🌚 ONUNCU BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

12.2K 1.1K 45
                                    

Durduğum pencere kenarında, tırnaklarımı kemirmemek için kendimi çok zor tutuyordum. Hava kararmak üzereydi, bunu artık neredeyse günün her saati gökyüzünde asılı kalan grilikten dolayı söylemiyordum, çatlak duvarda bir şekilde asılı kalmayı başarmış saate baktığımda, altıyı geçtiğini gördüm.

Jasen nerede kalmıştı?

Jasen'le tam üç gündür sığındığımız binada kalıyorduk. Hâlâ Uthia topraklarında gezinen Vhalaxlar vardı ve dikkatli olmak zorundaydık. Ona buradan ayrılıp kendimize kalacak başka bir yer bulmayı teklif ettiğimde kabul etmedi. Bu bölgede özellikle kalmak istiyordu, çünkü şehir merkezine yakın bir mesafedeydik. Olumlu ya da olumsuz her türlü haberi çabucak öğrenme şansımız vardı ve ayrıca, bulunduğumuz muhitte marketler çok fazlaydı. Yani, yiyecek bulma konusunda birçok yere oranla daha şanslı bir konumdaydık.

Apartmanın holünden gelen belli belirsiz ayak seslerine kulak kesildim. Jasen olmalıydı. Bu konuda oldukça yetenekliydi. Keskin duyuları ve soğukkanlı tavırları sayesinde etrafımız Vhalaxlarla çevrili olmasına rağmen sağ kalmayı başarabilmiştik.

Kapının açılmasıyla birlikte arkama döndüm. Önce küçük, keten bir torba görüş alanıma girdi, sonrasında da Jasen bir kedi gibi kıvrılarak aralık duran kapıdan içeri girdi.

"Nerede kaldın?" dedim çatlak çıkan sesimle. Buna bir türlü engel olamıyordum. "Meraktan ölmek üzereydim."

Jasen ıslak saçlarını sallayıp gözünün önünden çekti. Kahvenin çok hoş bir tonunda olan saçları, yağmur dolayısıyla daha koyu görünüyordu. Endişeli hâlimi görünce sırıttı.

"Merak etme güzel kız, bana bir şey olmaz."

Gözlerimi devirip çoktan üzerine kurulduğu kanepenin diğer ucuna oturdum. Torbanın içinden küçük bir kavanoz çıkarıp bana uzattı.

"Al bakalım, tatlı bir şeyler ye de yüzün azıcık gülsün."

Afili bir kapağı olan fındık kremasını aldım.

"İnanamıyorum," dedim coşkuyla, "Gerçek mi bu?"

Jasen gözlerini kısıp bana baktı.

"Öyle olsa iyi olur. Çünkü bunu kapmak için kendi yaşlarımda bir çocukla güreşmem, oldukça hoş bir kadına reyonlar arasındaki koşuda tur bindirmem ve holigan görünümlü bir adama yumruk atmam gerekti."

Hâlâ ağzım kulaklarımdayken kavanozun kapağını açtım ve fındık kremasının o müthiş kokusunu içime çektim.

"Bir daha bunlardan yiyebileceğimi sanmıyordum," dedim huşu içinde.

Torbayı karıştırıp plastik bir kaşığı elime tutuşturdu.

"Medeniyet yok oldu diye sanma ki parmaklarını o şeyin içine daldırmana izin veririm," Benim keyfini çıkararak yiyişimi izledi bir süre, sonra iç çekip kendisi için de küçük bir kutu mısır konservesi çıkardı.

"İnsanlar iyice çıldırmış. Her sokak başında çete gibi toplanmışlar. Buradan olmadığımı bahane ederek bir adam üzerime saldırdı."

Kaşık ağzımda, ona bakakaldım.

"Neyse ki müthiş bir kondisyonum var. Adamı yere serdikten sonra buraya koşarak geldim."

Başka biri olsa, Jasen'in anlattıklarından onun kendini beğenmiş bir ukala olduğunu çıkarabilirdi ama değildi, bunu üç günlük deneyimlerime dayanarak söylüyordum. Tamam, belki birazcık öyleydi ama övünmekte sonuna kadar haklıydı. Anlattıklarını gerçekten yaptığına emindim.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now