YÜZ YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM

7.6K 1K 370
                                    

Acı ve acı çekme, büyük bir zekâya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır.

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski - Suç ve Ceza

Ofisindeki pencerenin denizlik kısmına oturmuş, her köşesi fütüristik mimariyle harmanlanmış olan Xosalica'nın geniş caddelerine göz gezdiriyordu. Yine bir şeyler düşünüyordu, uzaklara dalıp gitmiş bakışlarından bunu anlayabiliyordum ama o kadar sakin ve hareketsiz duruyordu ki, daha önce ikizimi hiç böyle görmemiştim. Sanki huzur doluydu, kendi içinde nirvanaya ulaşmıştı.

Kapısı çalınınca başını ağır bir hareketle o tarafa doğru çevirdi. Son görümden beri ne kadar da değişmişti! Soluk teni hastalıklı gibi mum beyazına dönmüştü. Kızarmış gözleri kim bilir kaç zamandır uyumadığını anlatmaya çalıyordu bana. Gözaltlarındaki koyu renkli lekeler de bunu destekler nitelikteydi.

"Gel," dedi ihtiyatla, her zamanki buyurgan ses tonu kaybolmuştu.

İri yarı bir Vhalax, içeri girer girmez kapıyı hemen kapattı. Beyaza yakın, açık sarı saçları ve simsiyah gözleri vardı.

"Efendim, size her şeyin hazır olduğunu bildirmek için geldim. Babanız, Doktor Ormden de çalışmamızdan çok memnun kaldı. İnanılmazlar. Kesinlikle daha öncekilere hiç benzemiyorlar. Her aşamayı sizin istediğiniz gibi yürüttük ve elde ettiğimiz sonuç muhteşem. Kendi gözlerinizle görmek ister misiniz?"

Raiden'ın dudakları çarpık bir tebessümle kıvrılırken başını salladı.

"Birazdan gelirim. Bu arada, pilotlar ne durumdalar Ilrian? Konuşabilecek kadar kendilerindeler mi?"

"Birinin bilinci kapalı efendim. Korkarım pek bir şansı yok. Lâkin diğeri ondan daha iyi bir durumda. Bir şeyler mırıldanıyor ama doktorlar konuşmasını yasakladılar. Çırpınıp duruyor olduğu yerde."

"Önce onu görmem gerek. Sonra laboratuvara gelirim."

"Peki efendim."

Ilrian'ın ardından ofisi terk eden ikizim loş ışıkla aydınlatılmış koridorlarda hızla ilerleyerek sonunda bir kapının önünde durdu, nezaketen kapıyı çalacağını düşünüyordum fakat tabii ki de öyle bir şey yapmadı.

İçeri girdiğinde, her yanı yanıklarla kaplı bir adamın makinelere bağlanmış olduğunu onunla birlikte ben de gördüm. İkizimi gördüğü anda yattığı yerden doğrulmaya çalıştı lâkin Raiden ona kıpırdamamasını söyledi.

"Söyle bakalım Hieno? Neler oldu? Neden bu haldesin? Arkadaşın Yend niçin ölmek üzere?"

Yaralı Vhalax konuşmaya çalıştı ama kuru kuru öksürdü. O kadar uzun sürdü ki bu, ikizimin yavaştan sabrının taştığını hissetmiştim. Evet, zor durumda olan bu insanlara karşı bile ne yazık ki fazla toleranslı değildi.

"Lymnler," dedi en sonunda Hieno ve bir kez daha öksürdü. "Rhilinlerle birlikte saldırdılar. İki helikopteri de düşürdüler," bir öksürük nöbeti daha. "Oradalar efendim. Orada saklanıyorlar, haklıymışız. Birliğimiz sitenin içine girdi ama neler olduğunu bilmiyoruz."

"Hiç birinden haber yok," derken buz gibiydi Raiden'ın sesi. "Kurtulan oldu mu, bilemiyorum. Olsa bile buraya yürüyerek gelmeleri zaman alır," yırtıcı bir kuşu andıran bakışlarını Hieno'nun üzerine dikti. "Kardeşim de orada mıydı? Onu gördünüz mü?"

Kardeşim dediği anda garip bir duyguya teslim oldum. İçinde sıcaklığı barındıran bir yorumu yoktu ikizimin ama birbirimize cephe aldığımız andan beri ilk kez benden kardeşi olarak bahsetmişti.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now