111.

1.5K 107 59
                                    

Okul kapısından dışarıya çıktığımızda tüm umudum tuz buz olmuş ayaklarıma düşüvermişti. Bakışlarım bahçeyi hızla tararken buz kesen elimi kavrayan sıcacık parmaklarla irkilerek soluma döndüm. Her zamanki gibi yumuşak bakışlarıyla yüzümü tarıyordu.

" Hava soğuk değil mi? "

Sessizce başımı sallayarak önüme döndüm ve el ele arabasına doğru ilerlemeye başladık. Şu anki rahatlığımızın bir sebebi de okulun boş olmasıydı. Fakat yine de kimseden bir şey saklamak gibi bir zahmete giriştiğimiz de söylenemezdi. Gruptaki çocuklar da bugün birlikteliğimizi öğrenip ufak bir utandırma seansı gerçekleştirmişlerdi. Fazla aldırış etmemiştim oysa önceki Derin olsa okulu bırakırdı. İlaç tedavimi tamamlıyor olmak mıydı beni şu anki Derin yapan yoksa artık hayatı kontrol edemeyeceğimi idrak edip boş mu vermiştim emin değildim. Tedavim 3 ay içerisinde bitecekti. Terapileri şimdilik haftada ikiye indirmiştik fakat zamanla onlar da haftada bir, iki haftada bir ve ayda bir olmak üzere azalacaktı. Böylece ben de herkes kadar normal bir insan olma yolunda ilerlemeye başlamış olacaktım. Yaz başındaki müzik yarışmasına kadar da epey bir gelişme sağlamam öngörülüyordu. Zaten son provalarda konsantrasyon problemimi de fazlasıyla aşmıştım. Kısaca benden yeni bir Derin yaratılmıştı. Ya da öyle olduğuna inandırılmak isteniyordum.

***

Mutfağı toparlayıp odama çıkmamın üzerinden bir saat kadar ya geçmiş ya geçmemişti ki odaya dolan mesaj sesiyle test kitabımı kapatıp telefonuma uzandım. Paket yenilenme bildirimiydi. Ödemeyi kim yapıyor acaba diye düşünürken kapım hızla açıldı. 

" Sen hala geri vermedin mi o telefonu? "

Annem kaşları çatık bir vaziyette odama giriş yapmış zebellah gibi tepeme dikilmişti. 

" Hakan abinin hediyesi, iade edersem ayıp olmaz mı? " dedim düz bir sesle.

" İyi. " diye homurdandı sadece ve sonra gözlerini kucağımdaki test kitabına dikti.

" Şu Hazar biran önce kazansa da gitse. " dediğinde kalbimin sıkıştığını hissettim. Fakat tepki vermemeye çalışarak gözlerimi onunkilere kaldırdım.

" Merak etme az kaldı. Sırayla ikimizden de kurtulacaksın. "

Kaşları sahte bir şaşkınlıkla havalandı.

" Sen nereye gideceğini sanıyorsun? "

Bu kez şaşıran bendim. 

" Nasıl yani? " deyiverdim birden sırtımı dikleştirerek.

Yapmacık bir kahkaha atarak saçlarıma dokundu.

" Benden kaçıp rahat rahat istediğini yapabileceğini mi sandın gerçekten? "

Elleri şevkat barındırmayan hareketlerle Hazar'ın kendince düzelttiği saç uçlarımda gezinirken iç geçirdi.

" Bitecek sandın değil mi Derin? "

Sertçe yutkunup başımı geri çekerek elinden kurtuldum ve

" Beni burada zorla tutamazsın. " diye tısladım.

Kollarını göğsünde kavuştururken beni adeta iğrenerek süzdü.

" En son çıkarttığın rezilliği unuttuğumu sanma. Buna sonsuza kadar göz yumacağımı da düşünme sakın. Hakan'la evlendiğimizde kontrolümden çıkacağın hayallerine kapılıyorsan hata yapıyorsun. " kollarını hızla çözdü ve işaret parmağını alnıma bastırdı. " Bunu o küçük aklına sok Derin. Hiçbir şey değişmedi. Değişmeyecek de. Burada veya Hakan'ın evinde. "

AYRIKOTUDonde viven las historias. Descúbrelo ahora