🌚 OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

9.5K 950 62
                                    

** Bölüm Şarkısı: Buckcherry - Sorry

☀☀☀

Mepis'e yeniden dönmek, bana sanki kendi evime dönmüşüm gibi hissettirmişti. Kulağa tuhaf geliyordu, biliyorum ama o an böyle düşünmüştüm. Gizliden gizliye burasıyla aramda bir bağ kurulmuş olmalıydı.

Myhala'dan yola çıktığımızda hava neredeyse kararmak üzereydi. Mepis'e ulaştığımızda ise yine sabahın ilk saatlerine denk gelmiştik. Ormanda ilerlerken bir yandan da Kaen'e burayı tanıtmaya çalışıyordum. Ona şehrin her an ışıklandırmalar altında olduğunu söylediğimde gözlerini kocaman açmıştı. Hemen benim de ilk geldiğimde merak ettiğim elektrik mevzusuna değindi. Gaton ona yalın bir dille açıklama yaparken, gözlerinin bambaşka bir pırıltıyla dolduğunu görmüştüm. Kaen de kendi çapında bir teknoloji hastasıydı, bu konuda yeni şeyler duydukça hepsini uygulamak istiyordu. Eminim burada daha onu çok şaşkına çevirecek şeyle karşılaşacaktı ve bir gün, tüm bu kaos ortamı sona erer de, sağ salim evimize dönersek, burada öğrendiği her şeyi uygulamaya çalışacaktı.

Ormanı gerimizde bırakıp geniş caddeye çıktık. Ağabeyimin iyice yorgun düştüğünü hissediyordum ama biraz daha dayanması gerekiyordu. Malikâneye ulaştığımızda, dinlenmek için yeterli zamanı ve imkânı olacaktı.

Ama tabii, Lexan beni yeniden aralarına kabul ederse...

Bu kez bir de yanımda ağabeyim vardı. Şimdiden aralarında yeni bir tartışmanın yaşanacağını tahmin edebiliyordum. Usulca Jasen'e baktım, bu defa beni ya da Kaen'i sonuna kadar savunacak mıydı, yoksa çıkan karara boyun eğip kabullenecek miydi?

Tünelde söylediklerinden sonra bir daha konuşmamıştık. Beni mutlu görmenin onu iyi hissettirdiğinden bahsetmişti, içimde cılız da olsa bir sevinç vardı. Belki çok değildi fakat bu hâlen bir parçasının beni düşündüğü anlamına gelmez miydi?

O zaten her zaman duyarlı biri olmuştu, mantığım Jasen'e ilk defa kuşkuyla bakmadı, aksine ona minnettarlığı gözlerinden okunuyordu, şu an belki birbirimizden uzağız ama bu Jasen'in gerçekte nasıl biri olduğunu ve bizim bunu biliyor olduğumuz gerçeğini değiştirmez...

Düşüncelere dalmış bir vaziyetteyken malikâneye vardığımızı kapının açılma sesiyle birlikte fark ettim. Kaen bahçeye adım attığında, yüzüne tıpkı bende olduğu gibi şaşkınlık ve hayranlık dolu bir ifade takındı. Gözleri her bir metrekareyi itinayla inceliyordu, huşu içerisindeydi.

"Burada mı yaşıyorsunuz?"

Deick ağabeyime gülümsedi.

"Evet genç adam, bizim kürkçü dükkânı burası."

Onlar bu duruma alışkındı tabii, bizim gibi fazlasıyla sıradan bir hayattan kopup da kendisini bu mucizevî topraklarda bulan birinin ne düşündüğünü ya da hissettiğini tam olarak anlamaları mümkün değildi. Bu biraz şeye benziyordu; benim açımdan tam bir Külkedisi Masalı'ydı, yaşadığı zorluklardan bir anlığına sıyrılıp kendisini sarayda ve yakışıklı prensin karşısında bulan Cinderella gibiydim, sanırım yakışıklı prensin kim olduğunu açıklamama gerek yoktu. Kaen ise onca sıkıntılı ve keder dolu yılların ardından, kendini Hogwarts'ta bulan Harry Potter gibiydi. Tüm bu ihtişam gözlerini kör etmişti. Eh, galiba bu durumda da Lexan Profesör Snape gibi bir karakter oluyordu. Umarım en sonunda onun da iyi taraflarını görme fırsatımız olurdu.

Kaia ahşap, beyaz kapının ziline bastı, yeniden buraya ilk geldiğim günkü heyecan ve endişe karışımı duyguya kapılmıştım. Bizi nasıl karşılayacaklardı?

Kapıyı açan, toplantı odasındayken benim burada kalmamdan yana oy kullanan orta yaşlı Rhilin Renal'di. İncecik bir çizgiden ibaretmiş gibi görünen gözlerini kısınca iyice görünmez olmuşlardı. Jasen, Gaton ve Kaia'yı görünce yüzü sevinçle aydınlandı.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now