YÜZ ON SEKİZİNCİ BÖLÜM

5.9K 685 252
                                    

"Olamaz!"

Konuşabildiğimde dudaklarımdan dökülen ilk kelime bu oldu. Gözlerim bizden metrelerce aşağıda kalan Vhalax ordusuna takılıp kalmışken, ellerim kalenin taş duvarlarının kenarlarına sımsıkı yapışıp kalmıştı.

Raiden ilk darbeyi Mutasyonlar tarafından almamızı istemişti. Xosalica'daki üslerine ulaşabilecek çok az kişinin olmasını umut ediyordu belli ki. Çünkü Mutasyonlar kendilerine ne emredilmişse, tek bir an bile tereddüde düşmeden onu yaparlardı. Hoş, tereddüde düşecek kadar ayrıntılı düşünecek bir beyinleri yoktu artık. Bütünüyle çarpıtılmış ve deforme edilmiş insanlardan oluşuyorlardı.

Bu bir yerde onları çok daha tehlikeli kılıyordu, zira insanlar bazı zamanlarda canlarının yanmasından çekinip, yaptıkları şey her neyse onu boş verebiliyorlardı. Lâkin Mutasyonlar öyle değillerdi. Onlar bu konuya hiç takılmadan, aldıkları komutu yerine getirene dek durmadan hareketlerine devam ederlerdi.

"Öncü olarak onları kullanacaklar," diyen Kaen'in sıkıntısı her yanından belli oluyordu. "Çünkü çoktan gözden çıkarılmış bir topluluk onlar. Bu işler için varlar. Andhalin'e de bazen onlardan bir grup gönderirlerdi. Sırf kendileri bizlerle uğraşıp zaman kaybetmek istemedikleri için Mutasyonları öne atarlardı.

Raiden bizim cephane konusunda çektiğimiz yokluğu biliyor. Bunu da Mutasyonlara karşı kullanıp bitirmemizi istiyor görünen o ki.

Kendilerine sıra geldiğinde, elimiz kolumuz bağlı onları bekleyeceğimizi düşünüyor."

"Cephane konusunda sıkıntımız yok," Viisas dürbününü indirdi ve Kaen'in omzunu sıktı. "Yanımızda getirdiklerimiz başka bir şeye ihtiyaç duymadan onlara karşılık verebileceğimiz kadar iyi durumda.

Tek önerim, kendinize çok dikkat edin. Zira biz bir araya gelerek ne kadar kalabalık olursak olalım, Vhalaxlar bizden sayıca bayağı üstünler. Yanlış kararlarla aramızdan bir kısmını kaybetmemiz hiç iyi olmaz.

Kaldı ki, savaş yalnızca burasıyla sınırlı değil. Bu geceyi atlatırsak, Raiden ve beraberindekiler bizi Xosalica'da bekliyor olacaklar. Asıl savaş orada kopacak."

"Haklısın Viisas. Belli ki Raiden bizi oyalayıp güçten düşürmek için öncelikle Mutasyonları kullanmak istemiş. Akıllıca bir hareket, her ne kadar onaylamasam da. Bakın, onların yanında gelen askerler o kadar da tecrübeli değil gibi geldiler benim gözüme. Anlaşılan donanımlı orduyu yanında bulunduruyor. Buradan zaferle ayrıldığımız takdirde, esas darbeyi vurabilecek kadar güçlü olmak istiyor."

Lexan da normal zamanlara oranla daha bıkkın bir tavırla konuşmuştu. Herkes, her şeyin farkındaydı. İkizim şeytani plânlarını uygulamada asla bir çekince görmemişti. Savaş ahlâkı diye bir kavram yoktu ona göre. Ne işine yaracaksa, onu yapardı, bu kadar basitti her şey onun için. Ayrıntılarla uğraşmazdı.

Şimdi iyice yaklaşan Mutasyonların ve Vhalax askerlerinin sesleri daha iyi duyulur olmuştu. Tıpkı bir yaratık gibi olan Mutasyonlar, birbirinden garip hırıltılar ve tıslamalar eşliğinde yol alıyorlardı. Bir zamanlar insan olduklarını gösterecek hiçbir iz kalmamıştı onlardan geriye. Ayaklarının üzerinde yürüyor olmalarını saymazsanız, zaten pek de bir benzerliğimiz yoktu.

Ellerinde tuttukları silahlarından ayrılmak istemiyor olmalıydılar, neredeyse parmakları üzerilerine yapışıp kalmıştı. Aynı anda, aynı adımları atarak ve aynı hareketleri sergileyerek geliyorlardı. Bu bile benim sinirimi bozmaya yeterli olmuştu. Bir birey olduklarını idrak edemeyecek şekilde formatlanmışlardı.

Hemen yanımdaki askerlerin silahlarının son kontrolünü yaptıklarını fark ettiğimde, ben de kendime geldim ve bir silah da bana vermeleri için Lexan'ın ve Gaton'ın yanına gittim. Elimi açıp onlara doğru uzattığımda, Lexan bir bana, bir de arkamda kalan bir noktaya baktı. Yan dönünce onun Jasen'le göz göze geldiğini gördüm.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora