83.

3.1K 195 57
                                    

Daha uzun ve güzel bir bölüm yazmak istiyordum ama inanilmaz keyifsizim sizi de daha fazla bekletmek istemedim o yüzden kısa oldu biraz. Üzgünüm.

Multimedia: Nazende Sevdigim.

Derin

İnci yanımıza gelen garsona gülümseyerek baktı.

" İki salep istiyoruz. "

Aklıma o an düşen şeyle aniden atıldım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum sadece yapmak istemiş ve yapmıştım.

" Biri tarçınsız olsun. "

Garson başıyla onaylayıp yanımızdan ayrıldığında İnci bir kez daha bana dönmüştü.

" Tarçın sevmez misin? "

Aklım bir kez daha Hazar'a kaydığında gözlerimi kaçırdım ve mırıldandım.

" Canım istemedi. "

İnci yüzündeki gülümsemeyi silmeden konuşmaya devam ettiğinde yerimde huzursuzca kıpırdandım.
Benimle konuşmaya çabalıyor, beni tanımak istiyordu.
Ya da ben öyle sanıyordum.
Fakat bu beni inanılmaz germişti.
Alışık değildim.
İnsanlara kendimden, hayatımdan, özelimden bahsetmezdim.
Ama o sanki hiçbir önemi yokmuş gibi tüm hayatını anlatıyordu.
Ailesinden bahsederken gözlerinde oluşan ışıltı içimi titretmişti.
Gözlerimi ondan ayırmadan çoktan soğumuş olan salebimden bir yudum daha aldım.

" ..Babam emekli olduğundan beri bize sardı. Görmen lazım evde resmen kaos var. Abime hala evlenmedi diye baskı yapıyor ablama da gezenti diyor. Bana çok sarmıyor bence en sevdiği çocuğu benim. "

Küçük bir kahkaha patlattığında ben de gülümsedim.
O heyecanlı bir şekilde anlattığı şeye devam ederken gerginliğimin zamanla azaldığını hissediyordum.
Hatta anlattığı şeyleri ilgiyle dinliyor bazen onunla birlikte gülüyordum.
Üç kardeşlerdi.
Abisi yirmi sekiz yaşındaydı ve polisti.
Ablası ise yirmi dördündeydi. Anaokulu öğretmenliği yapıyordu. Ama ablasının çocukları sevmediğini söylemişti İnci gülerek.
Annesi ev hanımıydı, babası memur emeklisiydi.
Kendi hallerinde sıcak bir aileydiler işte.
Her normal aile gibi...

Ve pek tabii oklar nihayetinde bana çevrildi.
İnci hevesle yüzüme bakarken öksürerek boğazımı temizledim ve oturduğum yerde kıpırdandım.
Hadi bakalım Derin gel de şimdi bu kıza üvey kardeşlerinden, ruh hastası annenden, sizi terk edip giden babandan söz et.
Gözlerimi onun ısrarcı elalarından ayırırken geveledim.

" Bende pek bir şey yok aslında.. "

Fakat vazgeçmedi.

" Ya Derin mızıkçılık yapma ben sana her şeyimi anlattım sıra sende. "

Gerçekten de her şeyini anlatmıştı.
Evlerinin yan bahçesinde Zeytin adında bir kedi beslediklerini, hatta onun en çok tavuk suyuyla pişen pirinç pilavını yemekten hoşlandığını bile..
Derin bir nefes alırken gözlerimi yeniden onunkilere kaldırdım ve düşündüm.
Ona yalan söyleyebilir miydim?
Yalan söylemek uzmanlık alanım sayılmazdı.
Hatta aksine bu konuda üstün beceriksizlikler sergilemiştim daha öncelerde.
Fakat asıl sormam gereken soru şuydu: Ona doğruyu söyleyebilir miydim?
Gözleri yüzümde telaşla dolanırken bir kez daha ısrar etti.

" Ya Derin hadi ama neyi düşünüyorsun ki bu kadar? Arkadaş olmaya çalışıyorum sadece. "

Doğru.
Neyi düşünüyorum?
İlk defa biri benimle arkadaş olmak istiyordu ve sanırım ben anlatacaklarımdan sonra benden uzaklaşmasından korkuyordum.
Ona bahsedemeyeceğim ve hiç bahsedemeyeceğim şeyler vardı.
Bahsedemeyeceklerimi biraz eksik de olsa anlatabilirdim belki.
Fakat hiç bahsedemeyeceklerimi öldürseler bile, dile getirmem mümkün değildi.
Bu ona dürüst olmadığım anlamına mı gelirdi?
Sıkıntıyla soluduğunda kafamdaki düşünce karmaşasından sıyrıldım.
İnci iyi birine benziyordu.
Bana başından beri yardımcı oluyordu.
Aniden aklıma Özgür düşünce suratım asıldı.
Bana başından beri yardım eden bir diğer insan da o değil miydi?
Kaşlarım hızla çatıldığında İnci masanın üzerinden uzanıp koluma dokundu.

AYRIKOTUWhere stories live. Discover now