67.

3.6K 212 7
                                    

Multimediada Son Feci Bisiklet- Rahatsız Vals var. Bölümde geçecek. Iyi okumalar:)

Derin

O bu yolda hep yürür
Bazen tanıdıklarını görür
Her gün her şeyin aynı olduğu bu yerde
Bir tekinsizlik var ilerde

Bugün
"İçinde kötü bir his mi var" diye sorsam söylemez ama
Benim hayali olmadığımın farkında değil galiba
Çok sevimlisin ve son derece deli gibisin

Farkında değil misin?

Pek kimse onu anlamaz
O görmez ya da umursamaz
Sonra ben geldim dedim adım kemirgen
O hayatını gözden geçirirken
Bi' sakin ol
Dünya savaşında sandığın kadar yalnız değilsin
Yara bandı sevdiğin için kendini kesmemelisin
Çünkü çok sevimlisin ama son derece deli gibisin

Sanırım farkında değilsin

Yeterince beklerse biri kapısını çalar
İyi günlerinde saçlarını fırçalar
Yalnız kalsa bi' saniye rahatsız düşüncelerinde
Gözden kaybolur
Kimbilir belki de mutludur

Bu o kadar da zor mudur?

Eli gitarın tellerinde son defa usulca kaydığında gözlerini benimkilere dikti. Gülümsedim. İlk defa dinlediğim bu şarkıyı sevmiştim. Nedeni onun sesinden duymam mıydı bilmiyordum ama eve gittiğimde müzik çalarıma atacağımı zihnimin bir köşesine not düştüm. Gitarı yanına bırakırken oturduğu tabureden doğrulmuş ve bana doğru gelmeye başlamıştı.
" Beğendin mi? "
Başımı usulca sallarken gözlerimi stüdyoda gezdirdim.
" Bunu her dinleyişimde aklıma sen geliyorsun. "
Gözlerim irileşirken onun kahvelerini buldu ve öylece kaldı. Hiçbir şey diyemedim. O da herhangi bir söz sarf etmekten imtina ediyordu. Gözleri çehremin sınırlarında oyalanırken yutkundum. Biz neden buradaydık? Bana ne diyecekti ki? Adımları yaklaştı, yaklaştı ve tam önümde durdu.
" Derin. "
Fısıltıyla çıkan sesi kulaklarımı ürpertirken bakışlarım gögüs hizasında durmuş kalmıştı. Tepkisizliğime karşılık tekrarladı ismimi bu defa daha bir yüksek sesle. Sanki ismimi yeniden anlamlandırırcasına aralamıştı dudaklarını.
" Derin. "
Yutkundum bir kez daha. Ne söyleyecekse de duymak istediğime emin değildim şu dakikalarda. Benim burada ne işim vardı ki? Eli çeneme meylettiğinde aniden doğruldum ve göz teması kurmaktan kaçınarak geveledim.
" Annem.. annem beni merak eder. Gitmezsem çok kızar. Ben.. benim hemen gitmem gerek.."
Onu orada öylece bırakıp sarsak adımlarla stüdyonun çıkışına yöneldiğimde bir kez daha seslendi.
" Derin! Daha ne kadar kaçacaksın gözlerinin önündeki gerçeklerden? "
Gözlerimi sıkıca yumarken derin bir nefes aldım. Ben babasının kızıydım işte. Sorunlardan daima kaçan, asla yüzleşecek ve kat'a çözmeye çalışacak cesareti olmayan kızdım. Babamdan bana kalan en sağlam miras da bu olsa gerekti. Gözlerim hızla dolduğunda onun varlığını umursamadan açtığım kapıdan son sürat çıktım. Nereye gittiğimi bile bilmeden yürümeye başladım. Zira yıllardır önümdeki ince ipte adım adım ilerliyor ve asla sonunda beni ne beklediğini sorgulamayı akıl edemiyordum. Belki de cesaretim yoktu. Yaşıyordum sadece. Ot gibi dümdüz. Ayrıkotu gibi..

