YETMİŞ BEŞİNCİ BÖLÜM

7.4K 799 161
                                    

Ter içerisinde kalmıştım. Gözlerim açıldığında beni karşılayan karanlık, daha rüyamın bitmediğini hissettirdi kısacık bir an. Bu nedenle ellerim uzandı ve her yerde o yüzün sahibini aradım. Sanki çarşafımın içerisine saklanmış gibi, umutsuzca her tarafı yokladım. İstediğimi elde edemeyince de, geriye boş olarak dönen ellerim çaresizce hareketsiz kaldılar.

Yavaş yavaş oda netlik kazanmaya başladı ve ben her şeyin bir düş olduğunu anladım böylece. Binlerce mil koşmuş gibiydim, sık sık nefes alıyordum.

Ağır hareketlerle doğruldum ve sırtımı başlığa yaslayıp oturdum. Gözlerimi de sımsıkı yummuştum zira içimden bir ses o yüzü unutmamam gerektiğini söylüyordu. Daha şimdiden zihnimden silinmeye başlamıştı ama o bir çift, kahverengi gözü unutmam mümkün değildi.

Yanaklarımda bir ıslaklık hissettiğimde ağladığım için şaşkınlığa uğradım. Neden bu kadar etkilenmiştim ki? Son zamanlarda zaten saçma sapan rüyalar görüyordum ve bu da yeni bir şey değildi.

Sen bu rüyaya saçma sapan mı diyorsun? Görülen o ki, hafızanla birlikte yorumlama yeteneğini de kaybetmişsin. Daha önce hiçbir düş seni bu kadar heyecanlandırmış mıydı? Şu hâline bir bak! Hâlâ titriyorsun ve kendine bile itiraf etmekten çekiniyorsun ama o yüzü bulmak istiyorsun, öyle değil mi? Bir kez daha onu görmek için tam da şu an uykuya dalmaya niyetlenen sen değil misin?

Arada sırada ortaya çıkan iç seslerimden biriydi konuşan ama hangisiydi, bunun ayırımını yapmakta sıkıntı çekiyordum. Fakat gerçekten de gizlice istediğim şeye parmak basmıştı: O yüzü bir kez daha görmek istiyordum. Belki de bir cevap arıyordum. Niye bilmiyorum ama sanki o her kimse, bir şeyler hakkında - özellikle de benimle ilgili - bilgi sahibi olabilirdi.

Anîden bir ağrı girdi başıma. Bugünlerde biraz fazla düşünüp arayışa girdiğimde hep böyle oluyordu. Gözlerimi kapalı tutmaya devam ederken ellerimi uzatıp yatağın hemen yanındaki abajurun ışığını açtım ve yine aynı yerde duran, bu zor zamanlar için Raiden'ın bana tedarik ettiği ağrı kesici hapı ve bir bardak suyu aldım.

Tüm bunlardan Raiden'a bahsedecek miydim? Bunu yapmam gerekiyor muydu? Bana ne olursa olsun, en ufacık bir şeyi bile ona söylemem gerektiğinden bahsetmişti ama ben bundan emin değildim. Dahası bu son rüyamı ona anlatmayı hiç istemiyordum. Kulağa tuhaf geliyor olabilirdi lâkin bunu, daha doğrusu gördüğüm o yüzü herkesten saklamak istiyordum. Kendi öz kardeşimden bile. İsim veremediğim türde bir kıskançlık yaşıyordum, evet, kesinlikle hissettiğim şey garip bir kıskançlıktı.

İnsanı deli eden baş ağrısına rağmen kendi kendime güldüm. Gerçekten de giderek paranoyaklaşıyordum. Önceden de bu kadar dengesiz biri miydim acaba? Yerli yersiz, tutarsız davrandığım ve bu şekilde kararlar aldığım görülüyor muydu?

Vızır vızır çalışan beynim daha fazlasını kaldıramayacağını ilân eder gibi daha da şiddetli bir ağrıyı bana musallat etti. Pekâlâ, sanırım bir şeylerle meşgul olup zihnimi boşaltma vaktim gelmişti. Bir daha uyuyabileceğimi zannetmiyordum, saatin kaç olduğunun bir önemi yoktu. Bir kere uyandım mı, bir daha gözüme uyku girmiyordu.

Sarsak adımlarıma fazla kafa yormadan sönmeye yüz tutmuş ateşi canlandırdım ve odanın içerisinin ısınmasını beklemek yerine bir duş almaya karar verdim.

Dışarısının ayaz soğuğunu düşününce elimde olmadan irkildim ve ilk defa tam manasıyla sıcak denilebilecek bir suyla duş aldım. Vücuduma çarpıp yere düşen damlaları izlerken, kazadan önceki hayatımın da tıpkı bu şekilde ellerimden kayıp gittiğini düşünüyordum. Nasıl ki akan suyu avuçlayıp tutmam mümkün değilse, geçmişimi de yeniden yaşamam aynı şekilde olanaksızdı.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now