FİNAL

4.2K 136 115
                                    

Geride bıraktığım ne varsa kül

Ateş benmişim demek ki

Nietzsche

Derin

O günlerde kendime bile cevabını veremediğim bu sorunun şimdilerde ise cevabını bilmiyordum. İnsan beyni çok karmaşıktı. Zaman ilerledikçe kendine oyunlar oynuyor, gerçekleri hayallerle harman ediyordu. Bir süre sonra ise artık neyin gerçek neyin ise hayal olduğunu anlayamaz hale geliyordunuz. 

O camı görmüş müydüm?

Bile bile mi ittirdim O'nu o denli hızlı?

Bilmiyorum. 

Korumaya mı çalıştım yoksa intikam mı almak mı istedim. 

Bilmiyorum. 

Bildiğim tek şey o gün o kürsüde ayakta beklerken en ağır cezayı almak için dua ediyordum.

***

O sürece ait hatıralarım çok karışık. O gece olanlardan sonra ortalık aniden mahşer alanına dönmüştü. Ne kadar sürdü ambulansın gelip O'nun öldüğünün tespit edilmesi hatırlamıyorum. Ya da polislerin gelip beni almaları... Sanki her şey benim dışımda gelişiyordu da ben bir balonun içerisinden olan bitene bakıyordum. Bana sorular yöneltildiğini anımsıyorum. Çokça defa. Fakat içlerinden herhangi birine bile cevap verebildiğimi sanmıyorum. Hakan'ın perişanlığını, Hazar'ın pişmanlığını ve Rüzgar'ın korkusunu hatırlıyorum sonra. 

Rüzgar. 

Rüzgar'a ne oldu?

 Bunu da bilmiyorum. 

Yanıma bir pedagogun geldiğini, olay anı ile ilgili sorular sorduğunu hatırlıyorum. Ama hiçbirini cevaplamıyorum. Şoktayım. Ama sakinim de. Ne hissettiğimi bile bilmiyorum. O geceden sonra olanlar tam bir toz bulutu gibi. Her şey  o kadar karmaşık, her şey o kadar uçucu... Mahkeme sürecini anımsıyorum biraz şimdilerde. Hakan'ın benim için -muhtemelen Hazar'ın zoruyla- tuttuğu avukatın beni meşru müdafaa kapsamında yargılatmak için çırpındığını... Ve hakimin bana sorduğu can alıcı soruları... 

Annen size vurdu mu?

Ne yaptı? 

Ne oldu? 

Tartışıyor muydunuz?

Karşılıklı itişme mi oldu?

Kavgayı kim başlattı? 

Ve niceleri... Bilmiyorum. O gece ne yaşandı, tartışıyor muyduk, tartışmayı kim başlatmıştı, neden odamdaydık, karşılıklı itişiyor muyduk yoksa sadece ben mi ittirmiştim? Bilmiyorum. Ben sustukça avukat çırpınıyor, hakim öfkeleniyordu. Hakim yalnızca bana değil Rüzgar'a da şiddet görüp görmediğine dair sorular yönelttirmişti. Fakat o da konuşamıyordu. Olayın hayatta kalan yalnızca iki tanığı vardı ve ikisinin de dili laldi. 

İlerleyen süreçte ortaya, olayın yaşandığı geceden birkaç gün önce evimize şiddet şüphesiyle Sosyal Hizmetler'den gelindiği, olay gecesi geçtiğimiz tıbbi muayene raporları ve Hazar'ın tanıklık ifadeleri çıktı. Mahkemece şiddet görüyor olduğumuz neredeyse tamamen kabul edilmişti. Tabi tüm bunlarla beraber Hakan'ın O'nun hakkındaki olumlu tanıklığı ve Sosyal Hizmetlerden gelen memurlara benim tarafımdan verilmiş olan sorun olmadığı beyanı da kafa karıştırıcıydı. 

Yine de elle tutulur kanıtlar vardı. Rüzgar'ın boynundaki çizikler, yüzündeki ekimozlar, benim kulağımdaki hasar, O'nun tırnakları arasından çıkan deri ve saç kalıntıları ve duvardaki kan lekesi. Tüm bunların ortaya çıkıp incelenmesi ve bir karara varılması aylar sürdü. Bu süre boyunca tutuklu kaldım. Ve tek bir harf bile çıkmadı dudaklarımdan. 

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now