***

Anahtarı yuvasında çevirip kapıyı ittirdiğimde sesi doldurdu kulağımı.
" El kadar çocuğu o ne olduğu belirsiz yere nasıl göndereyim? Nasıl vicdanım el versin buna? "
Kaşlarım istemsizce çatılırken ayaklarımı postallarımdan çıkartıp içeriye girdim. Kapıyı sessizce ittirdiğimde salona varan kısa mesafeyi adımlarken başka bir ses tüm algılarımı biranda açtı.
" Bakın... Size bunu daha önce söylemedim. Babamı bu durumda görmesem söylemeyi de asla düşünmezdim. "
Adımlarım sessizlesirken söylediklerine dikkat kesildim.
" Sizinle evlenmesini asla istemem. Bunu en başından beri biliyorsunuz. "
Annemin yüz ifadesindeki değişimi tahmin edebiliyordum.
" Ama babam.. -sıkıntılı bir iç geçirdi- sizi gerçekten seviyor. Ona karşı ne hissettiğinizi bilmiyorum. Açıkçası bu, bugüne dek umrumda bile değildi. Ancak siz de eğer gerçekten ona değer veriyorsanız onu yalnız bırakmayın. Babam çocukları sevmez. Hele ki sizin eski kocanızın çocuğunu evlat edinmeyi istememesi şaşılacak bir durum değil. Fakat dediğiniz gibi o çocuk daha küçücük. Eminimki o da zamanla Rüzgar'a ısınacaktır. Sizden tek isteğim.. onun yanında olun. "
Hazar'ın annemi ikna etmeye çabalayan cümleleri midemin kasılmasına neden olurken yutkundum. Ne gibi bir vaziyet onu buna itmişti ki? Hakan nasıl bir haldeydi de Hazar annesinin anısına ihanet etmeye boyun eğmişti. Tüylerimin hepsi şaha kalktığında ayaklandığını işittim ve olduğum yerden yok olmak istedim. Olamadım. Keşke yer yarılsaydı da yerin dibine tam da şuan girseydim. Hoşuma gitmemişti. Hem de hiç.. anneme benden başka birinin daha yalvarmak zorunda kalması hiç hoşuma gitmemişti. Gözlerim taşacak derecede dolduğunda taş gibi bedeni aciz ve titreyen bedenimin karşısına dikilmişti. Gözleri benim nemli kirpiklerime indiğinde suçluymuşum gibi kaçırdım gözlerimi. Normal miydi böyle hissetmem? Böylesine suçlu? Sanki benim varlığımdı tüm bunların nedeni. Sanki ben hiç var olmasam tüm bu yaşanılanlar olmayacaktı. Anlamsızdı belki. Ama yüreğime oturuvermişti işte o suçluluk duygusu. Hareket dahi edemedim. Yanımdan öylece geçip gitti.

***

Sınıfa ürkek adımlarla girdiğimde başıma gelecekleri hissetmiştim sanki. Gözlerim onun ısrarcı kahveleriyle buluşur buluşmaz yere çevrildi. Sonra sesini işittim.
" Günaydın. "
Cevap vermedim. Vermem mi daha az dikkat çekerdi vermemem mi karar verememiş ve susmayı tercih etmiştim.
Adımlarım sırama doğru ağır ağır yöneldiğinde devam etti.
" Uykusuz görünüyorsun. "
Sıraya yerleşirken bir sorusunu daha yanıtsız bırakmıştım. Bedenini bana doğru çevirmek suretiyle bakışlarını da yüzümde gezdirmeye başladı. Rahatsız olduğumu belli eden bir tavırla kaşlarımı çattım. Fakat o sanki kendisini görmezden gelişimi umursamıyorcasına konuşmaya devam etti.
" Dün annenle bir sorun olmadı değil mi? "
Derin bir nefes aldım. Annem. Bugün üstüne o nereden geldiği belirsiz şık kıyafetlerinden birini giymiş, takmış takıştırmış ve dışarıya çıkmıştı. Aklım bir kez daha Hazar'a kaydığında sıcak parmaklarını yüzümün kenarında hissetmemle irkilip ona döndüm.
" Saçlarının uzun halini sevdim. "
Yutkunurken gözlerimi yıllar sonra ilk kez omuzlarımdan sarkan saçlarıma indirdim. Çok garipti. Her uzayışını fark eden algılarım ellerine acımasızca makasını alırken bu defa bu denli uzadıklarını fark etmemiştim bile. Ve o an algılarımı daha da şaşırtacak bir his doluştu yüreğime. Ve gözlerim irkilerek ellerimin üzerindeki iri parmaklara kilitlendi.
" Derin.. "
Dedi dudakları. Gözlerim kapandı.
" Konuş benimle. "
Yutkundum. Ellerim titredi. Kirpiklerim titredi.
" Derin.. " diye fısıldadı bir kez daha.
" Dudaklarının arasından çıkan her heceye muhtacım. "
Yüreğim titredi.

AYRIKOTUTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon