YÜZ İKİNCİ BÖLÜM

7K 796 222
                                    

Köyün çıkışında bir araba bizi bekliyordu. Yaklaştıkça, hazin bir gerçeklikle aslında Kaen'in haklı olduğunu anladım. Az ilerimizdeki tekerlekleri üzerinde duran figür, arabadan çok metal yığınını anımsatıyordu. Baktıkça, her geçen saniye o şeye olan güvenim azalıyordu. Hemen sağ tarafımda bir kıkırtı duyunca hâlâ şaşkınlıkla çevrili olan suratımla dönüp baktım ve Jasen'in muzipçe bakan gözleriyle karşılaştım.

"Ne oldu güzelim? Yoksa aracımızı beğenmedin mi?"

"Olur mu öyle şey! Bayıldım. Teknolojinin estetikle birleşimi sonucu ortaya çıkan eşsiz bir sanat eseri âdeta."

Bu kez gülen sadece Jasen değildi. Herkes aynı anda kahkaha atmaya başladı ve sessiz gecede çıkan bu sesler korku filmlerindeki efektler gibi dört bir yana yayıldı.

"Aklın yolu bir," diyen Kaen yanağımdan bir makas aldı. "Cyra benim daha önceden tahmin ettiğim gerçekle yüzleşti," başını iki yana sallarken umutsuz bir insan gibi iç çekti. "Tanrı yardımcımız olsun."

Gülüşmeler devam ederken Gaton sürücü koltuğundaki yerini aldı. Rehberimiz o olduğundan, diğerlerinin önerisi üzerine şoförümüz olacaktı. Kaia da yanındaki yolcu koltuğuna yerleşti ve biz üçümüz de arka koltuğa geçtik.

Omuzlarımız neredeyse birbirine yapışmıştı fakat gerek Kaen'in, gerekse Jasen'in bir an olsun yüzlerinden eksik etmedikleri tebessümleri her şeyi unutturmaya yeterliydi.

Zifiri karanlıkta kendimizi belli etmek istemediğimizden mümkün mertebede farları sönük tutmaya çalışıyorduk. Normalde böyle tedbir almak Tumma topraklarında görülmemiş bir şeydi anlatılanlara göre ama şu anki durumumuz farklıydı. Zira beni bulmak için hızla buraya yaklaşan ikizim vardı şimdi. Dolayısıyla her türlü önlemi almak ve uygulamaya koymak zorundaydık.

"Kuzeydoğu yönünde yaklaşık on saat yol alacağız. Aslında Xosalica sınırlarından geçip daha kolay istediğimiz yere gidebiliriz ama şu an bu çok tehlikeli. O yüzden daha uzun lâkin nispeten daha korunaklı olan yoldan gideceğiz."

Gaton önümüzde uzanan yola konsantre olmuş, bizi gerçekten etkileyen bir ses tonuyla konuşmuştu. Kimse ona itiraz etmedi ya da farklı bir teklifte bulunmadı. Ona güvendikleri her hâllerinden belliydi.

Yolculuğumuz doğayla söz birliği etmişçesine, büyük bir sessizlik içerisinde geçiyordu. Arada sırada dönüp Kaen'e ve Jasen'e bakıyordum, her defasında da beni izlemekte olduklarını görüyordum. Bir - iki kez gülümseyip her şeyin yolunda olduğu gibi izlenim bırakmak istedim üzerilerinde.

Kaen elimi tutup avuçlarının arasına aldı, konuşmasa da bana destek olduğunu gösteriyordu. Ne kadar güçlü ve kendinden emin bir kız olsam da, ben de bazı şeylerin eksikliğini yaşıyordum ve Kaen son hareketiyle bu noksanlıkların üzerini örtmeyi başarmıştı.

Tumma'ya geldiğimden beri ilk kez gerçek anlamda güvendiğim tek kişi oydu. Nedenini bilmediğim bir yakınlık hissetmiştim ona karşı. Şimdi bunu anlayabiliyordum, o yıllarca kardeş olarak kabul ettiğim gençti. Hâlen hatırlamıyor olsam da, kalbim bunun doğru olduğunu fısıldıyordu.

Bu yüzden tereddüde düşmeden başımı omzuna yasladım. Bunun üzerine Kaen de kollarını bana doladı ve çenesini başımın üzerine dayadı.

Anında yüzümde bir gülümseme oluştu. Sanki daha önce binlerce kez aynı hareketi tekrarlamışız gibi bir aşinalık hissetmiştim. Hiç olmadığım kadar huzurluydum.

Gözlerimi kapayıp kendimi o dakikaların akışına bıraktım. Göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettiğimde kendimi belki de günlerdir ilk defa deneyimleyeceğim deliksiz bir uykuya teslim ettim.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now