🌚 OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

9.1K 973 80
                                    

Hoşça kal...

Duygusal yanım yere çökerken Jasen'e el salladı. Mantığım ise ilk defa sessiz kalıp duygusal yanımın yanına geçip kollarını ona sardı, bir nevi teselli etmeye çalışıyordu. Bizim kendimizi toparlamamız gerektiğini fısıldıyordu galiba ama şu an onu dinleyecek durumda değildim.

Çantamı omuzlarıma geçirdikten sonra, odaya son bir kez baktım ve kendimi koridora attım.

Kapımın önünde bekleyen Rhilinler vardı. Hepsi de bana dikkatle bakıyorlardı. Küçük topluluğun içinden Kaia'nın sıyrılıp tam karşıma geçişini izledim.

"Seni öyle sessiz sedasız göndereceğimizi düşünmüyordun herhâlde?"

Teker teker bana gelip sarıldılar ve iyi dileklerde bulundular. Açıkçası böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. Hepsi de benimle iyi anlaşan Rhilinlerdi ama birbirimize veda edecek kadar yakın olduğumuzu düşünmemiştim hiç.

Hemen yan odamda kalan Rhilin ailesinin küçük çocukları bacaklarıma sarılınca gözlerimin dolmasına engel olamadım. Pırıl pırıl bakan gözleriyle bana gülümsüyorlardı.

"Gaton ve Deick bizi dışarıda bekliyor," Rhilinler dağılırken Kaia'ya döndüm. Onun da yanında çantası vardı. Bir yere mi gidiyordu? "Seni en azından Uthia'da gideceğin yere kadar bırakmaya karar verdik," bir şeyler söyleyeceğimi anladığında ellerini havaya kaldırdı. "Hiçbir şey söyleme. Lexan'la konuştuk bile. O da razı oldu. Hem ayrıca küçük çaplı bir kontrol gezisi olacak bu. Bu sabah bize ulaşan haberlere göre Uthia hiç olmadığı kadar hareketliymiş. Vhalaxların oradaki sayısı artmaya başlamış."

Yine neyin peşindelerdi acaba? Ne zaman toplu olarak hareket etseler, sonucu felâket doğuruyordu.

Bahçeye inen basamaklara geldiğimizde arkamızdan birinin seslendiğini duyduk. Bakınca bunun yaşlı Rhilin Wenbia olduğunu gördüm. Koşturarak bize doğru geliyordu. Hemen önümüzde durduğunda soluk soluğa kalmıştı. Omzumdan tutunarak bir süre nefesinin düzene girmesini bekledi.

"Geç kaldığımı düşünmeye başlamıştım," dedi gülerek, sonra elinde tuttuğu küçük paketi bana uzattı. "Al bakalım Cyra, yolculuğun uzun. Sana yiyecek bir şeyler hazırladım."

Uzattığı paketi alırken şaşkınlıktan dudaklarım aralanmıştı. Paketi biraz açtığımda içinde o nefis burgerlerin olduğunu gördüm.

"Teşekkür ederim," dedim minnetle. "Gerçekten."

Gülümseyip elini yanağıma koydu.

"Bir şey değil. Kendine dikkat et tatlı kız. Eğer bir gün dönmek istersen sana kapımız her zaman açık."

Sanırım duygu boşalması yaşıyordum. Bu kadar sevgi gösterisine alışık biri değildim. Wenbia'nın kolları bana dolanırken o anaç hâlini hissetmiştim, öz annemden görmediğim bir sıcaklıktı bu.

Bana sarılmayı bırakıp Kaia'ya da iyi yolculuklar diledi ve bu kez ağır adımlarla malikânenin içerisinde kaybolup gitti.

"Kızlar, hazır mısınız?"

Deick ve Gaton fıskiyenin önünde bizi bekliyorlardı. Onlar da Kaia gibi hazırlanmışlardı. Elimdeki paketi çantama yerleştirdikten sonra basamaklardan inip yanlarına vardık. Deick bana bakıp gülümsedi.

"Kuş yuvadan uçuyor desene?"

"Kuş?" diye tekrarladım. "Ciddi misin? Gerçekten bana kuş mu dedin?"

"Haklısın, yanlış bir benzetme oldu. Her ne kadar ürkek ve çekingen bir yapın olsa da, aslında bir yırtıcının yüreğine sahipsin sen tatlı şey. Dişi kaplan gibisin."

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now