahçesinden içeri girdiğimizde hala birkaç adım arkamdan geliyordu fakat beni dinlediğini biliyordum. Şaşkındı. Şaşkın olması da normaldi. Ama ben kafaya koymuştum ve kafaya koyduğum şeyi de yapardım. Dün o çıktıktan sonra doktoru ile görüşüp onunla iletişim kurmak için taktikler almıştım. Başta 'Hastalarımızla ilgili bilgi veremeyiz' dese de ben bir şekilde ikna edip onunla anlaşmak zorunda olduğumu onunla ilgili her şeyi zaten bildiğimi sadece onunla iletişim kurmaya ihtiyacım olduğunu anlatmış adamı ikna etmeyi başarmıştım. Bana, senin yanında rahat hissetmesini istiyorsan sen de onun yanında rahat olmalısın demişti ve ben de bunu yapıyordum. Bugüne kadar uyguladığım korkutma taktiğinin pek de işe yaradığı söylenemezdi ve biraz da arkadaş canlısı politika uygulmaktan zarar gelmezdi. Tüm bu arka sokağında oturuyorum, arabam serviste zırvalıkları da bu yüzdendi. O yarışmaya katılmadan peşini bırakacak değildim ve bir kez daha birinciliği kaçırmaya niyetim yoktu! Okul kapısından girerken ondan ayrıldım. Bu saatte pek insan bulunmazdı fakat bulunanlar da dedikodu meraklılarına bilgi vermeye yeterdi.

" İyi dersler. "

Ses çıkartmadı. Aslında yol boyunca hiç konuşmamıştı zaten. Ama bu duruma alışacaktı ya da alışmak zorunda kalacaktı. Hangisi olursa olsun istediğimi almadan onu rahat bırakacak değildim.

Derin

Sınıf dolmaya başladığında çantamdan müzik çalarımı ve romanımı çıkarttım. Romanı masanın üstünde açarken diğer elimle de kulaklığımı takıyordum. Henüz iki sayfa okumuştum ki Melis yanıma oturdu ve bedenini bana döndürerek seslendi. Tepki vermedim. Müzik dinliyorum öyle değil mi? Duymamış olmam normal. Kitabın sayfasını çevirmeye yeltenmiştim ki biranda kitabı elimden koparırcasına aldı. İrkilerek ona döndüğümde kulaklığımı da çekmişti. Ellerimin titremeye başladığını fark ettiğimde gözlerimi kaçırdım.

" Derin? " dedi arkadaş canlısı sayılacak bir sesle. " Merih'le aranızda ne var? "

Yutkundum. Buna cevap vermemi bekliyor olamazdı herhalde değil mi?

" Derin? "

Galiba bekliyordu. Sıramda biraz daha kaydım.

" Peki Hazar'la? Bizim biraz kafamız karışık da. "

Dedi bu kez şımarık bir sesle ve bize bakan kızlara döndü.

Bacaklarım yeniden kendi bağımsızlığını ilan ettiğinde sırada kayacak yer kalmamıştı. Melis de bu halimi görünce bana doğru kaydı ve üstüme eğildi. Nefesi yüzüme vuruyordu.

" Söylesene okulun popüler iki çocuğunu nasıl oldu da tavlayabildin? "

bu defa sesinde arkadaşlıktan eser yoktu. Meydan okuma vardı. Dibine kadar meydan okuma. Kıvırcık saçları yüzüme değdiğinde başımı sağıma çevirdim. Kulaklarıma kadar kızardığımı hissediyordum ve kulaklarımdaki uğultu da bunu kanıtlıyordu. Sınıftakiler etrafımızı sardığında gözlerim beni daha da utandırmak istercesine yanmaya başladı ve ben de göz kırpmamaya and içtim. Çaresizce arkama baktığımda beni sırayla bağlantılı tutan tek şey in popom olduğunu fark ettim. Dengemi zor sağlıyordum ve bacaklarımın bunda en ufak bir katkısı bile yoktu. Adeta havaya yaslanıyordum. Melis'in saçlarının bir tutamı daha yüzüme düşerse dengemi kaybedip yerle öpüşebilirdim. Bu halimi görünce şuh bir kahkaha attı.

" Kızardın mı sen? Erkekler bu utangaç kız hallerine inanıyor olabilir ama ben aptal değilim. Duydun mu?! Şimdi söyle. Ne yaptın da onları kendine bağladın ha? "

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now