YÜZ YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

6.2K 672 250
                                    

Birbirini ardına gelen patlama seslerinin ardından, tiz çığlıklar atan bir insan gibi, binaların camlarının tuzla buz olup yerlere saçıldığını gördük. Kar yağışıyla karışan cam tanecikleri, büyük bir basınçla havada salındıktan sonra her yana dökülüyorlardı ve bu yalnızca bir kereye mahsus bir olay değildi. Defalarca aynı şeyin tekrarlanmasına şahit olduk. Sitenin etrafında dönen helikopterlerden açılan ateş, etrafımızda bir çember çizdikten sonra, sırasıyla binaların bütün katlarını hedef alıyor ve durmaksızın ateşlemeye devam ediyorlardı.

"Yere yatın!" Lexan çılgınlar gibi el kol hareketleri yaptıktan sonra, en yakınındaki Gaton'ı tuttuğu gibi, ince bir halıyla kaplı zemine yüzüstü uzandı ve onu da yanına çekti. "Hepiniz yere yatın. Açık hedef hâlindesiniz!"

Ben de Kaen'le Jasen'i tutup çoktan yere uzanmış olan askerlerin arasında, üçümüzün de sıkışabileceği kadar bir yer aradım ve en sonunda gözüme kestirdiğim bir noktaya uzanıp, ağabeyimle Jasen'in de iki yanıma yatmalarını sağladım.

"Eminim termal kamera kullanıyorlardır," Jasen başını biraz kaldırıp, karanlıkta Lexan'la göz göze geldi. Burada olduğumuzu anlayacaklar. Vücut ısımızdan bizi tespit etmişlerdir bile."

"O zaman Eski Dünya'da yaşamış olan Margaret Kearney'e bir teşekkür et evlat," Viisas sanki hiçbirimiz zor durumda değilmişiz de sırf oyun olsun diye yere boylu boyunca uzanmışız gibi delice bir kahkaha attı. "Üzerimizdeki üniformalar onun geliştirdiği Nemesis adlı kamuflajın en üst sürümü. Bu kıyafetler sayesinde vücut ısısını tespit edemiyorlar. Yani özellikle bizi bulup hedef seçtikleri falan yok. Buralarda bir yerde saklandığımızdan haberdarlar lâkin tam olarak nerede olduğumuzu bilmiyorlar."

"Ya sığınaktakiler?"

Kendimiz için rahatladığımı hissederken, yerin bilmem kaç metre altındaki o binlerce insan için korkmaya başlamıştım.

"Meraklanmayın. Onlar da güvendeler. Üniformalardan hariç, günlük kıyafetleri de bu kamuflaj malzemesiyle birleştirdik. Yaşlı bir adamdan tutun da, kundaktaki bir bebeğe kadar herkes bu kıyafetlerden giydi."

"Bunu ne ara yaptınız?" diyen ağabeyim sessiz olmayı falan bir kenara bırakmıştı. Şaşkınlığı sesinin çatlamasına ve garip bir tınıya boğulmasına sebebiyet verdi.

"Eee, boş yere lider olmadık, değil mi sevgili Kaen?" Viisas bir kahkaha daha attı. O kadar neşelenmişti ki, her şeyi bir kenara bırakıp, gülmeye devam ederken yuvarlana yuvarlana bütün odayı dolaşacağını falan düşünmeye başlamıştım. "Maharet böylesi zor zamanlarda aklı başında kararlar alabilmekte. Pratik zekâ dedikleri bu olsa gerek."

Sanırım bütün Tasarımlar bir noktadan sonra aynı özelliği gösteriyorlardı: Tatlı bir dille konuşmalarına rağmen kendilerini övmekten hiç geri kalmıyorlardı. Bunu Jasen'de, Deick'te ve Raiden'da görmüştüm ve şimdi de Viisas'ta aynı hadiseye tanıklık etmiştim. Fakat ne yalan söyleyeyim, yöntemleri farklılık gösterse de, hepsi de övünmekte haklıydılar.

Bir süre daha devam eden ateş bir ara kesildi ve yeterince beklediğimize kanaat getirdikten sonra yavaşça yattığımız yerlerden kalktık. Jasen çekinerek pencereye yaklaştı, o an aklım başımdan gitmek üzereydi. Ya bir oyun oynuyorlarsa? Kendisini nasıl bir tehlikeye attığının farkında mıydı acaba?

Belki de hayatım boyunca kendimde görmediğim bir güçle Jasen'i kolundan kavradım ve onu hızla geriye doğru çektim. Adım atmak üzere olduğundan dengesi bozuldu ve diz kapaklarının üzerine düştü.

"Aklından bile geçirme!" diye öfkeyle tısladım. "Alnının ortasından vurulmak mı istiyorsun? Nasıl bu kadar düşüncesizce davranabiliyorsun?"

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now