ALTMIŞ YEDİNCİ BÖLÜM

7.4K 809 135
                                    


"Böyle olacağını tahmin etmeliydi."

Raiden, hâlen önünde diz çöktüğüm Lacis'le benim yanıma gelip durdu. Ellerim asistanın yüzüne yapışıp kalmıştı sanki, bir türlü geri çekemiyordum. Bedeni şimdiden soğumaya başlamıştı.

İnsanlara karşı hep mesafeli olan ben, hiç tanımadığım bu adamın yasını tutuyordum sessizce. Mantığım bunun benden pek beklenmeyecek bir şey olduğunu düşünüyordu ama sesli bir şekilde dile getirmedi düşüncesini. İnsanlar değişebilirdi, belli ki benim de içimde bir yerlerde değişim başlamıştı.

Duygusal yanım ise, ellerini yüzüne kapatmış, daha dakikalar önce ölen bu Tasarım için benimle birlikte matemini en derinden yaşıyordu. Ona göre, Lacis'i tanıyıp tanımamamız önemli değildi. Dünya üzerinde yaşayan hangi canlı olursa olsun, ölümünü gördüğümüzde, biz de insanî duygular taşıdığımız için pekâlâ da üzülebilirdik. Üstelik, o kendini savunabilecek konumda bile değildi. Elleri kolları bağlı, öylece ölümünü beklemişti.

Bunun son olmayacağını biliyorsun, değil mi? diye fısıldayan mantığım güçlü durmaya çalışıyordu, çoktan ayağa kalmış, benim de onunla birlikte dimdik durabilmem için elini bana doğru uzatmıştı. Birer birer, onun karşısında duran herkesi yok edecek. Tüm bunları bizim gözümüzün önünde yapacak, tıpkı şimdi olduğu gibi. Hadi bana söyle; gelecekte olacak olan ve tahmin ettiğimiz bütün bu şeyleri izlemeyi yüreğimiz kaldırabilecek mi? Sence o kadar güçlü müyüz? Buna engel olmak için ne yapabiliriz? Yapabileceğimiz bir şey var mı?

Hayır, daha fazlasını kaldıracak kadar gücüm yoktu. Lacis yabancıydı, onu yalnızca anlattıkları kadarıyla tanıyordum ve buna rağmen kalbimde gerçek bir acı hissetmiştim onun için. Ama mantığımın da dediği gibi, Raiden kendisini kanıtlama arzusuyla bir gün sevdiklerime de zarar vermeye başlayacaktı. Elbet bir şekilde onları da bulacaktı, zaten annemi ve Kaen'i kendi elleriyle göndermemiş miydi? İstediği anda onları geri getirmek için mutlaka sinsi sinsi plânlar yapmış olmalıydı. O gün geldiğinde, aynı şeyleri onlara da yapmaktan, Raiden'i ne alıkoyacaktı?

Hiçbir şey...

Başımı kaldırıp yanımda bekleyen bedeninde yavaşça gezdirdim bakışlarımı ve en sonunda gözlerimiz buluştu. Ağlamayı bırakmıştım fakat gözyaşlarım hâlâ yanaklarımda izler bırakarak akmaya devam ediyordu. O ise bütün duygulardan arınmış gibi, boş bir yüzle bana bakıyordu. Gösterdiğim tepkiyi enine boyuna ölçüp biçtiğinden emindim.

"Bunu neden yaptın?" derken sesime yansıyan zalim ton çektiğim acıyla başa baş bir yarışa girmişti. "Ona bunu neden yaptın?"

"Onun için mi ağlıyorsun? Bu sefil yaratık için mi gözyaşların?"

"En azından ben ağlayabiliyorum. Hislerimi bu şekilde ortaya koyabiliyorum. Ya sen? Sen nasıl bir şeysin Raiden? Nasıl bu kadar kalpsiz olabiliyorsun?"

Suratında tehditkâr bir gülümseme belirdi.

"Cyra, ağlamak zayıflıktır. Ancak zayıf ve kendine güveni olmayan, bir kedi gibi tekmeyi yediği anda pısıp bir köşeye çekilenler ağlar. Kaldı ki ben bir erkeğim. Senden ve kadınlardan çok daha güçlüyüm. Aslında şu anda nefes alan herkesten daha güçlüyüm desem daha doğru olacaktır."

Lacis'i bırakıp karşısında ayağa kalktım. Duyduğum öfke ve kızgınlıkla neredeyse burnunun dibine kadar girmiştim.

"Asıl sefil olan sensin, biliyor musun? Lacis değil. Kendini buraya kapatmışsın. Herkesten saklanıyorsun, bir korkak gibi! Sonra da bana ben en güçlüyüm palavralarını savuruyorsun, hah! Komiksin, gerçekten."

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now