YÜZ YİRMİ ALTINCI BÖLÜM: FİNAL - İKİNCİ KISIM

8.1K 749 450
                                    

Merhabalar,

Bugün itibariyle KUSURSUZ bir yaşında. Hikâyem ve benim için çok değerli ve de özel olan bu günde, sizlerle final bölümünün ikinci kısmıyla yeniden bir araya gelmek istedim.

Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, ilk kitabımız da artık nihayete eriyor. Yalnız küçük bir hatırlatmam olacak; tam olarak bu bölümde son nokta konulmuyor arkadaşlar. Asıl vedayı Epilog bölümüyle yapacağız.

Okuyan herkese teşekkürler...

Mutasyonun karnına doğru gömülüp kalan elimi geri çekmek için uğraştım, bunu bir başarabilirsem, onu vurabilirdim. Lâkin o da yeterince kurnazdı, elimi tutup öyle bir sıktı ki, tabanca parmaklarımın arasından boşluğa doğru süzülüp kayboldu.

Sinirle soludum ve şimdi sol yanımda sallanan kolumu yukarı doğru atıp Mutasyon'u kafasından tuttum.

"Seni pis mahlûk!" diye bağırdım, "Bunu yaptığına pişman olacaksın."

O dakikadan itibaren, havada dönüp duran bir top gibi yuvarlanmaya başladık. Kâh ben Mutasyon'a yumruklar atıyordum, kâh o beni attığı tokatlarla sersemletiyordu. Bu ne kadar devam etti, bilmiyorum ama ağabeyimin haykırışını duyduğum anda, Mutasyon'un boğazına yapıştırıp kaldığım ellerimden birini geri çektim.

Kaen aşağıda, yanında Jasen ve Haileen'la birlikte bekliyordu. Bir taraftan da üzerilerine doğru gelenlere ateş ediyorlardı.

"Cyra, korkma bebeğim. Onu vuracağım."

Kaen'e güveniyordum lâkin yere çakılıp kalmaktan da bir o kadar korkuyordum. Ağabeyimin ne amaçladığını anlayan Mutasyon, beni koltuk altına sıkıştırıp kanatlarını çırparak yeniden uçuşa geçti. Düşmemek için kanatlarını yolarcasına sıkı tutuyordum. Altımızdaki savaş tablosu akan nehir gibi bir hızla geçip giderken, birden onu gördüm.

Raiden büyük bir kalabalığın ortasında, hiçbir şey yapmadan bekliyordu. Çevresindekiler onun için savaşıyordu ne de olsa. Pek kıymetli canını riske atma yanlısı değildi.

Yanındakiler kulağına bir şeyler fısıldayıp bizi gösterdiklerinde, başını kaldırdı ve beni gördü. Aramızdaki mesafeye rağmen sinsice gülümsediğine tanık oldum.

Fakat sevinci kısa sürdü. Mutasyon ona doğru dalışa geçtiği esnada ardı ardına atılan kurşunlarla vuruldu ve hedefinden uzak bir noktaya doğru hızla alçalmaya başladı. Geriye dönüp bakınca, Jasen'in ve Kaen'in koşarak geldiklerini gördüm. Haileen da onların arkasından olabildiğince hızla bize doğru yaklaşıyordu.

Düşünecek fazla zamanım yoktu. Biraz sonra yere çakılacaktım ve ölümümü birkaç saat daha kısaltmış olacaktım. Henüz buna hazır değildim. Bu iş bitmeden gözlerimi kapamaya niyetim yoktu. O yüzden, anlık bir kararla Mutasyon'u altıma doğru çekmeye başladım, havada süzülürken bu çok da kolay değildi ama yere yaklaştıkça iyice debelendim ve son bir metre kala onu tıpkı bir sörf tahtası gibi ayaklarımın altına almayı başardım.

Çarpmanın etkisi, parmaklarımdan başlayıp sinir uçlarıma kadar yayıldı. Başım geriye doğru acı veren bir açıyla büküldü ama onun dışında iyiydim.

Beni Mutasyon'un üzerinden çeken şefkatli kollara tutundum. Kaen yüzümü avuçlarının arasına aldı. Kısaca bir hasar tespiti yaptı ve bana sıkıca sarıldı.

"Raiden burada," dedim öksürürken. "İleride. Beni ona götürüyordu."

"Tamam, şşş, seni kimseye vermem Cyra."

Ağabeyim kollarını bedenime dolayarak beni ayağa kaldırdı. Dik durabileceğimden emin değildim. Öyle ki bacaklarım büküldü, düşecekken Kaen yeniden devreye girip beni yere oturttu.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now