KIRK BİRİNCİ BÖLÜM

10.4K 953 98
                                    

Çıtırtıyla yanan şöminenin karşısında, Jasen'in göğsüne yaslanmış oturuyordum. Aslında Mepis'te hava hep sıcak oluyordu fakat Jasen'in ailesine ait olan ev, ormanlık alanda olduğundan diğer yerlere oranla biraz daha serindi. Bu yüzden evi ısıtmamız gerekmişti.

Buraya iki gün önce gelmiştik. Düğünden hemen sonra aldığımız can sıkıcı haber, başta malikânede yaşayan Rhilinler olmak üzere, tüm Mepis şehrinde şok etkisi yaratmıştı. Onları tanıdığımdan beri ilk kez bu kadar üzgün olduklarını görmüştüm.

"Bu hiç iyi olmadı," demişti Jasen, geri dönüş yolunda benimle fısıldayarak konuşurken. "Çünkü yalnızca Mepis'i alâkadar eden bir durum değil bu. Civarda ne kadar kasaba ve köy varsa, hepsi bizden medet umuyor. Diğer yerler Mepis kadar geniş arazilere ve gelişmiş olanaklara sahip olmadığından üretimde sıkıntı çekiyorlar. İhtiyaçlarının büyük bir bölümünü buradan karşılıyorlardı. Şimdi bu talihsiz olay sonrasında onlar da mağdur olacaklar."

Yokluğun ne demek olduğunu çok iyi bildiğimden, o hiç tanımadığım Rhilinler'e karşı hissettiğim üzüntü gerçekti, tek bir gramında bile sahtelik yoktu.

"Ne düşünüyorsun yine?"

Jasen konuşunca nefesi saçlarımın arasına karıştı. Bana sıkı sıkı doladığı kollarının üzerine ellerimi yerleştirdim.

"Aynı şeyi işte, biliyorsun."

Bir - iki saniye aramızda sessizliğe boğulurken Jasen derince iç çekti.

"Kendini gerekenden daha fazla üzüyor olmandan nefret ediyorum," dudakları saçlarıma sıcacık bir öpücük kondurdu. "Ve buna engel olamadığım, elimden bir şey gelmediği için de ayrıca kendimden nefret ediyorum."

Başımı çevirip omuz boşluğuna yasladım. Sanki o bölge benim için yaratılmış gibiydi, bir puzzle'ın eksik kalan son parçasının tamamlanması gibi, boynundaki girintiye rahatlıkla yerleşmişti. Muazzamlık böyle bir şey olsa gerekti.

"Sen daha ne yapabilirsin ki?" teninden yayılan kokuyu bir kez daha içime çektim. Bunu yapmaktan bir türlü kendimi alamıyordum. Bağımlılık yaratan bir etkisi vardı. "Zaten bizim için gereğinden fazla uğraşıp duruyorsun. İyice tepkileri üzerine çekmeni istemiyorum Jasen. Sen böyle davrandıkça, onlara karşı geldikçe, seni de tıpkı Jasiri gibi görmeye başlıyorlar. Üzgünüm ama bu böyle," doğrulup gözlerinin içine bakabilecek kadar kaldırdım başımı. Şimdi sırtımı döndüğüm yerden yansıyan kıvılcımlar güzel gözlerinde pırıltılara neden oluyordu. Kirpiklerinin altından bana bakarken yüzü asılmıştı.

"Ben Jasiri değilim," diye mırıldandı, "sen de Kaunis değilsin. Her ne kadar iki resimde de benzerlikler olsa da, biz başkayız Cyra. Tamamen."

Biz dedi! Duygusal yanım ayın on dördü gibi parlayan gözleriyle ve kulaklarına varan gülümsemesiyle Jasen'e bakıyordu. Biz dedi, inanabiliyor musun? Sanırım ben şu köşeye çekilip mutluluktan öleceğim. Evet evet, kesinlikle aşırı miktarda aldığımız bu mutluluk dozu beni öldürecek!

"Evet ama onlar senin ya da benim gibi düşünmüyorlar işte. Detaylara takılıp kalan türden değiller. Lütfen biraz daha dikkatli olacağını söyle bana, herkes tarafından sevilen biriyken bir anda sana olan hislerini değiştirecek hareketlerde bulunma. Sana hep söylüyorum, onlar senin ailen. Benim ya da Kaen'in yüzünden onlara sırt çevirme."

Ellerimi avuçlarının arasına aldığında yüzünden dalgın olduğunu anlamıştım. Bir şeyleri kafasında ölçüp tartıyordu, her zaman ikinci bir seçeneğin olduğuna inananlardandı, şimdi de eminim hem kendisini hem de bizi haklı çıkaracak bir şeyler arıyordu.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now