122.

1.2K 83 16
                                    

Derin

Ben başımı önüme düşürmüş tırnaklarımı avuçlarıma saplarken o, odanın içerisinde mekik dokuyordu. Bir süre sonra bıkkın bir nefes çekerek olduğu yerde durdu. Bana baktığını iliklerime kadar hissetsem de ona bakmıyordum. Diyecek bir sözüm yoktu. Kısa bir an sonra ilerideki sandalyeyi önüme çekti ve oturdu. Dizleri benimkilere sürtüyor ve bana nefes alacak alan bırakmıyordu. Gözümün ucuyla dirseklerini dizlerine dayadığını gördüm. Başımı kaldırmam onunla burun buruna gelmemiz anlamına gelecekti ve ben de kımıldamadım. Fakat bir süre sonra nefesini saçlarımda hissetmeye başlamıştım. İçim ürperse de tepki vermemeye gayret ediyordum. Sonra elleri yavaşça çeneme dokundu. Gözlerimi sıkıca yumdum. Ağlamam dakikalar önce bıçak gibi kesilmiş olsa da her an yeniden başlayabilirdim. O, başımı nazik bir şekilde kaldırırken diretmedim. 

" Derin. " diye fısıldadı.

Gözlerimi açtım. Koyu kahveleri titrek bir şekilde gözlerimde dolanıyordu. 

" Neyin var? " dedi bu kez elini benden çekerken. 

Sırtımı doğrulturken yutkundum. Kelimelerim tükenmişti. Ben tükenmiştim. Gözyaşlarımsa henüz tükenmemişti. Sessizliğimi koruyacağımı anladığında sıkıntıyla soludu. O da sandalyesinde arkaya doğru yaslanmıştı şimdi. 

" Anlamama yardım et. " 

Gözlerini benimkilere kenetlediğinde başımı hafifçe sağa eğdim. Dudaklarımı birbirine bastırmış gözlerindeki hiçbir ifadeyi kaçırmak istemeksizin bakıyordum. Göz bebeklerim göz bebeklerini kucaklıyordu da kollarım sızlıyordu işte. Halbuki oracığa sığıverseydim ne sızı kalırdı ne kahır. 

Sığdırmıştı. 

Dedi içimden bir ses. 

Ama sen çıkmak istedin. 

Yüzündeki durgun ifade zamanla yorgunluğa dönüşürken omuzlarını önüne düşürdü.

" Merih için ağlıyorsun. " dedi, anlamaya çalışır gibi sakin ve tane tane konuşuyordu. 

Tepki vermedim.

" Fakat dün bana seni sevmekten vazgeçip vazgeçmediğimi sordun. " 

Derin bir nefes aldı. İkimiz de sessiz bir şekilde birbirimizin yüzünü inceliyorduk şimdi. Fakat bu sessiz sinema oyununda ilk pes eden yine o oldu. 

" Ne yapmaya çalışıyorsun Derin? " dedi bu kez daha kontrolsüz bir tınıyla. 

Gözlerimi kırpıştırarak derin bir iç çektim ben de. Soruları karşısında sessiz kalmam onu öfkelendiriyordu. Görebiliyordum. Haklıydı. Kim olsa öfkelenirdi. Ama yine de kelimelerini özenle seçmeye çalışır gibiydi. Gürültüyle soludu tekrar.

" Ne istiyorsun bizden sen? "

Sertçe yutkundum ve gözlerimi kaçırırken omuzlarımı silktim.

" Hiçbir şey. " 

" Hayır. " diye atıldı birden eli bir kez daha çenemi kavramış yüzümü yüzüne çevirmişti.

" Hayır bu defa cevap almadan bırakmayacağım seni. Söyle. Söyle Allah'ın cezası söyle derdin ne?" 

O bana bağırarak hesap sorarken ben bir kez daha ellerimi birbirine kenetlemiş ve avuçlarımı sıkmaya başlamıştım.

" Vaz geçtin. " dedim usulca. 

Kaşları çatılırken çenemi bıraktı ve gücü kalmamış gibi geriye doğru çöktü. 

" Ne yapsaydım? " dedi bu kez titrek bir sesle.

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now