🌚 OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

8.4K 952 25
                                    

** Bölüm Şarkısı : Axel Rudi Pell - Broken Heart


☀☀☀

Her şey birbirine karışmıştı, ne düşünebiliyor ne de ne hissettiğimi algılayabiliyordum. Sadece ağlıyordum ve olabildiğince hızlı bir biçimde koşuyordum. Bir ara hafif nemli çimlerin üzerinde kaydım ama düşmemeyi başararak koşmaya devam ettim.

Jasen’in o son bakışını asla unutmayacaktım…

“Aptal!” diye fısıldadım kendi kendime, “Sen koca bir aptalsın!”

Oysa bunun böyle olacağını en başından beri bilmem gerekiyordu. Biliyorduk, duygusal yanım benimle birlikte ağlıyordu,  fakat küçücük bir parçamız bunu kabullenmek istemedi…

O iki yüz elli gramlık et parçasını içimden söküp atmak istiyordum! Başıma ne geliyorsa, onun yüzündendi!

Malikânenin basamaklarından tırmanırken nefes nefese kalmıştım. O odaya dönmek istemiyordum. Jasen beni bulacaktı, yüzüne bakamazdım, bir daha ona tek bir çift laf bile edip edemeyeceğimden şüpheliydim.

Sana ne oluyor? Sen niye ondan utanıyorsun? Haileen’a giden o. Bu hissettiğin tuhaf utancı onun duyması gerekmiyor mu?

Mantığımın o bilmiş tavırlarını hiç çekecek hâlde değildim.

“Beni rahat bırakın,” dedim her iki yanıma da, “Lütfen bir kez olsun beni yalnız bırakın.”

Acınası hâlim ikisinin de dize gelmesine neden oldu, sessiz sedasız ayrıldılar benden.

Koridorda birkaç Rhilin’e rastladım ama herkes kendi âlemindeydi. Beni özellikle fark eden biri çıkmamıştı. Ne yapacağımı deli gibi düşünürken, böyle çocukça kaçıp saklanmanın komik olduğunu düşünmeye başladım. Jasen’in bir şeyleri fark etmesini istemiyordum. Hele de bu saatten sonra, asla!

O yüzden mecburen tıpış tıpış kaldığım odaya döndüm ve kapıyı kilitledim. Saatlerce sırtında taş taşımış bir insanın yorgunluğu vardı üzerimde. Duş almam gerekiyordu.

Her defasında beni rahatlatan su, başımdan aşağı akıp giderken bu kez kendimi boğuluyormuşum gibi hissediyordum. Ve tüm iç organlarım kristalden yapmaymış gibi geliyordu. Biraz önceki gördüğüm şeyden sonra hepsi yere düşmüş ve ayaklar altında ezilip gitmişlerdi.

Bir noktadan sonra hareket etmeyi de bıraktım. Kapıya çarpan yumruk sesini duyuyordum ama aldırmadım. Suyun altında öylece bekliyordum. O kadar çok bekledim ki, parmak uçlarımdaki derim büzülmeye başlamıştı.

Sonunda iç çekip çıktım ve pijamalarımı üzerime geçirdikten sonra yatağın içine girdim. Kapıya vuran ısrarlı ses kesilmişti, demek ki vazgeçip gitmişti.

Gitsin… diye cılız bir sesle yeniden bana katıldı mantığım. Onun şu an burada yeri yok!

Bunca şeyden sonra rahatlıkla uykuya dalamazmışım gibi geliyordu ama yanılmıştım. Başımı yastığa koymamdan az bir süre sonra göz kapaklarım kapandı. İnce bir sancının eşliğinde uykuya daldım.

Pencereden dışarıya bakıyordu. Güneş ışıkları ona çarparken koyu sarı saçlarının pırıltısı göz bebeklerimde dans ediyordu. Beni henüz görmemişti ama ben onu durduğum yerden rahatlıkla izleyebiliyordum.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu