YÜZ YİRMİ ALTINCI BÖLÜM: FİNAL - BİRİNCİ KISIM

7.9K 948 327
                                    

(Oy sınırı: +400)

"Umutsuzluğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Tiranlar ve katiller olmuştur, hatta bir süre yenilmez sanılmışlardır ancak sonunda her zaman kaybederler; düşün bir her zaman..."

Mohandas Karamchand Gandhi - Doğrulukla Olan Deneyimlerimin Öyküsü

"Demek evine geri döndün kardeşim, ha?"

Ateşlenen silahların ve ardı ardına atılan patlayıcıların seslerinin birbirine karıştığı anda, Raiden'ın sesi zihnimde yankılandı. Alaycı ve soğuk tavrı yeni bir şey değildi ama yine de beni oldukça tedirgin etmişti.

"Buradan bakınca ne kadar zavallı durduğunuzu biliyor muydun? Ezilmeyi bekleyen bir avuç böcek gibisiniz. Bakıyorum da, sen de kuyruğunu kıstırmış bir kenarda bekliyor gibisin. Ne o? Yoksa pratik yapmaya yapmaya köreldi mi yeteneklerin?"

Dişlerimi sıkıp yerimde kıpırdandım. Az önce yaklaşık üç metre önümüze bir ses bombası atmışlardı ve o yüzden hâlen kulaklarım duymada güçlük çekiyordu.

"Topla tüfekle oynamaya pek meraklısınız. Eh, madem canınız oyun istiyor, ben de size uyacağım. Bence çok eğlenceli olacak. Ve bu arada kardeşim, son anlarının keyfini çıkar. Sen bu savaşı kazansan da, kaybetsen de, her iki şekilde de ölmeye mahkumsun."

Kahkaha attı ve o anda sesi kesildi.

"Raiden askerlerini açığa çıkarmıyor. Her şeyi o tepeden halletmek istiyor galiba."

Konuşan kimdi, bilmiyorum ama ikizimin ne planladığına şeytanın bile aklı ermezdi.

"Bu böyle olmaz," dedim herkes duyabilsin diye bağırarak. "Bizi rahatlıkla görebileceği bir yerdeyiz. Elbette kendilerini açık etmezler. Basacağı tek bir tuşla üzerimize bombalar yağdırabilir. Daha ne olduğunu anlamadan ölüp gideceğiz böyle giderse."

"İyi ama ne yapabiliriz ki? Pusuda beklemekten başka şansımız yok. Oraya doğru gitmeye kalksak, tek tek vurup indirirler bizi."

"Siz bir yere gitmeyeceksiniz Lexan," dedim ve Jasen'e döndüm. "Sanırım artık benim devreye girme vaktim geldi. Onları şöyle bir tutup sarsmaktan zarar gelmez."

"Eğer oraya gitmeyi düşünüyorsan," Jasen parmağıyla üssü işaret etti. "Unut bunu. Sen buradan ayrılmayacaksın. Gözümün önünde duracaksın Cyra."

"Oraya gitmeyeceğim Jasen. Onların buraya gelmesini sağlayacağım."

Viisas'a ve Lexan'a baktım.

"Bana güveniyor musunuz? Eğer onları dışarıya çekebilirsem, sizce de daha eşit şartlarda savaşmış olmayacak mıyız?"

"Elbette. Yüz yüze çarpışmak daha adilâne bence. Her dakika tepemizden bombalar yağarken elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz burada."

"Ben de sana hak veriyorum Cyra ve de güveniyorum. Yap bakalım ne yapacaksan."

Lexan'dan da izin almanın verdiği memnun ifadeyle, kayaların ardına saklanmaya devam ederek daha sakin bir noktaya ulaştım. Jasen ve Kaen de peşimden geliyorlardı.

Derin derin nefes aldıktan sonra, bir kedinin dört ayak üzerinde beklediği pozisyonu aldım.

"Hazır mısınız?" dedim onlara gülerek.

Kaen başını salladı ama Jasen hiç de memnun görünmüyordu. Eh, otobüste ona verdiğim sözü tutmuyordum çünkü.

"Sevgili soydaşlarım," diye fısıldadım Vhalax üssüne doğru. "Saklambaç oyunu sona erdi. Hadi çıkın da yüzünüzü bir gösterin."

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now