🌚 ON BEŞİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

11K 1.2K 37
                                    

**Bölüm Şarkısı: Oasis - Sad Song

☀☀☀


Hastanede iki gün daha kaldım. Ne zaman iyi olduğumu söyleyip ayaklanmaya kalksam, doktor odama gelip henüz hazır olmadığımı söylüyordu. Fakat Vhalaxların etrafımızda bir gölge gibi dolaştığını bildiğimizden, hazır olup olmadığımı pek de umursamıyordum.

Jasen Andhalath'a gideceğimizi söyledikten sonra, o gece beni bir süreliğine hastanede yalnız bırakmış ve sakladığımız çantalarımızı almak için gitmişti. Tekrar yanıma dönene dek onun için endişelendim durdum. Kendini çok iyi koruyabileceğini biliyordum ama tek başına sürü hâlinde gezen Vhalaxlara karşı savunmasızdı.

Geri döndüğünde soluk soluğa kalmıştı. Benim paniklememi istemediğinden bir süre bir şey anlatmadı ama ben ısrarla artık hastanede kalmak istemediğimi söylediğimde ağzındaki baklayı çıkardı.

"O daireye tekrar dönemeyiz Cyra," dedi düz bir sesle. "Her yerde Vhalaxlar var. Kaldığımız sokakta da cirit atıyorlar. Anında yakalanırız. O yüzden sabaha kadar burada beklemek zorundayız. Sonrasında da bir yolunu bulup Uthia'dan ayrılacağız."

"Beni neden yanında götürüyorsun ki?" dedim hemen, öyle ya, buna mecbur falan değildi. Sadece arkadaşlarımıza dair bir iz bulabilmek için, ortak müttefiklerimize karşı kısa süreliğine ittifak olmuştuk. "Oraya gitmek için hiçbir nedenim ve gerekçem yok. Ayrıca, sırf sen bana iyi davranıyorsun diye, diğerlerinin de aynı şekilde bir tutum sergileyeceği ne malum?"

Bana eli çenesine dayalı, uzun uzun baktı.

"Rhilin'iz biz, Vhalax değil. O yüzden bize sığınan insanlara sırt çevirmeyiz."

"Ben size sığındığımı zannetmiyorum."

"Tamam, haklısın. Bize sığındığın falan yok. Şu gururun yüzünden ölüp gideceksin, farkında mısın? Her neyse. Andhalath'a gelmek istemiyorsan, geri mi döneceksin? Andhalin'e?"

Geri dönemezdim. Artık olmazdı. Onca insanın yüzüne nasıl bakardım? Nasıl onlara diğerlerinden ayrı düştüğümü ve hiç haber alamadığımı söylerdim?

"Hayır, dönmeyeceğim," dedim bakışlarımı kaçırırken. "Tek başıma oraya gidemem. Hem orada da Vhalaxlar var. Beni gördükleri anda öldürürler."

"Ne yapacaksın peki?"

Israrla yüzüme bakmaya devam ediyordu, utanmayı bir kenara bırakıp gözlerinin içine baktım.

"Yoluma devam edeceğim. Başından beri gitmek istediğim yere, Cunn'a gideceğim. Ve bir yolunu bulup oradan da Andhoras Kıtası'na geçeceğim."

"Bu şekilde Cunn'a gidemeden yakalanırsın," düşündüğü ve gerçek kabul ettiği şeyleri bir bir ortaya döktü Jasen. "Yaralısın, sol elinin üç parmağı kırık. Her ne kadar cesur bir kız olsan da onların karşısında zayıfsın. Ellerine düştüğün anda seni öldüreceklerini mi sanıyorsun?"

Ne yazık ki öldürmeyecekleri şıkkını işaretliyordum zihnimde. Beni de tıpkı Kaen ve annem gibi bir mutanta dönüştürmeleri ihtimali çok yüksekti.

Yine de "Biraz daha toparlayabilirsem, gemilerden birine binme şansım var," dedim inatla. Aslında bunu Jasen'den çok kendimi ikna etmek için söylüyordum. Elim kolum bağlı oturup bekleyemezdim.

"Hazır olana kadar nerede bekleyeceksin peki?" sorusu benim de aklımı kurcalayan problemlerden biriydi.

Omuz silktim. Cevabı ben de bilmiyordum.

Bunun üzerine Jasen derin bir iç çekti.

"Bak, bir kez olsun inat etmeyi bırak da beni dinle. Eğer kendini daha iyi hissediyorsan, sabah buradan ayrılıp Andhalath' a gidelim. Kimsenin sana kötü davranmayacağından eminim ama yine de bundan emin olamıyorsan, sana söz veriyorum, seni herkese karşı korurum. Gerçekten. Orada eski sağlığına kavuştuktan sonra tekrar yola çıkarız. Benim ve senin arkadaşlarını ve hatta aileni yine birlikte ararız. Hem yalnız ikimiz de olmayız. Eminim bizimle gelmek isteyenler olacaktır."

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now