76.

3.6K 218 32
                                    

Derin

Dudaklarını dudaklarıma bastırmasıyla vücudumu aniden bir ateş basmış ve bir anda elim ayağım boşalmıştı. Yere tıpkı bir un çuvalı gibi yığılmama ramak kala beni belimden yakaladı. Tüm uzuvlarım şiddetle sarsılıyor adrenalin vücudumda kol geziyordu. Çenemdeki elini hızla çekip kolumu kavradı ve beni arkamızdaki çardağa yavaşça oturttu. Midemin şiddetle kasıldığını hissediyordum ve bunun nedeninin heyecan olduğunu düşünüyordum.

" İyi misin? "

Sarsılan bedenimi hiçbir surette durdurmayı başaramazken çenemin bile titrediğini ve dişlerimin birbirine çarptığını hissediyordum. Merih aniden ellerini üzerimden çekti ve arabasına yöneldi. Birkaç saniye içerisinde elinde ufak bir su şişesiyle geri gelmişti. Kapağını açıp dudaklarıma uzattı.

" İç. "

Titreyen dudaklarımla şişenin ağzını kavradım ve birkaç yudum su içtim. Başımı geri çektiğimde şişeyi çardağın üzerine bıraktı.

" İyi misin? "

Sarsılmalarım yavaş yavaş azalırken gözlerine bakmaktan kaçınarak son gücümle konuştum.

" Git. "

Aniden önümde diz çöktü.

" Derin, özür dilerim. Ben.. ben isteyerek olmadı.. yani istedim tabi ama demek istediğim.. "

Çırpınışlarını elimi havaya kaldırmak suretiyle kestim.

" Yalnız kal-mak isti-yorum. "

Bir anda havadaki elimi kavradı ve sıktı.

" Seni kaybetmek istemiyorum. Unutalım bunu olur mu? Olmamış sayalım. Arkadaşlığınla yetinebilirim. Lütfen.. "

Elimi avcunun içinden yavaşça çektim ve ayağa kalktım.

" Git buradan. "

Yüzüne bir kez bile bakmadan ilerlemeye başlamış ve dönen başımı umursamadan evin yolunu tutmuştum. Annemin bendeki garipliği fark etmemesini umarak adımlarımı hızlandırdım ve bir süre sonra koşmaya başladım. Hissettiğim şeyin ne olduğunu tanımlayamıyordum, heyecan mıydı panik mi? Hoşuma gitmiş miydi peki? Başımı hızla iki yana salladım. Gitmemiş olmalıydı.

***

Koca bir hafta sonunu yatağımdan çıkmamak suretiyle harcamış ve bu haftaki sınavlarımın hiçbirine de çalışmamıştım. Alarmımın çaldığını işitmemle irkildim ve zaten uyanık olan bedenime komut verip yataktan indim. Depresyonun sınırlarında dolaştığımı hissediyordum ve bu hiç iç açıcı bir hissiyat değildi. Ayaklarımı sürüyerek lavaboya girdiğimde aynadaki yansımama boş bakışlar attım. Gözlerimin şişliği bu kez uykusuzluktan değil aksine çok uyumaktandı. İki gündür sürekli uyuyordum. Çünkü uyanık kaldığımda hiç düşünmek istemediğim o anı tekrar tekrar yaşıyordum. İlk öpücüğümdü. Elim refleksle dudaklarıma gittiğinde dudaklarımın ısındığını fark edip geri çektim. İyi hissettirmesi gerekmez miydi? Ben sadece gergin olduğumu hissediyordum oysa.. ve kafam inanılmaz karışıktı. Kesinlikle filmlerdeki gibi bir an olmamıştı. Bir de üstüne üstlük midem bulanmıştı. Başımı hızla iki yana salladım ve musluğu açıp ellerimi soğuk suyun altına soktum.

Postallarım gece yeri dolduran karın üzerinde gıcırdarken ellerimi montumun ceplerine soktum. Hava buz gibiydi. Kışın tek sevmediğim yanı buydu. Buz gibi havada okula yürümek zorunda kalmak. Daha sokağın çıkışına varmamıştım bile fakat burnumun ucunu hissetmiyordum. Aslında bugün okula gitmek istemiyordum, Merih'le yan yana oturmak düşüncesi bile yanaklarımın alev alev yanmasına yetiyordu. Sanki bize bakan herkes önceki gün o çardakta olanları anlayacak gibi hissetmem normal miydi? Başımı yere eğdim ve sesli bir şekilde yutkundum. Utanıyordum. Hem de yapmadığım bir şey yüzünden..

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now