49.

4.6K 250 17
                                    

( multimediada Derin ve Hazar var ve Gripin - Yalnızlığın Çaresini Bulmuşları yükledim parçanın sonunda geçecek.)

Derin

Sesini duyduğumda gözlerimi araladım. İnanılmaz derecede uykulu hissediyordum ve sanırım birkaç dakika için de olsa uyumuştum. Sesi bir kez daha kulağıma ulaştı.

" Derin?! İyi misin! "

Başımı söylene söylene kaldırdım ve kolumu kavrayan elin beni doğrultmasına izin verdim.

" İyiyim. "

Kaşlarımı çatmış etrafa bakınırken elindeki su şişesini uzattı.

" Biraz iç. "

Şişeyi kavrayıp dudaklarıma götürürken sorduğu soru suyun genzime kaçmasına sebep oldu.

" İstifra mı ettin? "

Kokuyu duymuş olmalıydı. Çok utanç verici. Birkaç kez öksürdükten sonra nihayet nefesimi düzene soktum.

" Sık sık oluyor mu? "

Suyun kapağını kapatırken gözlerimi onunkilere çevirdim.

" Aslında çok sık istifra etmem. "

cümlenin sonuna doğru sesim neredeyse yok olmuştu. Boğazımı temizleyip devam ettim.

" Fakat sık sık yanar ve kasılır. "

Ben onun düşünceli yüzünü incelerken o başını eğmiş bir şeyler mırıldanıyordu sonra biranda başını kaldırdı.

" Acı sos. "

Anlamadığımı ifade eden bir tavırla tek kaşımı kaldırınca devam etti.

" Senin reflün mü var? "

Kaşlarım çatıldı istemeden.

" Reflü mü? Bilmem."

" Ne zamanlarda hissediyorsun bu yanmaları? "

" Genelde yemekten önce. Ama daha çok sinirlendiğimde.. "

Yüzümü buruşturdum ve annemi düşünmeye kalkan zihnimi dürtükledim.

" Check-up sonucunu almamıştık. Dönünce alalım. "

Dönmek kelimesini duyunca midem yine kasıldı ve elim istemsizce karnıma gitti fakat Hazar bunu fark etmemişti.

" Hadi gel. İskeleye gidelim. Biraz temiz hava alırız. "

Ayağa kalkarken göz ucuyla Hazar'ı inceliyordum. Acaba ne zaman dönmeyi düşünüyordu?

İskeleye vardığımızda rüzgar da kendini belli etmişti. Yüzümü yalayarak saçlarımı havalandıran rüzgarın düşüncelerimi de havalandırmasını umarak ilerlemeye devam ettim. Bunu ona sormak istiyordum, sormam gerekiyordu ama lanet olası kelimeler dudaklarımdan dökülmeyi reddediyordu. Cevabından mı korkuyordum? Sanırım öyleydi.. Derin sıkıntılı bir iç geçirdiğimde bana döndü.

" İyi misin? "

Neden sürekli iyi olup olmadığımı soruyordu? Bu alışık olduğum bir şey değildi. Kimse benim iyi olup olmamamla ilgilenmezdi. Yutkundum ve bakışlarımı onunkilerden kaçırdım.

" Oturalım mı? "

Dediğini duydum bu kez ve yine ses çıkartmadım fakat bu defa teklifini kabul ederek iskeleye oturdum. Rüzgar sağımızdan vurmaya başlamıştı fakat üşütmüyordu. Göz ucuyla, yanıma oturan Hazar'a baktım.

" Üşümüyor musun? "

Dediğimi duydum sonra. O da bacaklarını suya sarkıtırken bana döndü. İskele suya göre biraz yüksekte kaldığından ayaklarım suya değmiyordu fakat Hazar için aynı şey geçerli sayılmazdı. Ayakkabılarının uçlarının suyu okşadığını gördüm.

AYRIKOTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin