5.

10.5K 452 10
                                    

Derin


Annem geldiğinde yanına indim ve okul konusunu açmaya çalıştım. Sinirli gözüküyordu. Yine bir şeylere öfkelenmiş olmalıydı. Belki de doğru zaman değildi?

" Bir şey demeyeceksen duşa girip yatacağım. Çok yoruldum. "

" Bir sorun mu var? "

" Hakan'la bir konuda tartıştık. Ve bunu sana anlatacak değilim ayrıkotu. "

Ayrıkotu. Sevgili annem beni yine çok seviyor.

" Şey.. ben okulla ilgili.. "

" Bir problem mi var? Derslerinle ilgili mi? Öğretmenin bir şey mi dedi? "

" Ha-hayır. Sadece.. ben.. " sesimin titrediğini fark edince sustum. Ne diyeceğim şimdi? Keşke hiç başlamasaydım. Lanet olsun!

Annem biranda kaşlarını çattı.

" Sen bugün bunla mı gittin okula? "

O gözlerini üstümdeki hırkaya diktiğinde dişlerimi sıktım. Ben sana ne diyorum sen ne yapıyorsun çıldıracağım şimdi!

" Sadece anlattıklarıma odaklanamaz mısın?! " kurduğum cümleye ben bile şaşırmıştım. Uzun zamandır hiç bu kadar uzun bir cümle kurmamıştım kimseye karşı. Hem de tek solukta.

Biranda öfkeyle hırkamı tuttu ve çekiştirerek konuştu.

" Bir daha bunu giymeyeceksin. "

Ben elinden kurtulmaya çalışırken o hırkamı daha da esnetiyordu.

" Bırak. "

Yanlış anlaşılmasın. Hırkamın giyilmeyecek bir tarafı yoktu. Sadece annem o an onu sorun etmek istemişti ve ben ona çıkışınca da lafını dinletmek için hırçınlaşmıştı. Her zamanki gibi. Şimdi sorsam neden diye ' Çünkü ben öyle istiyorum. ' derdi.

Elinden zar zor kurtuldum ve geriye doğru bir adım attım. Gözlerim yine dolmuştu ama hayır karşısında ağlamayacaktım. Gururluydum.

" Okulla ilgili.. -yutkundum- bir.. şey.. "

" Demek okula bu eski hırkayla gittin ha? "

" Anne! "

O kadar hiddetli çıkmıştı ki sesim biran tokat yiyeceğimi sandım ama öyle olmadı. Yüzünü buruşturup başını iki yana sallamaya başladı. Kendi kendine söylenmeye başladığında devam ettim. Hıçkırığım boğazıma takılmıştı.

" Okulumu değiştirmek.. istiyorum."

" Biri rahatsız mı ediyor? "

Sesi öylesine sert çıkmıştı ki sadece yutkundum.

" Derin? Biri bir şey mi yaptı? "

" Ha-yır. Sadece.. "

Hayır. Yine tek kaşını kaldırdı. Gözlerimi yumdum ve sakinleşmeye çalıştım. Tek kaşını kaldırması demek sıçtığımın bir belirtisiydi. Her zamanki gibi söyleyeceğim şeyi fazlasıyla abartacak ve ben ölene kadar da başıma kakacaktı. Gözlerimi açtığımda yüzünün hala aynı olduğunu fark edip yere baktım.

" Arkadaşlarımla iyi geçinemiyorum. "

" Yine ne yaptın? "

Ne?! Ben sana arkadaş diyorum ben diyorum geçinmek diyorum sen bana ne yaptın mı diyorsun! Kadın resmen arkadaşsız olduğumun farkında bile değil ve sürekli benim sorun çıkarttığımı düşünüyor. Her zaman böyleydi. Başıma bir iş geldiyse tek sorumlusu ben olurdum. Herkes harikaydı ben hatalı.

" Yok bir şey. " diyerek hızla mutfaktan çıktığımda peşimden bağırıyordu. Ama bu kez takmadım. Odama girip kapımı kilitledim ve yatağıma oturup öfkemin dinmesini bekledim. Normalde kapıma dayanıp deli gibi bağırmaya devam etmesi ve kapımı açmazsam kötü olacağını söyleyerek kapıyı yumruklaması sonra da 'Tüm komşular bizi dinliyor kız!' diye çığlık atması gerekirdi ama öyle olmadı. Son kısım en korktuğum yeriydi ritüelinin. Çünkü o cümleyi kurarken ki sesi öylesine tiz öylesine ürkütücüydü ki kapıyı kıracağını ve saçlarımı yolacağını sanırdım. Sanırım bugün canı gerçekten de sıkkındı. Benimle uğraşamayacak kadar sıkkın. Hayret. Bu yüzden de benim canıma okuması gerekmez miydi? Çünkü anneler böyle yapardı!


***

Ertesi gün yine okula gideceksin gitmeyeceksin tartışması yaptık ve ben derse birkaç dakika varken okul bahçesine adımımı attım. O kadar mutsuzdum ki dertlerimi paylaşabileceğim bir annem olsun istemem çok muydu? Beni anlasın. En önemlisi de beni DİNLESİN. Dokunsalar ağlayacak durumdaydım ve sıramda yine o kızı görmek istemiyordum. Kimse olmasın sıramda lütfen... Sınıftan içeri girdiğimde tedirgin bir şekilde sırama baktım ve donakaldım. Hass... Ben titreyen ellerimi yumruk yapmış sıkarken o başıyla oturmamı işaret etti. Asla! Hızla geri dönüp çıkacağım sırada Mehmet hoca içeriye girip kapıyı çekti.

" Derin? İki gündür derslerime girmiyorsun. Yine mi gideceksin? "

Başımı hızla iki yana sallayıp sırama yöneldim. Gülümsüyor muydu o? Aptal şey. Sırama oturdum ve çantamı ikimizin arasına yerleştirdim. Niye kendi sınıfında değil bu?

" Çocuklar defterlerinizi açın. Karmaşık sayılarda dört işlem başlığını atsın herkes. Bu dersi iyi dinleyin Merih gibi tekrar dinlemek zorunda kalırsanız dinleyemezsiniz çünkü en son size anlatıyorum. "

Tüm sınıf fısıldaşarak Merih'e baktığında yüzümü buruşturdum. Merih'i çok iyi tanımıyordum fakat derslerini özellikle de ' Karmaşık Sayıları' çok da bir taraflarına taktığını sanmıyordum çünkü geçen sene sınıf tekrarı yapmıştı. Ayrıca onun geleceği belliydi. ' Matematiğe hayır müziğe evet! ' Düşüncelerimi onun sesi böldü.

" Tekrar kaçmayacağından emin olmam gerekti. Öğle arası Müzik Odası'na gidiyoruz. "

Yutkundum. Ellerimi yeniden dizlerimin arasına sıkıştırdığımda titremelerimi fark etmemesini umdum. Ama sonra ekledi.

" Titrek. "

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now