🌚 ON BİRİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

11.5K 1.1K 74
                                    

Kapıdan girdiğimiz anda birbirine çarpan minik çan seslerini duyduk. Ve yüzüme boğucu bir sıcaklık çarptı. Dışarıda biraz üşümüş de olsam, oldum olası insanı içinde boğan sıcaklığı hiç sevmemişimdir. Buraya dair ilk izlenimim de ne yazık ki olumlu değildi. Şeker pembesi duvarları, loş ışığı ve bulduğu her köşeye yakıp bıraktığı tütsüleriyle belli ki mağazanın sahibi egzotik bir hava yaratmaya çalışmıştı. Ama benim gibi belli uçları olan bir kız için bu çok da iyi bir şey değildi.

"Her an birinin üzerine atlamaya hazırmışsın gibi durmayı bırakabilir misin güzel kız?" Jasen başını eğmiş, gözlerimin içine bakıyordu. "Siz kızların böyle şeylerden hoşlandığını sanırdım. Git hadi, istediğin elbiseyi al, ücret konusunu hiç dert etme."

"Ben hoşlanmam," dedim her heceyi vurgulayarak. "Bir tane alırız işte, gerek yok öyle incelemeye."

"Tamam, o zaman elbiseni ben seçeceğim."

Konuşmama fırsat vermeden etrafa bir bakış attı ve adımlarını az ötemizde duran tezgâhtar kıza doğru çevirdi. Ben de arkasından sessizce ilerliyordum.

"Affedersiniz," tek kolunu tezgâha yaslayıp son derece rahat bir tavırla kıza gülümsedi. Kız da gülümsemesine aynı şekilde karşılık verdi.

"Evet, buyurun," böyle işveli işveli konuşmayı nasıl başarıyordu kızlar, bir türlü anlam veremiyordum. "Size nasıl yardımcı olabilirim?"

"Ah, bilirsiniz işte, malum, yarın Dratus Günü. Bu özel gün için kendime ve..." Jasen bakışlarını bana çevirdiğinde, kızla ve onunla arama belirli bir mesafe koyduğumu gördü ve bu yüzden gözleri kısıldı. "Bu güzel bayana kıyafet bakıyordum."

"Anlıyorum. Müsaadenizle, sizi arka tarafa götüreyim. Tasarımlar için olan özel kreasyonlarımız o kısımda."

Buna şaşırmamam gerekirdi, çünkü Jasen'in her yanından Tasarım olduğu gerçeği buram buram yayılıyordu ama yine de dudaklarımın şaşkınlıkla aralanmasına mâni olamadım.

Simsiyah, omuz hizasındaki dalgalı saçlarını biraz da abartıyla attığı her adımla havalandıran tezgâhtar kızın arkasından arka kısma doğru geçtik. Bir yandan da belli etmemeye çalışarak kendi saçlarıma bakıyordum. Bel hizasındaki kumral saçlarım onun saçları gibi, şelale misali omuzlarımdan akmıyordu. Dümdüz, belime dek uzanıyordu. Ne yapabilirdim? Herkes şanslı doğmuyordu.

"İşte," kız bir kapağı kavradı ve tek bir hareketle çekti. Bir anda onunla bizim aramızda raylı bir bölme uzandı.

"Buradan size layık olan şeyleri seçebilirsiniz."

Jasen erkek kıyafetlerinin olduğu kısma yönelip bakmaya başladı. Genelde birbirine benzeyen, şık kesimli takım elbiseler vardı. Sadece renkleri farklıydı. Füme rengi bir ceketi alıp üzerine geçirdiğinde, ceket üzerinde sanki onun için özel dikilmiş gibi durdu.

"Nasıl?" diye sordu bana, dudakları çoktan sağa doğru kıvrılmış, bunu her yaptığında orada ortaya çıkan gamzesi iyice belirginleşmişti.

Herhangi bir açıklamaya gerek duymadan omuzlarımı silktim.

"Güzel."

Tek kelimeyle samimi bir yorumda bulunmuştum, uzun uzun methiyeler eşliğinde konuşan kişi ise tezgâhtar kız oldu. Daha ilk denemesinde bu kadar çok konuşabiliyorsa, sonlara doğru ne yapacaktı, çok merak ediyordum.

Jasen birkaç parça daha denedi ve sonunda siyah bir takım elbisede karar kıldı.

"Şimdi sıra sende," deyip beni kolumdan tuttuğu gibi diğer tarafa götürdü.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